Bu ne hal Kılıçdaroğlu?

  • GİRİŞ13.11.2016 10:58
  • GÜNCELLEME13.11.2016 10:58

Türkiye’nin vekalet savaşlarıyla kuşatıldığı, ülkenin kaçak hainlerine ödüller dağıttığı bir zamanda, ödül bekler gibi? Fransa, Almanya böyle kuşatma görse, on kere OHAL’in karesini alırlar?

“Seçimle gelen, seçimle gider.” Slogan iyi güzel de, yerinde ve zamanında söylenirse? Yerinde söylenmezse felaket doğar. Onun için, dünyanın her ülkesinde her meclisinde, hatta her makamda, bir dokunulmazlık kaldırma sistemi vardır. Bunun istisnası yoktur, olamaz. Olursa, ahlaksızlar tuzak kurar. Mesela meşhur otel tranferine gerek kalmadan tuzaklarla meclis ekseriyeti değiştirilir.

Sizin saldırdığınız davaların hiç birinin, ne hükümetle, ne muayyen bir zamanla hiç alakası yok. Bu davalar şimdi açılmasa, ortadan kalkacak değil. Milletvekilliği bitince açılacak. Onun için Ak Parti hükümetleri af yolunu tutmuş, ki çoğu hükümet, önemli bir gereklik olmadığı zaman bu yolu tutar. Üstelik öyle bir usul uygulamıştır ki siyasi iradenin hiç müdahalesi kalmamıştır. 

Yıllardır birikmiş bine yaklaşan bir dokunulmazlık istemi var. Bunun hiç birinde bir iktidar kastı aranamaz. Dokunulmazlıklar toptan kaldırdı.Adaletin, “Dava açılsın” dediği herkes sorgula dediğine göre, daha ne konuşuyorsun? Genel Başkan Devlet Bahçeli gitti ifadeye. Bu gayret, terörist desteği mi? 

Toptan dokunulmazlık kaldırmak, hiçbir iktidarın yapabileceği basit bir iş değildir. Bunun, görünen iki önemli sebebi:1) Hıyanet söz konusudur. Acil çözüm gerekir. 2) Ak Parti, bu kararıyla fiilen, “Kendimden ve seçimden korkarak millet ve devlet hizmetini aksatmam” diyor.

Dokunulmazlık varsa, kaldırılabilir olması da zarurdir. Mahkeme çağrısına uymayan bütün dünyada zorla getirilir. Aksini düşünmek akıl eksikliğinden değilse hainliktir. Dokunulmazlığı kaldırılmış kimse, kim olursa olsunmahkeme çağrısına gitmiyor, bir de “kimse gitmesin” diyorsa yeni bir suç daha işliyor. Kimse, suçu övemez, mahkemeyi suçlayamaz. Kılıçdaroğlu gibi sorumluluk makamında oturan kimsenin suç övücüğü ayıplı bir suç olur.

“Seçimle gelen seçimle gider” sözünün, nerelerde kullanılacağını herkes takdir eder. Kılıçdaroğlu ısrarına, işte İKİ ÖRNEK:

Biri İnönü; diğeri Ecevit Başbakanlığında: 

 Yıl 1961. AP’den Adana milletvekiliyim. Nuri Beşer de, İşçi Sendikaları Konfederasyonu Başkanı iken, AP’den Zonguldak milletvekili.

1960, 27 Mayıs darbesine sahiplenip imkanları üzerine oturan CHP, DP ve AP’liler başta, tüm karşıtlarını, “Düşükler! Kuyruklar!” türü akıl almaz saldırılarla baskı altına almakta, fiilen iktidardan daha etkin iktidar gibiydi. Demirtepe’deki AP Genel Merkezi önünde nümayişler, taşlamalar hiç kesilmiyordu. Kızılay’a taşındık. Taşlamalar orada da devam etti. Hiç unutamam: 

AP İstanbul Senatörü Ord. Prof. Dr. Ethem Menemencioğlu, 84 yaşındaydı. Yine provokasyon. Giriş kapımız sağlamdı ama yine de arkasına masa ve sandalya yığardık. “Aman hocam çıkma” dendi ama, Hoca çıktı. Vurup düşürdüler. Gözden kayboluncaya kadar sürüklediler. Daha neler? Birinde Yeni İstanbul gazetesi bürosundaydım. Bastılar ne sandalya ne daktilo bıraktılar. Herkes kaçmış, ben kalmıştım bana bir şey yapmadılar. Kendilerden mi zannettiler?

Bunları niçin söylüyorum? Baskılar yetmedi, bir de milletvekili azlettiler. Netekim tek o dönemde 600 kişilik milletvekili ve senatörden 111’i parti değiştirdi. Elbette bir kısmı normal. Ama çoğu CHP baskısı ile oldu. Önemli kısmı CHP’ye geçti. Bağımsız kalanlar, CHP emrinde hareket ettiler.

Hükümet, İsmet İnönü Başkanlığında kuruldu. Nuri Beşer linci, kimse görüp duymadan bir anda tamamlandı. Eski İşçi Sendikaları Federasyonu Genel Başkanı AP Zonguldak Milletvekili Nuri Beşer bir anda kaybolmuştu. Meclis Albümünün yeni baskılarında yer almadı. 1994 baskısı albümde, “15-6-1962 tarihinde milletvekilliğinden ihraç edilmiştir” notu var.

Sayın Merve Kavakçı’nın gözler önündeki, CHP milletvekillerinin de tam kadro katılımıyla yapılan, hukuk dışı olduğu kadar, insanlık dışı da olan linci, tarihlerin yazacağı en ibretli meclis linçlerinden biridir. 

CHP, gerçekten garip bir parti? İddialarının zıddını yapan bir fert bulmak dahi zorken, heyetler kurarak karar veren, bütün milletvekillerini, en olmaz işlerde tam kadro taarruza geçiren CHP, bu işi nasıl yapıyor? “İşçi dostuyum” diyor, işçi sendikaları konfederasyonu başkanını; “İslam’a saygılıyım” diyor, TBMM’de yani bütün milletin gözü önünde, bütün milletvekilleri ve hükümetiyle beraber günlerce süren bir linci yönetiyor.

Bu ne hal Kılıçdaroğlu, “Seçimle gelen seçimle gider” diye böyle hallerde söylenir. Millete, devlete savaş açanları korumak için değil!

Hasan Aksay - Yeni Akit

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat