Medyanın hafta sonu azizleri!
- GİRİŞ05.05.2015 09:30
- GÜNCELLEME05.05.2015 09:30
Sevilmek, daha çok sevilmek mi amacın?
Çevirdiğin dolapların, tatsız fikirlerinin üstünün kapanmasını mı istiyorsun?
Hepsi bir söyleşiye bakar!
Bir hafta sonu ekinde seninle söyleşi yaparlar.
O anda bal börek bir insana dönüşürsün.
Hele Ayşe Arman seninle söyleşirse ve sen de okurun önüne üç beş itiraf, pişmanlık ve enteresanlık kıtırı atarsan, artık senden iyisi, anlayışlısı, tatlısı, hatta "bilge kişi"si bulunmaz.
Yırttın demektir!
Biliyoruz, modern toplum sevimli itiraflar, küçük günah çıkarmalar, gelip geçici arınmalarla ayakta duruyor.
İnanç yok, eh hakiki bir kefaret duygusu da gelişmiyor! Fakat gelip geçici iç ferahlığı, bir iki alkış ve duygu ortaklığıyla yaşanıp gidilebiliyor işte!
Hafta sonu eklerinin söyleşileri de artık ciddi bir gazetecilik çabasından çok bu işlere yarıyor.
Biraz arınma töreni, biraz da anlaşmalı halkla ilişkiler operasyonu. Hepsi bu!
Eskiden ünlüler gazetecilerin "söyleşi-röportaj terörü"nden şikâyet ederlerdi. Ağızlarından çıkan kelimelere dikkat edeceğim diye kendilerini kasarlardı.
Bu devir kapandı.
Pek ünlü söyleşicilerimizin, dev boyutlu özel fotoğraflarla süslenmiş tam sayfalık işlerini şöyle bir aklınızdan geçirin.
Neler gördük!
Berbat adamlar müşfik baba rolüne büründüler; eli maşalı kadınlar prenses gibi görüldüler; faili meçhulcüler "karınca incitmeyen"lere katıldılar; aklı karışık ve sevilme manyağı birtakım insanlar "kişisel gelişim gurusu" olarak tanıtıldılar.
Yalan mı?
Yorumlar1