Toplumsal Bilinç...
- GİRİŞ03.09.2009 07:11
- GÜNCELLEME03.09.2009 07:11
Ay-yıldızlı bayrağımıza sarılı tabutlar, ağlayan eşler, çocuklar, anneler, babalar, kardeşler... 25 yıldır o fotoğrafları görmeye alışan toplum...
Şehitlerimizin cenaze törenlerinde atılan sloganlar hiç değişmiyor:
“Şehitler ölmez vatan bölünmez.”
Olan analara, babalara, eşlere, çocuklara oluyor!
Bazen mayınlı bir tuzak, bazen silahlı çatışma!
25 yıldır sürüp giden bir savaş bu!
Adına ister “Güneydoğu” ister “Kürt” deyin, ortada bir sorun var. Bu sorunun ekonomik, kültürel, sosyal boyutu var.
Yıllardır tartışıyoruz bu konuyu. Televizyon ekranlarında, panellerde, hemen hemen her yerde.
Olan çocuklarımıza oluyor... Gencecik yavrularımız ölüyor... Eşler, çocuklar, anneler, babalar göz yaşı döküyor.
Biz onların yüreklerinde duydukları acıları duyumsamıyoruz!
25 yıldır süren bu savaşta Türkiye bölünmedi...
Kürt kökenli yurttaşlarımızın yüzde 65’i Ankara’nın batısında yaşıyorlar. Türkler, Kürtler, Boşnaklar, Çerkezler aynı mahallelerde, aynı binalarda oturuyorlar.
AKP iktidarı gerçekten bu sorunu çözmek istiyor mu? Güneydoğu ve Doğu’yu kalkındırmak için oralara devlet eliyle yatırım yapılıyor mu?
Büyük kentlerde yaşayan Kürt kökenli yurttaşlarımız bu konuda ne düşünüyor?
İçişleri Bakanı Beşir Atalay “Bölünme korkusundan kurtulmamız gerekir” diyor.
Biz ayrışmayız ama ya bizi ayrıştırmaya kalkarlarsa ne yapacağız?
Bu sırada bir soru geliyor aklıma:
“AKP’nin elinde sosyal, ekonomik, kültürel konularda bir proje var mı? Gerçekten demokrasi ve özgürlükler konusunda samimi mi?”
***
Bu yazı son iki yazımın devamı...
Türkiye’de 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlanırken Şemdinli’den dört askerimizin şehit olduğu haberi geldi...
PKK bombalı tuzak kurmuştu askerlerimize!
PKK silahı bırakmadan Türkiye’de “demokratik açılım”dan söz edilir mi?
Eğer demokrasiyi araç olarak değil amaç olarak görüyorsak edilir!
Demokrasi ve özgürlükler gelişirse, terör örgütü iyice köşeye sıkışır ve dağılır.
Ekonomik açılımlar yapılır.
Hayvancılık geliştirilir. Kültürel haklar tanınır.
İnsanlarımız Kürtçe konuştukları için “potansiyel terörist” olarak suçlanmaz.
DTP’ye çok iş düşüyor bu konuda...
DTP bunları yapabilir mi?
İşte asıl sorun burada.
DTP, PKK’nin açtığı siyaset tabanında politika yapıyor. Bir bakıma varlığını PKK’ye borçlu.
DTP, PKK’nin çizdiği “yol haritası”ndan bir milim bile çıkamaz... Zaten bunu da açık açık söylüyorlar, “Muhatap İmralı” diye.
İşi daha da “uçuk” hale getirenler bile var:
“Türk-Kürt Devleti!”
Bu arada Apo İmralı’da yazılanları çizilenleri gördükçe celalleniyor:
“40 milyon Kürt ayağa kalkarsa, ortada devlet mevlet kalmaz!”
Böyle olunca da tepkiler yoğunlaşıyor:
“Hooop kendine gel Apo!”
Şemdinli’de şehit düşen Astsubay Aydın Güleken Kürt kökenliydi. Ailesi yıllar önce Şanlıurfa’dan Tarsus’a göç etmişti.
Astsubay Güleken, Kürtçe ağıtlarla toprağa verildi.
Bu acı ve gözyaşı karşısında ne yapacağız?
***
Aklıevveller hem yazıyorlar hem de konuşuyorlar:
“AKP, Kürt sorununu çözecek ama önündeki en büyük engel ulus-devlet!”
Ulus-devlet çözülürse ne olur?
Ne olduğunu anlamak için Balkanlar’a, Irak’a hatta Afganistan’a bakınca görürsünüz!
Aysel Tuğluk Diyarbakır’da ne dedi:
“Hükümet diretirse Kürtler ayrılığı tartışır!”
Gözdağı veriyor Tuğluk!..
Dikkat edin, üç sorun üst üste geldi: Kürt... Ermeni... Ve Kıbrıs sorunu...
Dilleri, dinleri, ırkları, mezhepleri, renkleri ne olursa olsun sınıfsal temele dayalı emekçilerin birlikteliği çözüm için en önemli adımdır.
Anayasal eşitlik ilkesinde birleşip emperyalizme, küresel kapitalizme karşı alınacak tavır barış sürecinin en önemli halkalarından biri olacaktır...
Önce 12 Eylül’ün getirdiği seçim yasası, partiler yasası değişmeli, sosyalist partiler Meclis’e girmeli.
Karl Marx, insanca bir yaşamın olabileceğini, toplumsal bilincin böyle gelişebileceğini öğretmemiş miydi bize?
Haydi söyleyin, çatışmalarda ölen Türk ve Kürt gençleri arasında bir tane zengin çocuğu var mı?
Hikmet Çetinkaya - Cumhuriyet
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr
Yorumlar2