Fesih sürecinde YPG/PYD nasıl bir pozisyon alacak?
- GİRİŞ16.05.2025 09:24
- GÜNCELLEME16.05.2025 09:24
DEM Eş Başkanı Tuncer Bakırhan, Habertürk’teki yayında, PKK’nın türevleri ve alt kollarına ilişkin sorduğumuz soru üzerine şöyle bir cevap verdi;
“Türkiye bizim evimiz. Silahı ortadan kaldırdıktan sonra biz sorunlarımızı Başkent Ankara ile konuşacağız. Suriyeli Kürtler, Şam ile, İranlılar Tahran ile, Iraklılar Bağdat ile.”
Bu cümle o yayından sonra aklımdan çıkmıyor.
Çok değerli ve önemli görüyorum.
Çünkü hem Öcalan’ın “federalizm, özerklik” gibi meselenin olmadığına ilişkin açıklamasıyla uyumlu;
Hem Kürtlerin sadece Türkiye’de değil diğer ülkelerde de demokratik haklara kavuşmasına ilişkin önemli bir yaklaşım.
“TÜRKİYE BİZİM EVİMİZ” DİYENLERİN TÜMÜ GÜZEL GÜNLERİ HAK EDİYOR… AMA..!
Terör örgütü PKK, Abdullah Öcalan’ın “Kongrenizi toplayın ve kendinizi feshedin” dediği çağrısına uyup, “fesih kararı” almasından sonra, oluşan iklimi zehirlemeye hiç niyetimiz yok.
Yine, Sayın Bahçeli’nin 1 Ekim’deki tokalaşma ve ardından 22 Ekim’de yaptığı çağrı sonrası ortamın hep olumlu noktalarına işaret etmeye devam edeceğiz.
Hele hele, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Terörsüz Türkiye” diyerek olup biteni bir “Devlet Projesi” olarak kayıtlara geçirmesiyle oluşan pozitif gündeme yine pozitif katkı vermeye devam edeceğiz.
Çünkü Bakırhan’ın dediği gibi “Türkiye bizim evimiz” ve bu evin tüm sakinleriyle birlikte “güzel günleri” hak ediyoruz.
***
Ne var ki hem, birileri (ki muhatapları iyi biliyor) ne PKK’nın fesih kararından, ne “Terörsüz Türkiye” projesinin hayat bulmasından memnun.
“PKK’nın feshedilmesinin bana ne faydası var” diyenlerle, “Bu Erdoğan iktidarına yarar” diyenlerin ortalığı bulandırma çabasını bir şekliyle bertaraf edebiliriz.
Ama..!
Evet ama..!
Meselenin bir başka veçhesine işaret etmemiz gerekiyor.
Bunu yaparken yine içeride oluşan bahar havasına zarar vermemek için azami gayreti göstermeye çalışacağız.
YPG/PYD, ŞAM’A NASIL DAHİL OLACAK?
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün, “Sınırlarımızda terör faaliyetlerine müsaade etmeyecek” dedi.
PKK’nın fesih kararı için, önce “Devlet aklıyla takip edeceğiz” dedi.
Sonra, “Milli İstihbarat Teşkilatımız silahların toplanmasını takip edecek” diye ekledi.
Bir de PKK’nın fesih kararıyla ilgili şu kritik cümleyi kurdu, “Bu açıklamayı Kuzey Irak, Suriye ve Avrupa olmak üzere örgütün bütün uzantılarını da kapsayan bir karar olarak değerlendiriyoruz.”
İşti bu kritik cümle bizim daha çok Suriye sahasına ve oradaki SDG içindeyi YPG/PYD’ye ve dolayısıyla YPG/PYD içindeki PKK’lılara odaklanmamıza neden oluyor.
“DEAŞ NASIL SURİYE’DE DENKLEM DIŞI KALMIŞSA PKK DA KALACAK”
Aslında, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın sürece ilişkin, “DEAŞ nasıl Suriye’de denklem dışı kalmışsa PKK da denklem dışı kalacak” dediği cümlenin Türkiye’nin durduğu yeri göstermesi açısından önemli.
Yine, Şara ile SDG arasında imzalanan anlaşmanın da her seferinde hatırlatılması da bu yüzden.
Ne var ki Stokolm kontenjanından milletvekili olmuş bir eski gazetecinin öfkeli sözlerle ve parmak sallayarak meseleye bodoslama dalması; ister istemez bizi Suriye’deki PKK uzantılarına odaklanmaya itiyor.
Daha da önemlisi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “fesih kararı”na ilişkin yaptığı açıklamada Suriye’ye bir şerh düşmesi…
Meselenin silah bırakma sürecinde ne tür sıkıntılar yol açacağına da ışık işaret ediyor.
***
Daha önce bu köşeyi takip edenler, PKK’nın tasfiyesi, YPG/PYD’nin de bazı isimlerinin devre dışı bırakılarak ıslah edilmesine dönük bir projeksiyonun hep gündemde olduğunu kayıtlara geçirdiğimizi bilir.
***
O günlerde Şam’da Şara ile görüşen Dışişleri Bakanı Fidan’ın, YPG/PYD için, “Yabancı teröristlerin Suriye’yi terk edecek…
Suriyeli olsa dahi üst yöneticilerin de ülke dışına çıkması gerek…
Ve diğer unsurlar Şam ile bütünleşecek” dediğini hatırlar.
***
PKK’nın fesih kararının YPG/PYD’yi nasıl dönüştüreceğine ilişkin henüz bir emare yok. Ortada Şara ile SDG'nin yaptığı bir anlaşma var.
Türkiye’nin net bir tutumu var.
Önümüzde de yıl sonuna kadar bir süre var. (Anlaşmada yıl sonu kadar süre belirtilmişti. H.Ö)
Fakat, fısıltı olarak, “Bize ne Suriye’den, biz kendi içimize bakalım” diyenlerin fısıltıları kulağımıza kadar geliyor.
Bazıları, hükümetin ve devletin bu konudaki hassasiyetinin farkında değil.
***
Toparlayalım.
Tuncer Bakırhan, “Biz sorunlarımızı Ankara ile konuşacağız, tartışacağız, Suriye’dekiler Şam ile” demişti.
Bu perspektifin “fesih” sonrası barış ikliminin daha da pekişmesi ve demokratikleşmeye katkı vermesi muhakkak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, fesih kararı için, PKK’nın bütün unsurlarını kapsaması gerektiğine ilişkin not düşmesi, sürecin akıbetine ilişkin önemli bir tespit.
Bize düşen de olup bitenleri kaydederek, oluşan iklime zarar verebilecek ikircikli tutumlara işaret etmek.
***
47 yıllık bir parantezi kapatabilmek elbette güç.
Ama artık “Merkez ülke” olan Türkiye’nin ve lideri Erdoğan’ın yol arkadaşı Bahçeli ile başlattığı “Terörsüz Türkiye” projesinin akamete uğratılmasına kimsenin tahammülü yok.
Ne Türklerin, ne Kürtlerin.
Yeter artık, hiçbir evladımızı terör yüzünden toprağa vermek istemiyoruz.
Enerjimizi teröre değil, kalkınmaya, refaha ve demokratik hakların genişlemesine vermek istiyoruz.
Bilmem anlatabildim mi?
Hasan Öztürk / Haber7
Yorumlar13