Kutsal emanetler geri dönüyor!..

  • GİRİŞ26.07.2015 09:27
  • GÜNCELLEME26.07.2015 09:27

Her türlü hazırlıklarını tamamlayan Heraklius 4 Nisan 622 Pazar günü Pers seferine çıktı. Trakya ordusundan gelen birlikler daha önce yola çıkmış, Armenikum ve Anatolikan Temaları ordularıyla birlikte Euchaita'da (Çorum Beyözü köyü) birleşmişlerdi. İmparator oraya ulaştıktan sonra üç ordu birlikleri iki aylık sıkı bir hazırlık devresine girdiler. Yapılan manevralardan sonra imparator tatmin olunca yola çıkmaya karar verdiler.
Pers ordusu Şahbaraz'ın komutasındaydı. İki ordu Kapadokya yakınlarında karşı karşıya geldiler. İki gün süren savaş sonunda Pers ordusu savaşı kaybetti.
Heraklius, önce Ermenistan sonra Azerbaycan'a doğru yürüdü. Orada Ganzak şehrinde II. Hüsrev'in muhteşem bir sarayı vardı. Kutsal emanetler orada olmalı diye düşündü. Pers ordusundan herhangi bir iz yoktu. Çatışma olmadan 626 yılında şehre girdiler. II. Hüsrev'in bu muhteşem sarayındaki altından yapılmış değerli eşyalar alındıktan sonra her yer yakılıp yıkıldı. Halkın önemli bir kısmı bu savaşın kurbanı oldu.
Heraklius bir bakıma Perslerin 614'te Kudüs'te yaptıklarının öcünü almış oldu. Ancak kutsal haç ve kutsal emanetler orada değildi. Daha sonra yapılan tüm savaşları Heraklius kazandı.
Sonunda anlaşıldı ki, kutsal emanetler ve kutsal haç Bağdat'ın yakınlarındaki Pers başkenti Ctestiphon'daydı. Ama oraya varmak için bir çölü geçmek gerekiyordu.
Oysa 363 yılında İmparator Julianus (361-363) bunu başaramamıştı.
Heraklius tüm kaybedilen şehirleri, Kudüs dahil ele geçirdi. Holy Sepulchre Kilisesi dahil büyük bir inşaat faaliyetine girişti. Ama kutsal emanetler hala Perslilerin elindeydi. O sırada gelen istihbarat raporlarından anlaşıldığına göre Pers ordusunda herhangi bir hareketlilik yoktu. Çok gizli kaydıyla imparatora arz edilen bir raporda ise, artık iyice yaşlanan II. Hüsrev'e karşı içeriden bir darbe olması ihtimalinden bahsediliyordu.
Artık geri dönme zamanı gelmişti. Heraklius, Konstantinople'a doğru yola çıktı. Tebriz yakınlarına gelmişlerdi. İmparator akşam yemeğini kardeşi, yeğeni ve komutanlarıyla birlikte yedi. Yorgundu... Misafirlerini yolcu ettikten sonra yattı. Sabaha karşıydı, kendisine tahsis edilen kasabanın en görkemli evinin kapısı hızlı hızlı vuruldu. Telaşla kapıyı açan nöbetçi karşısında imparatorun kardeşini buldu.

Devamı için tıklayın >>>

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat