Başörtüsü meselesi: 'Suyu akarına bırakmak!'
- GİRİŞ31.10.2010 10:29
- GÜNCELLEME31.10.2010 10:29
Başörtüsü konusunda AK Parti ile CHP'nin bir konsensus üretemeyecekleri belliydi. Belliydi, çünkü meselenin yasal imkanlarla çözülmesi sözkonusu değildi.
Türkiye'de yasalar ile gündelik gerçek hayat arasında her zaman bir örtüşme, bir mütekabiliyet olmamıştır. Gerçek hayat pratiklerinin, bazı durumlarda, verili yasa hükümlerini geçersiz kıldığına, sıklıkla değilse bile, zaman zaman, tanık olmuşuzdur. Mesela, Men'-i İsrafat Kanunu! Bu yasa 25 Teşrinisâni 1336'da (25 Kasım 1920) TBMM tarafından çıkarılmış, 55 sayılı yasadır. İstiklal Harbi yıllarında, savurganlığı önlemek amacına yönelik bu yasa ile, düğünlerde cihazın (çeyizin) sergilenmesi, cihazın açıktan nakli, damadın ikiden fazla elbise vermesi, bir günü aşkın süreyle çalgı çaldırılması ve ziyafet verilmesi, köçek oynatılması, ağırlık (başlık) verilmesi yasaklanır. Ama İstiklal Harbi bitmiş, Cumhuriyet'le birlikte Türkiye'nin şartları değişmeye başlamıştır. Men'-i İsrafat Kanunu ile gündelik hayat arasında, bu yasanın yürürlükte kalmasına gerekçe olacak hiçbir ilişki kalmamıştır...
Yazının devamını okumak için tıklayın
Yorumlar2