Milli Takım'ın geniş coğrafyası ve derin tarihi
- GİRİŞ23.06.2008 10:02
- GÜNCELLEME23.06.2008 10:02
Bir gürültüdür gidiyor.
Kimisi pes etmeyenlerin zaferi diyor. Ama neden pes etmediğimizi anlatamıyor...
Kimisi ne denirse densin, ballıyız diyor. Ama bu kadar balın da tesadüfi olamayacağı noktasını sorgulamaya yanaşmıyor...
Kimisi işi derininden tutmak için değil, sırf kendi tahminleri boşa çıktığı için zevzekliğe vuran bir üslupla okunmuş çocuklar diye tarif ediyor bizimkileri...
İşi Fatih Terimin karakter analizine ve hangimiz Terimden daha çok nefret ediyoruz yarışmasına döken medyacılar var.
Olup bitenleri oturup uslu uslu, pür futbol mantığıyla anlatmaya çalışanlara gelince, Milli Takım değil ama onlar çoktan pes etti! Futbol bu! Futbolu bunun için seviyoruz deyip geçiyorlar.
Doğrusu ben de en azından şu an için bu sakat toplara girmeyi hiç düşünmüyorum.
Bugün başka bir şey anlatmak istiyorum.
Milli Takımımızın sadece ve basitçe futbol oynamadığını, aslında bambaşka bir kavga verdiğini anlatmak...
İşin ilginç yanı, bu gerçeği futbolcularımız biliyor, daha doğrusu bunu hissederek oynuyorlar da futbol yorumcularımızın bu taraklarda hiç bezi olmadığı için onlar anlayamıyor!
Anlamak için Hamburgtan Gazzeye; Üsküpten Tebrize çok geniş bir coğrafyada dolaşmak gerek!
Sohbet ederken gözleri yaşardı ve sonra açıkladı: Çek Cumhuriyeti maçı sırasında Gazzedeydim, orada seyrettim.
Bir süredir yedeklerini de askere çağıran İsrail ordusu Gazzeyi kuşatma altında tutuyor. On binlerce Filistinli mülteci çok zor koşullar altında; yiyecek, içecek, elektrik, su ve ilaç sıkıntısı yaşıyor.
Bizim maç başlarken bütün Gazze sokaklarını gezmiş Dr. Gündüz.
Herkesin evlerine çekildiğini, bizim maç için ekran başında toplandıklarını görmüş. Kazanmamız için bir ağızdan dualar ediliyormuş; heyecan inanılmaz yüksekmiş.
İki gol yiyip mağlup duruma düştüğümüzde Arap spiker şiirsel bir dille tarih boyunca bu aslanların ne mağlubiyetleri aşıp başları dimdik çıktıklarını gördük, bu çocuklar döndürecek maçı diyormuş. Ardından da ekran başındakileri tek yürek olmaya çağırmış: haydi, Allah Türklerin ayağına kuvvet versin diye dua edelim!
Nihatın galibiyet golünden sonra bütün Gazzenin nasıl sevinç seline dönüştüğünü görseydiniz, Türkiyenin maçlarının oralarda sadece futbol olarak algılanmadığını hemen anlardınız diye anlattı Dr. Gündüz.
Daha ilginci de şu...
Dr. Gündüz ve arkadaşları İsrail tarafına geçerken sınır kapısındaki İsrailli komutan da tezahürat yapmış: Bravo Türklere, biz bu turnuvada milli takımınızı destekliyoruz
Hırvatistan maçı sırasında Ülke TVde Meksika Sınırı programı vardı.
Böyle bir maç oynanırken akıllı, uslu bir kültürel-düşünsel sohbet programını sürdürmek ne zordur, yaşayan bilir.
Sevgili İsmail, Selahattin ve Tarık da çok zorlanıyordu; hep ah şu canlı yayın olmasaydı da, maça baksaydık havasındaydılar.
Nihayet maç bitince Saraybosna ve Üsküpdeki arkadaşlarına bağlandılar.
Ama konuşmak ne mümkün!
Hem Saraybosnada hem de Üsküpde yer yerinden oynuyordu, telefondaki konuşmaları anlamak imkânsızdı. Galibiyetimizin sevinciyle Bosna ve Makedonya sokaklarına dökülen coşkulu kalabalıkların gürültüsü her şeyin önüne geçmişti.
Milli Takım kazandığında tarihsel-kültürel izlerimizin varlığını sürdürdüğü bütün coğrafyalarda bir başka rüzgâr esmeye başlıyor!
Bu galibiyetlerin futbol dışında bir ruhu var.
Bunu da bilelim artık.
Bu galibiyetler çevreye itilip horlananların kibirli merkeze vurduğu darbeler olarak algılanıyor o coğrafyalarda.
Avrupa Şampiyonasında pes etmeyen Türk Millli Takımı, dünya coğrafyasında pes etmeye zorlanan ama direnen Müslümanların sesi artık...
Bundan hakikatten hoşlanmayanlar olabilir.
Bunun lafının edilmesini spor kültürüne ve siyasi kabullerine ters bulanlar olabilir.
Ama hakikat, hakikattir.

Yorumlar15
-
adnanaygul
17 yıl önce
Şikayet Et
eyvallah. Teşekkürler... Haşmet BABAOĞLU.
Duygularımıza tercüman oldunuz.
Beğen
Cevapla
-
aliemre
17 yıl önce
Şikayet Et
helal. yazı dediğin böyle yazılır üzerine yorum terbiyesizliktir...haşmet abi helal olsun...doğruları söyleyen nadir yüce insanlardansın...
Beğen
Cevapla
-
Metin Yazar
17 yıl önce
Şikayet Et
Azerbaycan. Özellike Azerbaycan Tv'lerini izleyin.Her zaferden sonra bütün haber bültenleri Türkiye'nin zaferiyle açıldı.Türkiye'yi kendilerinden hiç ayrı görmediler.Sadece Türk'ün,Türklerin,bizim zaferimiz dediler.En az bizim kadar gururlandılar.Sokaklarında Türkiye ve Azerbaycan bayrakları birlikte dalgalandı.Türkiye içte barışı sağlarsa,zırt pırt darbe olmazsa,halk vatandaş yerine konursa geleceğimiz çok parlak .Bizim güçlü olmamız,bütün Türk ve mazlum milletlerin kurtuluşu olacak.
Beğen
Cevapla
-
Metin Yazar
17 yıl önce
Şikayet Et
Osmanlı kültürü ve ruhu. Buna benzer kısa bir yorum da günler önce ben yapmıştım.Ama kimse tebrik etmemişti(İlk cümle gerçek,ikincisi şakaydı:).Haşmet Babaoğlu'nu yeni keşfedenler olabilir ama o gerçekten adam gibi adamdır.Adamlığını Ahmet Hakan'ın yüzüne karşı yapmıştı:) Muhtelif ülkelerdeki bu sevinç gösterileri Osmanlı ruhunun ölmediğini gösteriyor.Osmanlı'yla organik ilişkisi hiç bir zaman olmayan Çin'deki Doğu Türkistanlılar bile bayram etti.Anadolu ve Türk Milleti Mazlum Milletlerin kalbgâhıdır
Beğen
Cevapla
-
bahar ılgaz
17 yıl önce
Şikayet Et
Şunu da eklemeden geçemeyeceğim. Hani şu bazı dış mihraklıların dilimize dolattığı Türke Türkten başka dost yok bir millet sözünü ağzında geveleyenlere KAPAK OLSUN buradaki haber ve yorumlar da anlasınlar o barbar diye dışlatmaya çalıştıkları milletimin ne kadar seveni var.İNSAN OLAN İNSANA DOST OLUNUR.Bunun ırki dini cinsi söz olmaz.Ama Türk e Türk ten başka dost yok safsatına kanan saflar da söyletenler de kendilerini yoklasınlar bakalım ne kadar dostaneler!!
Beğen
Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle