Türkiye at izinin it izine karıştığı bir dönemden geçiyor...

Toplumu karıştırmak için birkaç kışkırtıcı ortaya çıkınca, siyasi gündem birden değişiyor, ülkenin önünde duran sosyal, ekonomik, kültürel sorunlar unutuluyor.

Van’da Deniz Baykal’a yapılan yumurtalı saldırı, ardından DTP’nin eski genel başkanı Ahmet Türk’e adliye önünde aracına bineceği sırada atılan yumruk.

Devletin polisi nerede?

Neyse ki İçişleri Bakanı Beşir Atalay olaya el koydu, iki polis müdürünü açığa aldı.

Türkiye böyle olayları 70’li yıllarda yaşadı... Bülent Ecevit’in bindiği parti otobüsü pek çok kentte taşlandı, olaylar çıktı.

Bir benzeri olayı da kapatılan DTP’nin konvoyuna aylar önce İzmir’de taşlı ve yumurtalı saldırıda yaşadık.

50-60 kişilik bir topluluk eylem yapmıştı.

O zaman da İzmirlileri eleştirmiştik!

Nedense Baykal’a Van’da yapılan saldırı AKP’lilerce önemsenmedi..

CHP’li yöneticiler saldırıyı gerçekleştirenlerin kimler olduğunu fotoğraflarla, videoyla medyaya anlattı.

Yandaş medya bunu pek görmedi, görmek istemedi.

Türkiye’nin barışa, huzura gereksinimi var!

Toplum bu tür kışkırtıcıları tanımalı, olay çıkaranları polis önceden saptamalı ve gerekli güvenlik önlemlerini almalı.

Türkiye saydam bir ülke olmak zorunda. Sık sık değindiğim faili meçhul cinayetler aydınlanmalı. Hükümetin elini tutan yok.

Bir de akan kanın durması gerekir!

Hakkâri’de yaşayan insanımız da bizim, Edirne’de yaşayan da...

Yaşadığımız coğrafya hepimize yeter ve artar!

Kin, nefret tohumlarıyla beslene beslene bugünlere geldik.

Kan gölünde çıkar arayanların da artık oturup düşünmesi gerekir...

***

Türkiye’nin dört bir yanında yaşayan Kürt kökenli yurttaşlarımızla bir sorun yok...

Sorun PKK’dir...

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bir sözünü anımsadım yazımı yazarken:

“Şiddetin olduğu yerde demokratik açılım zordur!”

Her şehit cenazesinde içimiz yanıyor!

Gözyaşı döküyoruz!

Bayrağımıza sarılı şehit cenazelerine sarılan geride kalan eşler, analar, babalar, çocuklar.

Bu görüntüler içimizdeki o derin sızıyı büyütüyor...

Güneydoğu’da otuz yıldır süren örtülü bir savaş olduğu gerçeğini bilmemiz gerekiyor.

Çözümün yolu çok açık...

Bazı Kürt dostlarla zaman zaman konuşuyorum. Onların büyük bölümü “devlet baskısından” söz ediyor ama Güneydoğu’da ağa, şeyh baskısını nedense hiç dillendirmiyorlar.

Güneydoğu’da din eksenli siyaset egemen oluyor, AKP “demokratik açılım”dan söz ederken bölgede tarikatçı yapılanmaya, Müslüman Kardeşler’e, Hizbullah’a, İslami Hareket’e göz yumuyor.

Böyle bir yapılanma en az PKK kadar tehlikeli değil midir?

Sık sık değindiğim Güneydoğu’daki “mayınlı bölgeler”in temizlenmesi...

TSK güvenlik için mayın döşemiş yıllarca... PKK de aynı şeyi yapmış otuz yıldır...

Mayınlarda askerlerimiz şehit düşüyor, çocuklarımız ölüyor... Tuzaklı mayınları kimin döşediği belli değil...

Bu olup bitenler herkesin canını sıkıyor.

PKK’nin silahlı dağ kadrosu teslim olmalı!

Akan kan durmalı!

Bunun sonu yok!

Yaşamı dingin akan bir ırmağa dönüştürmek hepimizin elinde...

Eğer bunu yapabilirsek ülkemize barış, huzur, kardeşlik gelecek; ekonomimiz düzlüğe çıkacak; bundan da en çok sol ve sosyalist partiler yararlanacak.

Böylece Güneydoğu, BDP’nin ve AKP’nin egemenliğinden kurtulacak.

***

Toplum olarak umutlarımızı giderek yitiriyoruz...

Yüksek Yargı’nın siyasi kuşatma altına alınması, Samsun’da Ahmet Türk’e yapılan saldırıyı polisin seyretmesi, Van’da Baykal’ın taşlanıp yumurta atılması, bana 70’li yılları anımsatıyor.

Yaşananlar inanın vicdanımı sızlatıyor!

Kan gölünden beslenenler tuzaklı mayınlar döşüyor, askerlerimiz şehit düşüyor, çocuklarımız ölüyor...

Bitsin bu kin ve nefret!

***

18 Nisan Pazar günü İzmir TÜYAP Kitap Fuarı’nda Cumhuriyet Kitapları sergisinde saat 16.00-17.00 arası kitaplarımı imzalayacağım.

Hikmet Çetinkaya - Cumhuriyet