Efendimizin şehri Medine’ye girerken
- GİRİŞ31.05.2025 09:22
- GÜNCELLEME01.06.2025 14:22
MEDİNE
“Halbuki Rasûlüm, sen onların arasında bulunduğun sürece Allah onlara azap edecek değildir. Bir de yaptıklarına pişmanlık duyup günahlarının bağışlanmasını diledikleri sürece de Allah onlara azap etmeyecektir.” (Enfal 33)
Diyerek söze başlamıştı Ülvi Hocam bundan birkaç yıl önce tam da Medine’ye girerken.
Ve devam etti,
“Unutmayın bu şehir Peygamberin şehri. Peygamber aranızda. Sesinizi yükseltmeyin. Her daim abdestli olun. O’na salat ve selam getirmeyi unutmayın!”
Medine’ye girerken, “Allahümme salli ala, seyyidina, Muhammed” diyerek giriyorduk. Hep bir ağızdan salavatı şerifeler getiriyorduk.
Kuba’yı geçerken uzaktan Mescid’i Nebevi’nin minarelerini gördüğümüzde, içimizden akan muhabbetle salatu selamlar getiriyorduk.
İşte şimdi yeni…
Siz bu yazıyı okuduğunuz saatlerde Allah nasip ederse Peygamber Şehri Medine’de olacağız.
Peygamberimizin mescidi, Mescid’i Nebevi’de huzura duracağız.
Selamlama kapısından girip, Efendimiz’in başucuna varacağız. Selam verip selam alacağız.
“Şüphesiz ki Allah ve melekleri, Peygambere salât ederler. Ey iman edenler! Siz de O'na salât edin ve gönülden teslim olun.” (Ahzap 56)
Ayetini tekrar ederek, Ravzayı Mutahhara’da divana duracağız.
Efendimizin, ailesine, dostlarına dualar edeceğiz.
Onun dizinin dibinde, secdeye varıp tövbe edeceğiz.
Sonra da ihrama girip onun yolunda nasipse hac için Mekke’nin yolunu tutacağız.
Türk milletinin Efendimiz’e olan hürmet ve muhabbetini anlatmaya hacet yok.
Ama ben size işte böyle bir günde büyük Divan Şairi Nabi’nin Nat’ı Şerifi’ni ve hikayesini buraya bir işaret olarak bırakmak istiyorum.
Medine minarelerinde Nâbî'nin Nat’ı Şerif’i okunmuşsa… Büyük şair Nabi, hac için çıktığı uzun ve meşakkatli yolculuk sonunda Medine yakınlarına varmıştır. İçindeki Peygamber aşkı depreşmiş uykusuz geceler geçirmiştir. Yine öyle bir gecede, kafiledeki birinin kıbleye ayaklarını uzatarak yattığını görmüş ve buna çok içerlemiştir. Nabi, irkilir. Çünkü okunan kaside yazdığı Nat’ı Şerif’tir. Minarenin kapısına koşar ve müezzine "Allah aşkına, okuduğun bu kasideyi nereden öğrendin” diye sorar. “Bu gece rüyamda Efendimiz ’i gördüm, bana dedi ki ‘Ümmetimden Nabi adında bir şair, benim hakkımda şu kasideyi yazdı, onu okumanı arzu ediyorum.’ Ben de rüyamda Efendimizden öğrendiğim beyitleri aynen okudum." Nabi, sevincinden o anda oracıkta kedindenden geçer. İşte, Nabi’nin, o muhteşem Natı Şerif’i; "Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-ı Hudâdır bu NABİ |
Yorumlar4