Beyaz Saray’da Filistin-İsrail antlaşması ve sonrası (13 Eylül 1993)
- GİRİŞ13.09.2025 09:38
- GÜNCELLEME13.09.2025 09:38
13 Eylül 1993 Pazartesi günü Washington’da Beyaz Saray telaşlı bir güne uyanmıştı.
Bir süredir Oslo’da devam eden görüşmelere 20 Ağustos’ta son nokta konulmuş, hatta İsrail Başbakanı İzak Rabin’le FKÖ Lideri Yasir Arafat birbirlerine tanıma mektupları göndermiş, işler liderlerin Beyazsaray’da atacağı imzalara kalmıştı.
Bunun için dünyanın ünlü televizyonlarının yer aldığı Beyaz Saray’ın bahçesi o gün özel dâvetli grubuyla dolmuştu. Kalabalığın ekserisini Arafat ile Rabin’i ikna ettiğine ya da katkı sağladıklarına inandıkları yahudi işadamları ile Beyaz Saray’ın müdâvimi konumundaki tröst sahibi yahudiler oluşturmaktaydı.
Herkes yerini almıştı ki, kapıdan ABD Başkanı Bill Clinton, yanında Yasir Arafat’la İzak Rabin olduğu halde Beyaz Saray’ın basın toplantısının yapılacağı bahçeye açılan kapısında gözüktüler. Sanki dünyanın en önemli nikahı kıyılacakmış gibi ılımlı bir hava günler öncesinden estirilmişti.
Tamamı İsrail yanlısı kodaman misafirle birlikte şahitler yerlerini almıştı. Şahitler arasında Bill Clinton’ın yanısıra ABD Dışişleri Bakanı Warren Christopher, Rusya Dışişleri Bakanı Andrei Kozırev ve Oslo görüşmelerini birebir yürüten Filistin Kurtuluş Örgütü'nden Mahmud Abbas ile İsrail Dışişleri Bakanı Şimon Peres bulunuyordu.
Karşılıklı eller sıkıldı, imzalar atıldı…Beyaz Saray’ın bahçesini aşan alkışlar bütün dünyayı dolaştı. Geçtiği yerlerde ılıman havalar esiyordu. Ancak uygulama kısmına gelince İsrail kendi koyduğu şartlara dâhi uymayacaktı. Anlaşma için elini sıktığı insanlara ateş kusacaktı. Öyle de oldu…
ANTLAŞMA NELERİ İÇERİYORDU?
Gizlice yürütülen Oslo görüşmelerinde mutabık kalınan taslak liderler tarafından imzalandıktan sonra aşağıdaki metinle birlikte BM nezdinde görev yapan dâimî büyükelçilerin imzasıyla Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine teslim edildi. Üst yazı ve maddeler şunlardan oluşuyordu:
Dâimi temsilcilerden 8 Ekim 1993 tarihli mektup :
13 Eylül 1993'te Washington'da, İsrail Devleti ve Filistin Kurtuluş Örgütü Hükümeti tarafından Geçici Özyönetim Düzenlemelerine İlişkin İlkeler Bildirgesi'nin, Ekleri ve Mutabık Kalınan Tutanakları'nın imzalanmasına tanıklık edenler olarak, yukarıdaki belgeyi (ekine bakınız) sunmaktan onur duyuyoruz.
Bu mektubun ve ekinin, Genel Kurul'un 48. oturumunun 10. gündem maddesi ve Güvenlik Konseyi'nin resmi belgesi olarak dağıtılmasını memnuniyetle karşılarız.
(İmza)
Madeleine K. Albrıght
Büyükelçi ABD Dâimi Temsilcisi
(İmza)
Yuliy M. Vorontsov
Büyükelçi Rusya Federasyonu Dâimi Temsilcisi
(İmza)
Dr. Nasser Al-Kıdwa Filistin’in BM Dâimi Gözlemcisi
İlkeler Beyânı:
İsrail Devleti Hükümeti ve Filistin halkını temsil eden Filistin Kurtuluş Örgütü ekibi, on yıllardır süren çatışma ve ihtilaflara son verme, karşılıklı meşru ve siyasi haklarını tanıma; barış, onur ve güvenlik içinde yaşama ve üzerinde mutabık kalınan siyasi süreç aracılığıyla adil, kalıcı ve kapsamlı bir barış anlaşması ve tarihi bir uzlaşıya ulaşma zamanının geldiği konusunda hemfikirdir.
Buna göre, iki taraf aşağıdaki ilkeler üzerinde mutâbıktır:
Madde I : MÜZAKERELERİN AMACI
Mevcut Orta Doğu barış süreci kapsamındaki İsrail-Filistin müzakerelerinin amacı, diğer hususların yanı sıra, Batı Yaka ve Gazze Şeridi'ndeki Filistin halkı için, BM Güvenlik Konseyi'nin 242 (1967) ve 338 (1973) sayılı kararlarına dayalı kalıcı bir çözüme yol açacak, beş yılı aşmayan bir geçiş dönemi için, seçilmiş bir Konsey olan Filistin Geçici Özyönetim Otoritesi'nin kurulmasıdır. (BM Güvenlik Konseyinin aldığı 1967 ve 1973’te işgâl ettiği yerleri boşaltması kararlarına uyulması.)
Madde II : GEÇİCİ DÖNEM ÇERÇEVESİ
Ara dönem için mutabık kalınan çerçeve bu İlkeler Beyannamesinde ortaya konmuştur.
Madde III: SEÇİMLER
1. Batı Yaka ve Gazze Şeridi'ndeki Filistin halkının demokratik ilkelere göre kendisini yönetebilmesi için, uluslararası gözetim altında doğrudan, serbest seçimler yapılacak ve Filistin polisi kamu düzenini sağlayacaktır.
Madde IV : YARGI YETKİSİ
Konseyin yetki alanı, müzakere edilecek konular hariç olmak üzere Batı Yaka ve Gazze Şeridi topraklarını kapsayacaktır. İki taraf, Batı Yaka ve Gazze Şeridi'ni, ara dönemde bütünlüğünün korunacağı tek bir bölgesel birim olarak görmektedir.
Madde V : GEÇİŞ DÖNEMİ VE KALICI STATÜ MÜZAKERELERİ
1. Gazze Şeridi ve Eriha bölgesinden çekilmenin ardından beş yıllık geçiş süreci başlayacak.
2. Bu müzakerelerin, Kudüs, mülteciler, yerleşimler, güvenlik düzenlemeleri, sınırlar, diğer komşularla ilişkiler ve işbirliği dahil olmak üzere kalan konuları kapsamaktadır.
Madde VI : YETKİ VE SORUMLULUKLARIN HAZIRLIK DEVRİ
1. Bu İlkeler Bildirgesi'nin yürürlüğe girmesi ve Gazze Şeridi ile Eriha bölgesinden çekilmenin ardından, İsrail askeri hükümeti ve Sivil Yönetimi'nden, bu görev için yetkili Filistinlilere, ayrıntıları burada belirtildiği şekilde yetki devri başlayacaktır.
2. Bu İlkeler Bildirgesi'nin yürürlüğe girmesinin hemen ardından, Batı Yaka ve Gazze Şeridi'nde ekonomik kalkınmayı teşvik etmek amacıyla, eğitim ve kültür, sağlık, sosyal refah, doğrudan vergilendirme ve turizm alanlarında yetki Filistinlilere devredilecektir.
Madde VII : GEÇİCİ ANLAŞMA
1. İsrail ve Filistin heyetleri ara dönemle ilgili bir anlaşma ("Geçici Anlaşma") üzerinde müzakerelerde bulunacaklar.
2. Geçici Anlaşma, İsrail askeri hükümeti ve Sivil Yönetimi'nden Konsey'e devrini belirleyecektir. Geçici Anlaşma ayrıca, Konsey'in yürütme organını, aşağıdaki IX. Madde uyarınca yasama yetkisini ve bağımsız Filistin yargı organlarını da belirleyecektir.
3. Konsey göreve başladığında, diğer hususların yanı sıra, Filistin Elektrik Kurumu, Gazze Deniz Limanı Kurumu, Filistin Kalkınma Bankası, Filistin İhracatı Geliştirme Kurulu, Filistin Çevre Kurumu, Filistin Toprak Kurumu ve Filistin Su İdaresi Kurumu ile Geçici Anlaşma uyarınca yetki ve sorumluluklarını belirleyecek diğer Kurumları kuracaktır.
Madde VIII : KAMU DÜZENİ VE GÜVENLİĞİ
Batı Yaka ve Gazze Şeridi'ndeki Filistinliler için kamu düzenini ve iç güvenliği garanti altına almak amacıyla Konsey güçlü bir polis gücü kuracak, İsrail ise dış tehditlere karşı savunma sorumluluğunu ve iç güvenliklerini ve kamu düzenlerini korumak amacıyla İsraillilerin genel güvenliğinden sorumlu olmaya devam edecek.
Madde IX : KANUNLAR VE ASKERİ EMİRLER
1. Konsey, Geçici Anlaşma uyarınca kendisine devredilen tüm yetkiler dahilinde yasama yetkisine sahip olacaktır.
2. Her iki taraf, kalan alanlarda yürürlükte olan yasaları ve askeri emirleri birlikte gözden geçirecektir.
Madde X : ORTAK İSRAİL-FİLİSTİN İRTİBAT KOMİTESİ
Bu İlkeler Beyannamesi'nin ve ara döneme ilişkin müteakip anlaşmaların sorunsuz bir şekilde uygulanmasını sağlamak amacıyla, bu İlkeler Beyannamesi'nin yürürlüğe girmesiyle birlikte, koordinasyon gerektiren konular ve uyuşmazlıklarla ilgilenmek üzere Ortak İsrail-Filistin İrtibat Komitesi kurulacaktır.
Madde XI : İSRAİL-FİLİSTİN EKONOMİK ALANLARDA İŞ BİRLİĞİ
Batı Yaka, Gazze Şeridi ve İsrail'in kalkınmasının teşvikinde işbirliğinin karşılıklı yararını kabul ederek, bu İlkeler Beyannamesi'nin yürürlüğe girmesiyle birlikte, Ek III ve Ek IV olarak ekli protokollerde belirtilen programları işbirliğine dayalı bir şekilde geliştirmek ve uygulamak amacıyla bir İsrail-Filistin Ekonomik İşbirliği Komitesi kurulacaktır.
Madde XII : ÜRDÜN VE MISIR İLE İRTİBAT VE İŞ BİRLİĞİ
Taraflar, Ürdün ve Mısır Hükümetlerini, bir yandan İsrail Hükümeti ile Filistinli temsilciler arasında daha ileri irtibat ve iş birliği düzenlemeleri oluşturmaya ve aralarındaki iş birliğini geliştirmeye davet edecektir. Bu düzenlemeler, 1967 yılında Batı Yaka ve Gazze Şeridi'nde yerinden edilen kişilerin kabul usulleri ve tedbirler konusunda mutabakata vararak karar verecek bir Sürekli Komite'nin kurulmasını içerecektir.
Madde XIII : İSRAİL GÜÇLERİNİN YENİDEN KONUŞLANDIRILMASI
Bu İlkeler Beyannamesi'nin yürürlüğe girmesinden sonra XIV. Madde uyarınca gerçekleştirilen İsrail güçlerinin geri çekilmesine ek olarak, İsrail askeri güçlerinin Batı Yaka ve Gazze Şeridi'nde yerleşim alanlarının dışında yeniden konuşlandırılması ilkesine göre hareket edecektir.
Madde XIV : İSRAİL'İN GAZZE ŞERİDİ VE ERİHA BÖLGESİNDEN ÇEKİLMESİ
İsrail, Ek II'de yer alan protokolde belirtildiği üzere Gazze Şeridi ve Eriha bölgesinden çekilecek.
Madde XV : ANLAŞMAZLIKLARIN ÇÖZÜMÜ
Bu İlkeler Beyannamesi'nin veya ara döneme ilişkin daha sonraki anlaşmaların uygulanmasından veya yorumlanmasından doğan uyuşmazlıklar, yukarıdaki X. Madde uyarınca kurulacak Ortak İrtibat Komitesi aracılığıyla müzakereler yoluyla çözümlenir. Yada taraflar tahkime gitme konusunda anlaşabilirler.
Madde XVI : BÖLGESEL PROGRAMLAR KONUSUNDA İSRAİL-FİLİSTİN İŞ BİRLİĞİ
Her iki taraf da çok taraflı çalışma gruplarını, Ek IV'te yer alan protokolde belirtildiği üzere Batı Yaka ve Gazze Şeridi için özel programlar da dahil olmak üzere, "Marshall Planı" ve diğer programların tanıtımı için uygun bir araç olarak görmektedir.
Madde XVII : ÇEŞİTLİ HÜKÜMLER
1. Bu İlkeler Beyannamesi imzalanmasından itibaren bir ay sonra yürürlüğe girer.
2. Bu İlkeler Beyannamesi'ne eklenen tüm protokoller ve buna ilişkin Mutabık Kalınan Tutanaklar, bu Beyannamenin ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilir.
Washington, DC'de 13 Eylül 1993 tarihinde yapılmıştır.
İsrail Hükümeti adına: (İmza) Şimon PERES
Filistin Kurtuluş Örgütü için: (İmza) Mahmud ABBAS
Şahit olanlar :
Amerika Birleşik Devletleri: (İmza) Warren CHRISTOPHER
Rusya Federasyonu: (İmza) Andrei V. KOZYREV
Bu Beyannamenin ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilen ek maddeler; İsrail kuvvetlerinin Gazze Şeridi ve Eriha Bölgesinden çekilmesine ilişkin protokol ile ekonomik-kalkınma işbirliği gibi protokolleri detaylarıyla içeriyordu. Ayrıca böyle bir anlaşmaya vardıkları içinde Rabin, Peres ve Arafat’a Nobel Barış Ödülü verilmişti.
Ancak sonuç ne oldu? İsrail; Filistin Kurtuluş Örgütü ile yaptığı bu anlaşmaya, işgâl ettiği bâzı bölgelerden çekilerek uyum gösterse de, Yasir Arafat sürgünden dönerek idâreyi ele alsa da hazmedemedikleri bu anlaşmaya uymama kararı aldılar. Önce 4 Kasım 1995’te Başbakan İzak Rabin’i görevi başında 25 yaşındaki Yigal Amir’e vurdurdular. Sonra da anlaşmayı rafa kaldırdılar.
(Rabin'i ölümünden önce tehdit edenler arasında, şu anda İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı olan Itamar Ben-Gvir de vardı.)
Rabin bu anlaşmayı hayatıyla öderken, İsrail günümüze kadar devam edecek etnik temizliğe başlamıştı bile. Binlerce saldırı düzenledi. Filistin Kurtuluş Örgütü ile anlaşmaya varmak istemeyen İsrail’in Hamas’la hiç anlaşmayacağı kesindi. Operasyonlarına, misket bombalarına ve ölümcül füzelerini sivillerin üzerine yağdırmaya devam etti.
Hedefinde hep çocuk ve kadınlar ağırlıklı siviller, hastaneler vardı. İki yüzün üstünde gazeteciyi, yüzlerce sağlık çalışanını gözünü kırpmadan öldürdü. İsrail genelinde yüz binlerce kişinin İsrail hükümetinin Hamas’la bir anlaşma sağlayamamasını protesto etmesi de bir işe yaramadı.
Ayrıca Gazze’ye yönelik 7 Ekim’den bu yana saldırılarını devam ettiren İsrail, 18 Temmuz 2024 tarihinde skandal bir karara imza attı. Filistin Devleti’nin kurulmasını reddeden önergeyi 68’e karşı 9 oyla meclisten geçirdi. Böylece Birleşmiş Milletler, “Oylamayla iki devletli çözüm yok edilemez” diye itiraz etse de İsrail 13 Eylül antlaşması defterini kapattı.
Bu da yetmedi saldırılarını işgâl ettiği Filistin topraklarının dışına taşıdı. Daha birkaç gün önce Katar’da Hamas müzâkere heyetine yapılan suikast bunun en açık delili idi.
Böyle giderse İsrail bununla kalmayacak. Bölgede estirdiği terörle, ona sesini çıkarmayan bölge ülkelerinide yakında vuracak. Bu kaçınılmaz. Şimdiden en kötü senorya ya göre tedbir almaları gerekiyor. Çünkü İsrail’in nihâi hedefinde; Ürdün, Suriye ve Lübnan’dan kopartacağı topraklarda Siyonist bir Filistin devleti kurmak var.
Mahmud Abbas bunu peşinen kabullenmiş durumda. Zâten kendisine oy vermeyen Gazze Halkını kendisinden saymadığı gibi, cezalandırılmalarının da neredeyse hak olduğuna inanıyor.
ABD’de buna benzer bir inanışla, İsrail’in dediklerini yapmazsam beni de dağıtır endişesiyle yaşıyor. İsrail Filistin Devletini reddeden tasarıyı meclisten geçirdiğinde Türkiye net bir dille “Bu karar hükümsüzdür” derken, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Vedant Patel sadece “Bu karara çok sevinmedik” diyebilmiştir.
Fakat İsrail eninde sonunda kendisini ölümüne destek veren Trump’ın Amerika’sının da dağılmasını sağlayacak. Şerlerinin dokunmayacağı Avrupa dâhil hiç bir köşe bucak kalmayacak. Kendisine mühimmat yetiştiren Sırpları da bu ateş yakacak.
Hırvatistan bunu anladı. İsrail dışişleri bakanını kovmaktan beter etti. Cumhurbaşkanı Zoran Milanovic, birkaç gün önce başkent Zagreb'e gelen İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar’a randevu vermediği gibi, bu adamı kim çağırdı buraya diye hükümeti fırçaladı.
Yine geçtiğimiz hafta başında İspanya Hükümeti, Gazze ve Batı Yaka'daki insanlık dışı durumla ilgili olarak İsrail’e 9 maddelik yaptırım uygulaması başlattı. Yetmedi İsrail’de görev yapan büyükelçisi Ana Maria Salomon Perez’i İspanya’ya geri çağırdı.
İtalya’da ise; başta Toskana olmak üzere, Puglia ve Emilia-Romagna Bölgesel Yönetimleri İsrail hükümetiyle ilişkilerini kesme kararı aldılar. Dışişleri Bakanı Antonio Tajani’de yaptığı açıklamada net bir dille İsrail’in Gazze’ye 7 Ekim 2023'te başlattığı saldırılardan bu yana İsrail'e silah göndermediklerini" vurguladı.
Bu süre içerisinde İspanya, İrlanda, Norveç gibi pek çok ülke Filistin Devletini zâten tanımıştı.
Misalleri çoğaltmak mümkün. Bütün dünyada İsrail’e tepki çığ gibi büyümekte devam ediyor. Ama yeterli değil. Akan kan durdurulana, İsrail’in başlattığı soykırım bitene kadar, işgâl ettiği topraklardan çekilene kadar tepkilerde dozajı artırılarak (gerekirse cebren) devam etmelidir…
Burada Birleşmiş Milletlere çok iş düşüyor. Âcilen kendisine gelmeli, önümüzdeki hafta içerisinde toplanacak Genel Kurulda bütün dünya liderlerinin alacağı kararla 13 Eylül 1993’te imzalanan Filistin-İsrail antlaşması İle ondan sonra yapılan 4 Mayıs 1994 ve 28 Eylül 1995 anlaşmaları İle diğer anlaşmalara uyması sağlanmalıdır. Bütün AB ve diğer üye ülkeler buna bütün güçleriyle destek vermelidir… Aksi durumda dünyayı kötü bir son bekliyor.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ne diyor; “Eğer bağımsızlık, özgürlük istiyorsan cenge her zaman hazır olacaksın. Kurumlarımız teyakkuz halinde bütün senaryolara karşı hazırız...”
Halit Kanak / Yeni Akit Gazetesi
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol