Darbelere de hukuksuzluğa da karşıyım...
- GİRİŞ15.02.2011 08:06
- GÜNCELLEME15.02.2011 08:06
Balyoz planı bir savaş oyunu mudur yoksa bir darbe planı mıdır?
Yaşamım boyunca askeri darbelere karşı çıktım... 12 Mart ve 12 Eylül’de darbelerin Türkiye’yi nereye götürdüğünü gördüm.
27 Mayıs darbesi ardından yapılan seçimler ve Adalet Partisi’nin tek başına iktidara gelişi...
Süleyman Demirel’li yıllar...
12 Mart darbesinde Bülent Ecevit’le birlikte Adana’daydım... Ecevit, 12 Mart’a karşı tavır aldı, CHP Genel Sekreterliği’nden istifa etti, yerine Şeref Bakşık geldi.
1973 ve 1977 seçimlerinde CHP’nin oyu yükseldi...
1980 darbesi, 1982 Anayasası ve 1983 seçimleri...
Emekli Orgeneral Turgut Sunalp’in partisi ancak üçüncü parti oldu, Turgut Özal’ın ANAP’ı tek başına iktidar olurken Necdet Calp’in Halkçı Parti’si ikinci oldu.
Yıllardır bu köşede şunları yazıyorum:
“En kötü demokratik rejim en iyi askeri rejimden iyidir!”
Bakın, Mısır’da Hüsnü Mübarek görevi orduya devretti.
Şimdi soruyorum:
“Mısır’da halk devrimi mi oldu yoksa sessiz bir darbe mi?”
***
Konumuz elbet Balyoz planı...
Böyle bir planın olduğu, sanıklar tarafından da kabul ediliyor... Bu konuda Sedat Ergin derinliğine bir çalışma yaptı, iddianameyi didik didik okudu.
Yine soruyorum:
“5-7 Mart 2003 tarihli ‘Plan Semineri’ demokratik rejimlerde ‘Bu harp oyunu’ydu diye görmezden gelinir mi?”
Gelinmez...
Çünkü bu oyun değildir.
Böyle bir oyun olmaz...
2 Kasım 2002’de seçimler yapıldı, AKP tek başına iktidara geldi. Beş ay sonra ise yüksek rütbeli subaylar oturup senaryolar hazırlıyorlar.
Tarihe tanıklık etmiş bir gazeteci olarak ben bunun bir “senaryo olduğuna” inanmam.
Demek ki TSK içinde darbesever komutanlar var.
Komutanlar geçmişteki darbelerden hiç ders almamışlar.
***
12 Mart ve 12 Eylül, teğmenleri, üsteğmenleri yedi... Onların birbirleriyle iletişim kurduğu siteler var. Şimdilerde 68’liler 60’lı yaşlarda, 78’liler ise 50’li yaşlarda.
Neler yazıyorlar bir bakın, olayın önemini anlarsınız...
Balyoz’a şöyle bir baktığınızda ilginç şeylerin olduğuna da tanık oluyoruz.
Nedir bu?
Balyoz dosyasıyla oynanmış...
Can Dündar da değindi bu konuya; birinci bölümü “Kâğıttan Kaplan”, ikinci bölümü “Kaplandan Kâğıt” olarak yazdı.
Can Dündar yazısında şöyle diyordu:
“....Bazı marifetli eller devreye girmiş, belgelere müdahale edilmiş, o tarihte var olmayan şirketler, kurulu gösterilmiş, yurtdışındaki isimler orada gibi kaydedilmiş, bazı tarihler yer değiştirilmiş. Yani fırsat bu fırsat denilerek dosya şişirilmiş. Olayla ilgisiz bazı isimler sanık sandalyesine buyur edilmiş.”
***
Olayın can alıcı noktası bu...
İyi saatte olsunlar devreye giriyor, Üsteğmen Çelebi’nin (Ergenekon davasında yargılanıyor) cep telefonuna bir dakika içinde yükleme yapılıyor...
Bitmedi!
Kamuoyu bu planı unutunca kafalar karıştı...
Yargıçların görev yerleri değiştirildi, bir başka deyişle yargı siyasallaştırıldı...
Dosyadaki bariz oynamalar konusunda sanıklar ve kamuoyu aydınlatılmadan 163 emekli komutan ve muvazzaf subayın tutuklanması bence doğru değil.
Balyoz davası çok titiz incelenmeli, Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki darbeciler ayıklanmalıydı.
Bugün TSK’ye karşı yoğun bir yıpratma kampanyasının başlatılması, tarikat şeyhlerinin televizyonlarında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tümünün hedef alınması, benim içimi acıtıyor.
***
Can Dündar’ın değindiği gibi, şimdi başka bir “harp oyunu” sahneye kondu... Kayıtlara müdahale eden, medyaya belge sızdıran, yargıçları başka yerlere atayan, sahte belge üreten bir grup, kapalı kapılar ardında yeni senaryolar yazıyor.
Deniz Kurmay Albay Ali Tatar’ın intiharında susanlar, cenaze törenine bile gitmeyenler, Beşiktaş Adliyesi önünde “Türkiye laiktir laik kalacak” diye gösteri yapanlara sesleniyorum:
“Ali Tatar intihar ettiğinde neredeydiniz?”
Gerçekten abartılı tutuklamalar oldu Balyoz’da...
Kurunun yanında yaş yanmamalı.
Eğer demokrasiden, adaletten söz ediyorsak! Hem askeri hem de sivil vesayete karşı çıkıyorsak...
Hikmet Çetinkaya - Cumhuriyet
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr
Yorumlar2