Nasıl medyada son derecede karmaşık ve hatta "yapmacık" ilahiyat konularının tartışılması insanları kendi imanlarından şüpheye sürüklüyor ve şaşkına çeviriyorsa...
Hukukun, hele hele yüksek yargı meselelerinin televizyonlarda çok sıradan bir konuymuş gibi gündeme getirilmesi de aynı sonucu veriyor. Fay hatları birer birer ortaya çıkıyor. Adalet duygusuyla hukuk pratiği arasındaki bağ zayıflıyor.
Diyelim ki...
İnceldiği yerden kopsun!
Ben varım...
Ama o zaman başa geleceklere de hazır olunsun!
Mesela o stüdyolardan çıkılıp sokağa da sorulsun: Bakalım, öyle değil de böyle, böyle değil de öyle yaparsak yargının bağımsız ve tarafsız olacağına inanan var mı?
Bir kişi bile çıkmaz!
***

Yanlış anlaşılmasın...
Temel haklarımız ve demokrasimizle ilgili meseleleri halktan saklayalım demiyorum elbette.
Dediğim şu...
Televizyonlara çıkıp...
Resmi ideoloji veya paralel devlet jargonuyla çitilenmiş, alabildiğine "beyaz" sesiniz ve jestlerinizle...
Siyasi iktidara iki üç laf çakıp, HSYK'nın bağımsızlığını kutsayıp...
Ve tabii ikide bir "hukuk herkese lazım" laflarını tekrarlayıp milleti kandırmayın!
Bir anlatın...
Dezavantajlı sosyal kesimlere lazım olduğunda, hukuk nereye kaçıyormuş da, bir türlü imdada gelemiyormuş? Yani... Hani... Zar zor avukat bulup savunma yapmayı da artık millete "hukuk" diye satmayın!

Yazının devamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz

Haşmet Babaoğlu - Sabah

hasmet.babaoglu@sabah.com.tr