Mesele İsrail-İran savaşı değil, yerlilerle istilacıların mücadelesi
- GİRİŞ18.06.2025 08:48
- GÜNCELLEME18.06.2025 09:20
İsrail’in İran’ı 200 uçakla vurduğu gecenin sabahında Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasındaki şu ifade konunun nirengi noktasıdır; “(Saldırı) Bölgenin stratejik istikrarsızlaştırılması amaçlı provokasyondur!”
Yine aynı konuyla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “İsrail’in sinsi planları var” cümlesini de buraya not edelim.
Bu cümlenin tevilini ya da açıklamasını MHP lideri Bahçeli yaptı. Dedi ki, “Nihai hedef Türkiye’dir!”
***
Hal böyle olunca, geriye yaslanıp düşünmek gerekiyor.
7 Ekim’deki Hamas huruç harekatından bu yana yaşadıklarımızda “Kim kimi, ne maksatla nasıl güdülüyor?”
Olayın sıcaklığı şayet geçerse daha sakin kafayla düşünme fırsatı bulacağız ama…
Evet ama…
İran’ın müzakere masasındayken, “İsrail’in nükleer programının dosyasını ele geçirdik” açıklamasını hangi saikle yaptığı kocaman bir muammadır.
Yine,
İsrail’in 200 savaş uçağı ile İran semalarında belirdiğinde aynı anda içerideki ajan ve işbirlikçileri ile noktasal suikastlara girişmesi…
Körleştirilmiş İran’da neredeyse ellerini kollarını sallayarak dolaşan İsrail ajanlarının varlığının izahı mümkün müdür?
Bu arada,
Bir gün sonra Tel Aviv başta olmak üzere İsrail şehirlerine yönelik İran’ın başlattığı füze akını “umut” olarak görülmekle birlikte, “kurmaylarının neredeyse çoğunu” kaybetmiş İran açısından büyük bir zafer olarak ilan edilmesinin anlamı var mıdır?
NETANYAHU KATİLİ TRUMP’I SAHAYA ÇEKMEYİ BAŞARDI
İsrail’deki faşist iktidarın başı olan Netanyahu, ne yapıp edip Amerika’yı ve iktidara gelirken “savaşları durduracağım” diyen Trump’ı bu işe bulaştırmayı başardı.
Bu yazıyı yazdığımız saatlerde Amerika’nın savaşa müdahil olmasının an meselesi olduğu konuşuluyordu, televizyon ekranlarında.
***
Türkiye’nin ve lideri Erdoğan’ın olağan üstü diplomatik çabası bir tarafa…
Şu anda, hem bölgemiz hem dünya İsrail-Amerika ikilisinin İran’a çullanmasını…
İran’ın can havliyle ateşlediği balistik ve hipersonik füzeler yolu ile İsrail’le baş etmeye çalıştığı anları izliyor.
***
Dün gece itibariyle savaşın seyri değişiyor. Amerika sahaya iniyor. Muhtemeldir ki ağır bombardıman uçaklarıyla yeraltındaki nükleer tesisler hedeflenecek.
Ama vurulan göreceksiniz Tahranlı, Tebrizli, Hamedanlı, İsfahanlı siviller olacak.
Zira, Amerika girdiği her savaşta züccaciye dükkanına giren fil gibi davranıyor.
Irak’ta öyle yaptı. Milyonlarca insanın kanı Amerikalıların elinde. Afganistan’da öyle yaptı. Yüzbinlerce insanın kanı ellerinde.
Şimdi havadan ağır bombardımana tabi tutulacak İran’da kaç bin insanın öleceği üzerine kafa yoruluyor.
***
Peki bu saldırıların nihai hedefi ne?
İlk gün “Yeni bir Colin Powell” aranıyor demiştik. Yine “Kimyasal silah” ve ya “Nükleer silah” yalanı üzerinden “Bir işgalden söz edilecek” demiştik.
İran’ı İsrail’in işgal etme şansı yok. Hiç yok.
Amerika’nın İran’a asker çıkartma şansı da yok!
Peki saldırıların nihai hedefi ne?
Sadece İran’ın nükleer kapasitesini sınırlamak ya da sıfırlamak mı?
Hiç alakası yok. Bu işin bahanesi.
O halde, rejim değişikliği ya da Tahran’ın düşmesi mi?
Son Suriye örneği Amerika ve Batılı müttefikleri açısından çok kötü bir tecrübe. Etkileri tüm dünyada ve özellikle de Kıta Avrupası’nda hissedildi.
Suriye modeli İran’a uymaz. Çünkü hem nüfus olarak çok daha büyük bir ülke, hem siyasi tablo çok daha farklı.
O halde, Irak’tan ve Suriye’den bir “güç” oluşturulup İran’a sokup orada iç savaş çıkartmayı deneyebilirler mi?
Neden olmasın!
AMERİKA “KARA GÜCÜM” DEDİĞİ YPG/PYD’Yİ İRAN’A SOKAR MI?
Peki o güç kim?
Ne yazık ki o güç Türkiye’nin “tasfiyesi” için yoğun çaba sarf ettiği YPG/PYD ile Irak’taki PKK olabilir!
Açıkçası sahadan gelen bilgiler bu konuda teyakkuzda olunmasına dair işaretlerle dolu.
Amerika, “Kara gücü” dediği ve DEAŞ ile mücadele için desteklediğini öne sürdüğü YPG/PYD’yi İran için ağır silahlarla donatmış olamaz mı?
Şimdi değil bu tam 10 yıldır konuşulan bir mevzu.
Öyle bir şey olursa, İran sahası çok kanlı bir ortama döner.
Böyle bir ortamdan Türkiye, Suriye, Irak ve Suudi Arabistan doğrudan etkilenir.
İran’daki ateş bölgeyi yakar. Dünyayı yakar!
“İSRAİL KENDİ VARLIĞINI RİSKE EDİYOR”
Peki bu arada İsrail rahatlar mı?
Tam tersi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle, “İsrail döktüğü kanla, adım adım kendi varlığını ve toplumunun geleceğini riske etmektedir!”
Melese İsrail-İran savaşı değildir.
İSTİLACILAR DEFOLUP GİDİNCEYE KADAR…
Mesele, Ortadoğu’nun yerlileriyle, istilacıları arasındaki mücadeledir.
Burada yerimiz bellidir.
İstilacılar defolup gidinceye kadar mücadeleye devam etmek boynumuzun borcudur.
Hasan Öztürk / Haber7
Yorumlar46