Terörsüz Türkiye’nin yumuşak karnı Suriye’ye dair

  • GİRİŞ05.12.2025 09:08
  • GÜNCELLEME05.12.2025 09:08

TAŞERONLAR DEVREDE

Terörsüz Türkiye” sürecinin finali yaklaştıkça, “akamete uğrasın” diye sinsice köşede bekleyenler el ovuşturmaya başladı.

Farkında mısınız?

(Dürüstçe ve samimice “terörle mücadele silahla olur” diyenler bu yazının konusu değil, baştan söyleyelim)

Kaçak güreşenler, sureti haktan görünenler, ipe un serenler…

Finalin gerçekleşmesi halinde, ellerindeki imtiyazların alınacağı korkusuna kapılanlar…

Çok aktif bugünlerde.

“Gönüllü taşeronluk” da onları bu kadar aktif yapmış olabilir bu arada.

ÇİFT MANİVALA İLE SABOTAJ ÇABASI

Meclis Komisyon üyelerinin bazıları İmralı’ya gitti ya...

Şırnak Üniversitesi’nin düzenlediği sempozyuma katılan Barzani’nin koruma tayfasının anlamsız “görünür olma” hali yaşandı ya… (Açıkçası verilen malzeme sonuna kadar istismar edilmeyi de haketti, bu arada! HÖ)

Zap’tan PKK’lıların silahlarını göstere göstere çekilmesi yaşandığı ya…

Hele Kandil’de konuşan KCK eş başkanı Bese Hozat’ın ne anlama geldiği bizce Öcalan tarafından bile anlaşılamayan açıklamaları oldu ya...

(Ki o Bese Hozat, Temmuz ayında silah yakan PKK’lı grubun başında “Biz gönüllü olarak silahlarımızı yakıyoruz” diyen isimdi.)

Aynı zamanda süreç başladığında “Silah bırakanların, örgüt adına açıklama yapmayacağı” ilan edilmiş olduğu halde…

Bu da yaşandı ya…

Bütün bu olup bitenler, Suriye’deki SDG’nin başında bulunan Ferhat Abdi’nin, 10 Mart 2025’te Cumhurbaşkanı Ahmet Şara ile imzaladığı mutabakat metninin gereğini yapmasının finaline yaklaşıldığı günlerde olması nedeniyle yaşanıyor!

İSRAİL İLE TÜRKİYE SURİYE SAHASINDA KARŞI KARŞIYA GELDİĞİNDE SAFLAR NETLEŞMİŞ OLMALI

Terörsüz Türkiye sürecinin aslında büyük bir bölümünü Suriye kapsıyordu biliyorduk.

Bu nedenle 1 Ekim 2024 tarihindeki Meclis açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması ardından MHP lideri Bahçeli’nin DEM’lilere el uzatmasıyla başlayan sürece ilk yorumumuz, “Yaklaşan büyük tehlike öncesi iç çepheyi tahkim etme arzusu” şeklindeydi.

Ve İsrail ile Türkiye’nin Suriye sahasında doğrudan olmasa da vekil güçler vasıtasıyla karşı karşıya gelmesi durumunda safların belirginleşmesi için başlayan bir süreç olduğuna dair görüşlerimizi kayıtlara geçirmiştik.

“3’NCÜ GÖZCÜLER” YİNE HAREKETLİ

Şimdi size biraz arka plan nakletmek istiyorum.

2013 sürecinin bitmesinde, bir sürü olumsuzlukların yanında en önemli olgu Suriye’deki Amerika’nın desteği ile oluşan fiili durumdu.

Neyi kast ediyoruz?

Hasan Cemal’in, Türkiye’den çekilme kararı alan PKK’lılarla dağ- bayır dolaşıp, “Suriye’de toprak elde ettiniz Türkiye size ne verdi de silah bırakıyorsunuz” dediği günlerde…

Selahattin Demirtaş’ın, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na “YPG Fırat’ın batısına geçecek sen de mal mal bakacaksın” dediği günlerde…

Üçüncü gözün devreye girmek için yaptığı hamlenin bir yönüyle sözcülüğüne soyunan Dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, Erdoğan’ın “buna karşıyım” dediği günlerde…

“Türkiye’de hükümet var. Muhatap hükümettir” dediğinde…

Sabotajlar başlamış.

Masa devrilmiş.

Süreç dondurucuya kaldırılmıştı.

SURİYE’DE MAZLUM ABDİ’NİN SÜRESİ DARALIRKEN…

Şimdi de 10 Mart mutabakatının finaline yaklaşılırken bütün aktörler harekete geçiriliyor.

Çünkü, 2025 yılının sonuna kadar SDG’nin Şam’a katılımı gerekiyor.

Ve bunu İsrail asla istemiyor!

Sürenin dolmasına tamı tamına 25 gün kaldı!

25 gün içinde ya SDG, Şam yönetimiyle bütünleşecek. Böylece siyaseten ve coğrafi olarak bütünleşik Suriye gerçekleşecek…

Ya da SDG ile Şam yönetimi kafa kafaya vuruşacak!

Peki buradaki kritik soru şu değil mi?

Ferhat Abdi, Amerikalıların nezaretinde Şara ile imzaladığı mutabakata neden uymamakta ısrar ediyor?

Bu sorunun cevabı, “PKK-KCK yönetimindeki emir komuta zincirine bağlı bir militan olduğu gerçeği” olamaz mı?

Buna dair arka plan bilgisine kısmen sahibiz.

Suriye sahasında PKK’lıların doğrudan bağlı olduğu KCK Yürütme Kurulu Üyesi terörist Fehman Hüseyin bulunuyor.

“Bu terörist aynı zamanda İsrail gibi çıkarları olan devletlerin taşeronluğunu yapıyor.)

Aynı zamanda, örgüt içinde Ferhat Abdi’nin de üzerinde bir konumda.”

“Süreç başladığında, Türkiye’ye tehdit olmadığını göstermesi bakımında PKK’lı unsurların SDG içinden temizlenmesi konusunda bir beklenti oluştu.”

Bu beklenti, gerçekleşsin diye Türkiye gerektiğinde destek bile verecek pozisyondaydı.”

“Ancak Mazlum Kobani namı diğer Ferhat Abdi, ne Fehman Hüseyin’e ne de PKK’nın Suriye’deki militan kadrolarına hiçbir şey yapmadı!”

“İsteseydi, Fehman Hüseyin’e darbe yapabilir, PKK’lı unsurları tasfiye edebilirdi..!”

BİR ÇUVAL İNCİRİ BERBAT ETMELERİNE MÜSAADE ETMEYECEĞİZ.

Suriye’de zaman artık 1 ayın altına düştüğüne göre…

Başta İsrail olmak üzere aktörlerin, taşeronlar vasıtasıyla Türkiye kamuoyunu sürece karşı harekete geçirdiğine şahitlik ediyoruz.

Karşılıklı manivelalarla sürecin sabote edilmeye çalışıldığını gören MHP lideri Bahçeli’nin “Sizi gördük” anlamına gelen açıklamaları, Meclis Komisyonu’nda İmralı zabıtlarının özetinin okunması, ön almaya dönük çabalardır.

***

Bir şeyi inşa etmek zordur. Emek ister, zaman ister.

O şeyi yıkmak kolaydır. Ne çok emeğe ne çok zamana ihtiyaç vardır!

Eğer bu kez büyük emeklerle inşa edilen süreç heba edilirse altında kalan hepimiz oluruz.

Demedi demeyin!

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat