Cumhurbaşkanı Erdoğan ilan etti. “Suriye Cumhurbaşkanı Şara’yı yalnız bırakmayacağız.”

Amerika’nın Suriye Özel Temsilcisi Barak konuştu, “İsrail, Suriye’yi bölmek istiyor.”

Erdoğan net konuştu, “Suriye’nin bölünmesine müsaade etmeyiz.”

İsrail’den çatlak sesler yükselliyor. “Suriye’de hedeflerimize varıncaya kadar durmayacağız.”

Barak arabuluculuğa soyunuyor. İsrail ile Suriye hükümetlerinin bir araya gelmesi tartışılıyor. Oturum başkanlığını Barak yapacak. Yer ve zaman henüz belli değil.

TÜRKİYE BUGÜNLERİ ÇOK ÖNCEDEN GÖRDÜ, AMA ŞANS VERDİ

Önce kısa bir hatırlatma.

21 Nisan 2025 tarihinde İmralı’da PKK ele başı Öcalan ile yapılan görüşmeye dair paylaşımlar yapıldı ve o paylaşımlar şu ana kadar hiçbir taraf tarafından yalanlanmadı.

Orada Öcalan’ın, “İsrail’i bölgede hegemon güç yapmak istiyorlar” dediği de yazıldı.

“SDG İsrail’e müzahir” dediği de…

“Beni öldürmek istiyorlar” dediği de yazıldı. Pervin Buldan’ı uyardığı da…

***

Yine, 8 Aralık sürecinden sonra Şara ile Şam’da ilk görüşmesini yapan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, SDG ile ilgili olarak, “SDG içindeki PKK üst yöneticileri ülkeyi tert edecek. Yabancı teröristler ülkeyi terk edecek. Geri kalanları Şam ile entegre olacak” dediğini de hatırlıyoruz.

O günlerde, “silah bırakıp bırakmayacakları” konuşulurken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Kadife eldiven içindeki demir yumruğumuz başlarına iner” dediği cümleyi de hatırlıyoruz.

“Ya silah bırakırlar ya silahlarıyla birlikte gömülürler” dediğini de…

ÖCALAN’I DİNLEYEN KANDİL, ONU BOŞA DÜŞÜREN SDG

Irak sahasındaysa PKK’nın bir seremoni ile silah bırakmaya başladığını da gördük. Ele başlarından Bese Hozat’ın, “Biz gönüllü olarak silahlarımızı bırakıyoruz” dediği anı da gördük.

Öcalan’ın sesli mesajını da dinledik.

“Artık demokratik siyaset yapma zamanı” dediğini de duyduk.

İSRAİL’İN HEDEFİ SURİYE’Yİ LİME LİME ETMEK

Bu hatırlatmaları yaptıktan sonra Suriye’ye geri dönelim.

İsrail, Suriye’deki nispi barış ortamını darmadağın etmek için yeniden harekete geçti. Dürzilerin bir kolunu koruyacağım bahanesiyle Şam’ın kalbini vurdu. Süveyda kırsalını vurdu. Süveyda’daki çatışmaları durdurmak bir yana ateşi körükledi.

Göçe Arap aşiretleri Süveyda’ya aktı. Çatışmalarda bini aşkın insan hayatını kaybetti. Araya Türkiye girdi. Şara “Türkiye’ye teşekkür etti.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğiyle siyasi ve bürokrat aktörler olağanüstü bir çaba sarf etti.

Kısmi sakinlik yaşandı.

***

Ama..!

Evet ama…

Şimdi “Suriye’nin bölünmesi” tartışmaya açılıyor. Şara’nın “Devrilme ihtimali” tartışmaya açılmak isteniyor.

HAKAN FİDAN SDG’Yİ ÇOK SERT VE NET UYARDI: MÜDAHALE EDERİZ.

Böyle bir ortamda dün Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail’e güvenip Suriye’de bölünmeyi körükleyecek hareketlere girişme ihtimali olan özellikle SDG’ye doğrudan ihtirda bulundu.

“Müdahale ederiz” dedi.

Fidan aynen şöyle konuştu,

“Açık ve net bir şekilde ifade edilmesi gereken bir gerçek var. Çevresinde istikrarlı bir ülke görmek istemeyen İsrail, Suriye'yi bölmeyi amaçlamaktadır.

Hiçbir grup parçalamaya yönelik hareket içine geçmesin. Her şey konuşulur. Konuşuluyor da bütün gruplarla, bütün unsurlarla. Ama bunun ötesine geçerek, şiddet kullanarak bölmeye ve istikrarsızlaştırmaya doğru giderseniz, biz bunu kendi milli güvenliğimize yönelik doğrudan tehdit olarak algılar ve müdahale ederiz."

Fidan, İsmet Özel’in deyimiyle “Bakın yaklaşıyor, yaklaşmakta olan” demiştir.

İsrail’in kayığına binenlere son ihtarlar yapılmıştır.

Bundan sonrasında sert güç devreye girer.

Erdoğan’ın deyimiyle, “Kadife eldiven içindeki demir yumruk” milli güvenliğimizi tehdit eden unsurların üzerine iner.

Yağma yok.

“Sonra niye böyle oldu, neden oldu” demek yok!

Hadi bizi dinlemiyorsunuz, “Önder” dediğiniz Öcalan’ı neden İmralı’da hala boşa düşürüyorsunuz?

Yoksa yine onu diri diri İmralı’ya gömmeyi mi düşünüyorsunuz!

“Terörsüz Türkiye” için çabalarken, bu çabayı Suriye sahasında İsrail ile birlikte vurmaya kalkışmanın elbet bir bedeli olur.

Demedi demeyin!

Hasan Öztürk / Haber7