Canlı bomba aramızda...
- GİRİŞ19.01.2010 08:24
- GÜNCELLEME19.01.2010 08:24
Sabah televizyonu açtım haberleri izliyorum...
Mehmet Ali Ağca, Sincan Cezaevi’nden salıverilmiş. Televizyon kanallarında fotoğraflar. Ağca, yanında bir genç adamla otomobilin arka koltuğunda.
GATA’ya gidiyorlar.
Abdi İpekçi’nin katili, Papa suikastının başoyuncusu...
Aradan 30 yıl geçmiş...
Bir anda aklıma Uğur Mumcu ve Örsan Öymen geldi.
Uğur, yıllarca bıkmadan usanmadan Abdi İpekçi cinayetinin izini sürmüş, yazılar yazmıştı.
Uğur İtalya’da Örsan’la birlikte duruşmaları izlemiş ve daha sonra “Ağca Dosyası”nı hazırlamıştı.
Birden yıllar öncesine döndüm.
Ağca olayından söz edebilmek için önce Abdi İpekçi cinayetini aydınlatmamız gerekir. Aradan geçen bunca yıla karşın İpekçi cinayeti aydınlanmadı.
Abdi İpekçi cinayeti “derin devlet”in işidir. Bu cinayetin planlanmasında, arkasında önünde, o dönemdeki asker, polis, siyasetçi ve mafyanın bulunduğu bir gerçektir.
Elbet, azmettirici Mehmet Şener’dir ama bir türlü İsviçre’den Türkiye’ye getirilmemiştir.
Uğur Mumcu yine yıllar önce şöyle yazdı: “Mehmet Şener Türkiye’ye getirilip Türkiye’de yargılanmadığı sürece Abdi İpekçi cinayeti aydınlatılamaz.”
İpekçi ailesinin avukatı Turgut Kazan, bu kanlı olayın aydınlanması için çok çaba gösterdi. Bilgiler ve belgeler topladı. Sonunda olay bir noktada tıkandı.
Oral Çelik Türkiye’ye geldi, getirildi. Çelik önceleri konuşmadı, sustu. Sonra olayla ilişkisi olmadığını söyledi.
Yargıya konuşmayan Çelik, yabancı televizyon kanallarına konuşmak için yüklü para istedi.
***
Abdi İpekçi, öldürülmeden önce Ankara’da Başbakan Bülent Ecevit’le görüştü. Aralarında nasıl bir görüşme geçti bilmiyoruz. Bu konuda Ecevit fazla bir şey söylemedi.
İpekçi, uçakla Ankara’dan İstanbul’a döndü. Akşam saatlerinde Cağaloğlu’ndaki Milliyet gazetesinden çıkıp evine giderken, Nişantaşı’nda trafik ışıklarında Ağca tarafından silahla vurulup öldürüldü.
Abdi İpekçi, silah kaçakçılığı üzerine yazılar yazıyordu...
Birileri tarafından sürekli göz altındaydı, uçaktan inişi, gazeteye gelişi, oradan ayrılışı yakından izleniyordu.
Mehmet Ali Ağca bence tetikçidir.
Tıpkı Doğan Öz cinayetinde olduğu gibi...
Ben Doğan Öz’ü Denizli savcılığından tanıyordum. Dürüst, yurtsever bir savcıydı. Kontrgerillanın üzerine gidiyor, devlet içindeki örgütlü silahlı güçle ilgileniyordu. Öz de Ecevit’le görüşmüş, “derin devlet”in yapılanmasına ilişkin bir dosyayı Ecevit’e vermişti.
Bir sabah evinin önünde İbrahim Çiftçi tarafından vurularak öldürüldü.
Dava süreci biliniyor...
Hrant Dink, Necip Hablemitoğlu cinayetleri, Doğan Öz ve Abdi İpekçi cinayetlerinin işleniş biçimine benziyor.
Muammer Aksoy cinayeti de öyle, Çetin Emeç ve Turan Dursun cinayetleri de.
Kim ne söylerse söylesin “derin ilişkiler ağı” 2010 Türkiye’sinde varlığını sürdürüyor.
Yakalananların tümü tetikçiler!
Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı cinayetleri de aynı ekibin işiydi bana soracak olursanız!
Ağca gibi bir insan toplumun içine karışacak...
Abdi İpekçi cinayetinin değil, Papa suikastının “rantını yemek için” her yolu deneyecek.
Ağca ülkücü bir militandı!
Maltepe Askeri Cezaevi’nden ülkücü-faşist subaylar kaçırdı onu. Yeşil pasaportu arkadaşları Nevşehir Emniyet Müdürlüğü’nden sağladı.
Polis de işin içindeydi.
***
Hilal Köse, yıllar sonra “Ağca Dosyası”nı yeniden açtı. Genç arkadaşımız, Abdi İpekçi öldürüldüğünde henüz doğmamıştı.
Hilal, önemli bir araştırmaya imza attı bu yazı dizisiyle...
Özellikle gençlerimizin 32 yıl önceki Türkiye’nin geldiği durumu öğrenmelerini, devlet içindeki silahlı gücün uzantılarını Hilal Köse’nin yazı dizisinden öğrenebilirler.
Olayın Bulgaristan bağlantısı olduğu, Musa Serdar Çelebi’den CIA görevlisi Ruzi Nazar’a, MİT elemanlarına değin uzandığı, cinayetin işleneceğinin dönemin MHP lideri Türkeş tarafından bilindiği de bir gerçek.
Ağca, bir başka deyişle canlı bomba artık aramızda!
Ağca’nın cezaevinden çıkışı şova dönüştü. Bundan sonra Ağca’yla ilgili olarak tek satır yazmayacağım...
Hikmet Çetinkaya - Cumhuriyet
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr
Yorumlar1