Atatürk ve tasavvuf
- GİRİŞ09.10.2011 09:03
- GÜNCELLEME09.10.2011 09:03
Yunanistanlı bir tarihçinin, Christos Retoulas'ın, 'Atatürk'ün Alevî-Bektaşî kökenlerinden gelen bir Melamî olduğu ve tarikatları Nakşîleri durdurmak için kapattığı' yolundaki iddialarını bazı yorumcuların onayladıklarını okuduk.
Mesela, tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı dostumuz, 'Retoulas'ın saptamaları[nı] çok enteresan' bulduğunu; 'pek çok İttihadçının Bektaşî, Mevlevî, Melamî gibi özgün tarikatlara girdiği[nin] bilin[diğini] ifade ettikten sonra 'Atatürk'[ün] de bir Jön Türk' olduğunu, onun da girmiş olabileceğini bildiriyor.
Cem Vakfı Başkanı İzzeddin Doğan'ın bu konudaki öne-sürüşleri ise çok kışkırtıcıdır. Doğan, 'Atatürk'ün Alevîliği-Bektaşîliği ile ilgili ipuçları[nın] zaten 'Nutuk'ta bulunduğunu, ama kimsenin 'bunu görmek istemediği[ğini]' belirtiyor.
İzzeddin Doğan, 'Nutuk'taki 'ipuçları'nın neler olduğunu açıklamıyor, ama 'ipucu' olarak yorumlanabilecek bazı ifadelerin bulunduğu doğrudur. Mustafa Kemal Paşa'nın 27/28 Eylül 1334 (1919) gecesi, Sivas'ta, 'gece yarısına bir saat kala telgraf başında', İstanbul'da bulunan Abdülkerim Paşa ile yaptığı görüşmede, dikkat edilirse, 'tarafeynin yekdiğerini [tarafların birbirlerini] şu sözlerle tanıdığı' belirtilerek şu konuşma aktarılıyor:
(Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz)
Hilmi Yavuz / Zaman
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol