Suriye’de, bütünleşik bir yönetim için “kolaylaştırıcı” rol üstlenen Türkiye, stratejik sabrının sonuna gelmiş olamaz mı?

SURİYE’NİN SİYASİ VE COĞRAFİ BÜTÜNLÜĞÜNÜ TEŞVİK EDEN TÜRKİYE

Bugünlerde bu soruyu sorma hakkımızın olduğunu düşünüyoruz.

Zira 7 Aralık 2024’ten bu yana toprak bütünlüğü sağlanmış…

Yönetsel bütünlüğü her geçen gün gelişmiş Suriye için…

Türkiye, sadece kendisine müzahir yapılara destek olmakla kalmıyor…

Yıllarca mücadele ettiği yapılara da siyasi bütünleşmede şans veriyor.

***

Bu grupları zaman zaman teşvik etti. Zaman zaman uyardı.

***

Nihayetinde zaman daraldı. Ötelenen sorun bugün olanca büyüklüğüyle karşımıza çıktı.

***

Şimdi, Suriye’nin kuzeyini ve doğusunu Amerika ve müttefiklerinin desteği ile işgal edenlerin “ayak sürümesi” sonucu oluşan fiili duruma müdahale etme zamanı!

TRUMP, UKRAYNA’YI ÇÖZÜYOR YA PEKİ İSRAİL VE SURİYE..!

Trump, geldiği günden bu yana kimilerine göre zikzaklı bir politika güdüyor görünse de nihayetinde “savaş istemeyen”, “savaşları bitirme niyetinde olan” bir Amerikan başkanı olarak tarihe geçme arzusunda.

Bunun içindir ki Ukranya savaşında dün gece önemli bir eşiğin aşılmasında başroldeydi. “Sen bir diktatörsün” dediği Zelenski’yi Beyaz Saray’da yeniden karşısına alıp konuşurken, yanına da Avrupalı liderleri koydu.

Savaşın mali faturasını Avrupa’ya kesen Trump, Rusya lideri Putin ile de “anlaştığı”nı bir yönüyle ilan etti.

***

Peki soru şu; Ukrayna savaşını bitirmek üzere olan Trump, Suriye’nin parçalanması konusunda İsrail’in ısrarına “evet” der mi?

İkinci soru şu; Şayet Trump İsrail’in talebine “evet” derse Türkiye Suriye sahasında buna nasıl karşılık verir?

BATI İLE İLİŞKİLERİMİZİ DÜZELTME ÇABASINDAKİ AKTÖRLERİMİZİN EMEKLERİ BOŞA GİTMESİN İSTİYORUZ!

Daha önce, Netanyahu’ya “makul ol” diyen Trump’ın, Türkiye’yi kaybetme lüksü olduğunu düşünmüyoruz.

Fakat söz konusu İsrail olduğunda “irrasyonel” bir tutum sergileyen Amerikan müesses nizamının Trump’ı baskılayacağı gerçeğini de biliyoruz.

Hal böyle olunca, 2023’ten bu yana “Batı ile iyi ilişkiler geliştirmek üzere” aktif rol alanlarımızın bu çabalarının karşılık bulmasını umuyoruz.

***

Gelinen noktada, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, Türkiye’nin müttefiklerinin taleplerini de Suriye’nin yeni yönetimine aktarıldığı ve olumlu karşılandığına ilişkin ifadeleri…

Amerika-Türkiye ilişkilerinin Biden dönemindekinden çok daha iyi olması…

Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde en azından soğuk rüzgarların durması…

Bizi ümitlendirmiştir.

Ne var ki Amerika bölgemiz ile ilgili uzun vadeli stratejik planlarında değişiklik olup olmadığına ilişkin kanaatimiz henüz netleşmemiştir.

***

Farkındayım!

Meselenin etrafında dolaşıp duruyorum.

Çünkü mesele çok yakıcı ve kırılgan.

Türkiye’nin hem etrafını hem içini ilgilendiriyor.

SURİYE PKK’SI, PKK’NIN İMRALI’DAKİ ELE BAŞININ İRADESİNİ AÇIĞA DÜŞÜRÜRSE…

O nedenle bardağın dolu tarafına bakarak söyleyelim.

Suriye’deki PKK’nın ele başı İmralı’daki PKK’nın kurucu ele başının “silahları bırakın sivil siyasette yerinizi alın” diye yaptığı çağrıyı bir kez daha düşünmeli.

Kandil’deki PKK ele başlarından özellikle Murat Karayılan ve Mustafa Karasu gibilerinin Suriye’dekilere yönelik net tutum sergilemesinin önü açılmalı.

DEM’in bazı “sivri dillilerinin” bu günlerde Suriye’deki olup bitenler karşısında Türkiye'nin tezlerine ilikin biraz daha Ankara merkezli düşünme çabası içinde olması gerekli.

Suriye’deki PKK’nın İsrail’e bu kadar güvenmenin ağır bedeli olacağına ilişkin emaralerin artık ortaya çıkması gerekir.

***

DEM eş bakanı Tuncer Bakırhan, bir keresinde şunu söylemişti, “Biz Türkiyeli Kürler Ankara ile, Suriyeliler Şam ile, Iraklılar Bağdat ile İranlılar Tahran ile konuşmalı!”

Suriye’de dananın kuyruğu kopmak üzere farkında değil misiniz?

“Terörsüz Türkiye” meselesinin nihai hedefinin “terörsüz bölge” olduğunu bilmiyor olamazsınız.

Hasan Öztürk / Haber7