Bugün gelecekte çok konuşulacak bir gün
- GİRİŞ05.08.2025 08:51
- GÜNCELLEME06.08.2025 10:02
Bugünü yıllar sonra geçse bile yine tartışacağız. Dileriz ki bizden sonraki nesiller “İyi bir girişimin ete kemiğe büründğü bir gündü” diye tartışsın.
Bugün Meclis Komisyonu (ki adı ilk toplantıda konulacak) Terörsüz Türkiye sürecinin “silah bırakma” yasa tasarıları dahil işin hukuki ve yasal zeminini tartışmaya başlayacak.
Komisyonda çok sevdiğim, değer verdiğim, hukukum olan isimler de var…
Hiç sevmediğim, karşısında olduğum, tarzını, üslubunu hiç beğenmediğim isimler de.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aradan silahı çıkarttıktan sonra ruberu, yüz yüze konuşacağız. Gönülden gönüle konuşacağız. Her şeyi konuşacağız” dediği meselenin pratik yansıması bu Meclis Komisyonu.
Aradan silah çıkıyor. Bese Hozat’ın önde yürüyüp, “gönüllü olarak silah bırakıyoruz” dedikten sonra silahını yakmasıyla başlayan süreç Kuzey Irak sahasında devam ediyor.
PKK silahları peyderpey bırakıyor. MİT koordinasyonu şu ana kadar tıkır tıkır işliyor.
Ve silah aradan kalktıktan sonra Ak Partilisi, MHP’lisi, CHP’lisi, DEM’lisi, HÜDAPAR’lısı, DSP’lisi, Yeni Yol’cusu görüşlerini komisyonda konuşacak. Keşke İYİ Parti’de olsaydı.
“Silah bırakanlar ne olacak” cevabı aranacak. “İçeride cezasını çekmişlerin infazı ne olacak” cevap üretecek. Kendini feshetmiş örgütün “elemanları” ne olacak öneride bulunulacak.
O yüzden bugün memleketin tarihinde önemli bir gün.
Dileriz ve isteriz ki akamete uğramadan sonuca da ulaşsın.
Buraya kadar olumlu, güzel, umutlu olduğumuz meselenin altını çizmiş olduk.
***
Tam da bugünlerde, Türkler ve Türkiyeliler tartışmasının başlamasını manidar buluyoruz.
Komisyon’un böyle bir gündeminin olmadığını biliyoruz. Ama Türk ve Türkiyeli kavramları üzerinden milletin sinir uçlarıyla oynamanın dayanılmaz ihtirasına kapılanların olduğunu da görüyorum.
Bu tartışmanın zaman olarak yanlış bir zamanda başlatıldığını düşünüyorum.
Neyse geçelim…
SURİYE SAHASINDA TÜRKİYE VE İSRAİL KARŞI KARŞIYA
Burada Suriye özelinde meselenin “sıkıntılı” olan bölümüne de değinmek gerek.
Trump Amerikası’nın, öteki Amerika tarafından köşeye sıkıştırıldığı bugünlerde Netanyahu İsrail'i durumdan vazife çıkarmış görünüyor.
Belki de öteki Amerika ile İsrail birlikte Trump’ı bel altı vuruşla köşeye sıkıştırmıştır kim bilir!
Suriye’de “silah bırakmayın, Şam’la bütünleşmeyin. Biz sizin yanınızdayız” diyen İsrail’den güç devşirmiş olan SDG ya da YPG/PYD-PKK ele başı Mazlum Abdi, attığı imzanın arkasında durmama eğiliminde.
Trump’ın Amerikası’nın Suriye Özel Temsilcisi Barak’ın olağan üstü çabasına ve yol açmasına…
Türkiye’nin kolaylaştırıcı rolü ve sabırlı tutumuna rağmen…
Suriye PKK’sı yorgunu yokuşa sürüyor.
ABDİ, “TÜRKİYE İLE GÖRÜŞÜYORUZ” DİYOR..!
YPG/PYD’nin başındaki isim Mazlum Abdi, kendi medyasına konuştu.
Orada Türkiye ile doğrudan bir temasın olduğunu da söylüyor, söylemesine ama Şam ile bütünleşme meselesinde “silahlarla birlikte” demenin yollarını seçiyor.
Şunu söyleyelim, Mazlum Abdi kendi tabanına mesaj veriyor bunu anlayabiliriz. Ama durup durup Lazkiye’de Aleviler, Suveyda’da Dürziler katledildiği diye başlayan açıklamalar, “Silah bırakırsak, bizi de katlederler” anlatısına dönüşüyor.
Türkiye ile doğrudan bir mekanizmanın olduğunu söylerken, Amerikalı ve İngiliz sivil toplum kuruluşlarının “arabuluculuk” yaptığı konusunda da bir söylemi var.
Bütün bunlar, Türkiye’de devam eden PKK’nın lav edilmesi süreci ile Suriye’deki PKK’nın ayrıştırılmak istendiğine işarettir. Suriye’nin ve Suriye PKK’sının bağımsız tartışılmasının istendiği anlamı taşır.
PEKİ AFRİN TEPESİNDE KİMİN SLÜETİ TÜRK F-16’SI İLE VURULMUŞTU?
SDG ya da YPG, PKK’dan daha doğrusu KCK’dan ayrı, bağımsız ve yep yeni bir oluşum olarak kendini kodlama çabasında olabilir.
Hiç unutmayın ki Afrin Zeytindalı Harekatı’nda Afrin’e egemen bir tepeye çizilen Öcalan slüeti bir Türk F-16’sından fırlatılan füzeyle paramparça edildi.
Öcalan’ın örgütünün Suriye kolu YPG/PYD’dir. Bunu bilmeyen yok.
Ama Mazlum Abdi, bugünlerde başka bir “vasi” bulmanın rahatlığıyla konuşuyor.
Hatırlatmak isteriz, Öcalan’ın diri diri İmralı’ya gömmek için 2013’teki çözüm sürecini akamete uğratanların başında yer alan Selahattin Demirtaş için Erdoğan’ın, “Edirne’deki, İmralı’dakine hesap verecek” demişti.
Bugünlerde Öcalan ile Demirtaş arasındaki “söylem” birlikteliğini görünce o hesap vermenin bir yönüyle gerçekleştiğini düşünebiliriz.
Abdi’nin de Öcalan’a rağmen yeni “vasi” olarak İsrail’i kendine seçmiş olması, PKK’nın iç meselesi olarak çözmesi gereken bir soruna dönüşmüştür!
O halde, Mazlum Abdi’nin, “Biz Suriyeliyiz. Merkezi olmayan bir çözümde varız” demesinin anlamı, “PKK’nın dışındayız” demekse…
Ya da daha önce söylediği gibi, “Türkiye’deki barışı destekliyoruz ama bizi bağlamaz” cümlesine benzer cümleler kurmaya başlamışsa…
Bunun İsrail’in vesayetini kabul ettiği anlamı taşıdığını biz de biliriz PKK ele başı Öcalan da!
***
Son söz olarak, Türk solunun (bazılarına göre Batıcıların) DEM içindeki temsilcisi Cengiz Çandar gibilerin, “Suriye’de Mazlum Abdi’yi muhatap alın” çıkışı yabana atılamaz.
İsrail’in Türkiye’yi Suriye sahasından uzak tutmak için Palmira Hava Üssü’nü vurduğu gerçeği unutulamaz.
Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunan Türkiye ile Amerika’nın karşısında kendine YPG/PYD’yi partner seçen İsrail’in tutumu yadsınamaz.
O halde, Türkiye’nin sabırla desteklediği Şam ile bütünleşme sürecinde son baharda aksamaların devam ettiği görülürse, “sert güç” devreye girer.
Demedi demeyin!
Bu arada, İsrail hükümetinin faşist bakanlarından birinin Mescid’i Aksa’da bütün anlaşmaları ihlal eden tecavüzü sadece Filistinlilerin ya da Arapların değil bizim de doğrudan meselemizdir. Kayıtlara geçsin isterim.
Yorumlar30