Genelevi kadınlarına huzurlu(!) sömürü fetvası mı?

  • GİRİŞ08.10.2011 10:05
  • GÜNCELLEME08.10.2011 10:05

Ama haber gayet ciddi ve gerçekti. Derneğin Diyanet’ten talebi her yönüyle dikkat çekici: Genelev kadınları müşterileriyle muta nikahı yoluyla birlikte olsun!

Yani resmi olan, ama meşru olmayan bir fiile dinsel bir katkı isteniyor Diyanet’ten. Derneğin adı “İnsanca Yaşamı Destekleme” olduğuna göre Diyanet’e yapılan başvuruda genelevi kadınlarının içinde bulunduğu durumda “insanca olmayan” çok köklü şeyler var demektir. O halde  ilk telaffuz edilmesi gereken en başta gelen tarafı kadın bedenin sömürüsüdür.

Hangi amaç ya da menfaate dayalı olursa olsun bedenin kamusallaşması insanın kişiliğine hakaret ve saldırıdır.

Dernek başkanı Dini Soruları Cevaplandırma Komisyonu'na gönderdiği mailde işin bu tarafına hiç değinmeden şöyle diyor : “İçimiz el vermese de genelevlerin varlığının devamından yanayım. Çünkü bu evler bir konuda bariyer niteliği taşıyor. Genç ve bekarlar uygun bir eş bulana kadar cinsel arzularını bu evlerde gideriyorlar”

Demek ki neymiş, bekar erkekler evleninceye kadar arzularını giderebilsinler diye bu kadınların buralarda istihdam edilmesi her şeye rağmen-içimiz el vermese de(!) gerekliymiş, hatta bariyer vazifesini ifa ediyormuş.

Sokakta çoğunluk kadınlara bekar erkeklerin tasallutu olmasın diye genelevi kadınlarının içinde bulunduğu durumu zımnen destekleyip gerekli görmek sırıtan bir çelişkiden başka bir şey değil. Bunu geçelim.

Genelevi kadınlarının durumunun iyileştirilmesi-yapılanın zina değil muta nikahı olarak algılamasını ve vicdanlarda öyle yer etmesini sağlama-teşebbüsüne gelince, acaba bu girişimde bulunanlar bu sayede bedenleri sömürülen kadınların hangi problemini çözmüş olacaklar?

Gerçekten bu kadınları içinde bulundukları durumdan kurtarıp normal bir aile hayatına mı hazırlamak istiyorlar,yoksa gönlünüz rahat olsun ey kadınlar yaptığınız fiil dinen meşrudur zeminin hazırlamak mı? Bu teklif ikincisine daha yakın duruyor.

Alkolsüz biranın piyasaya yeni sürümü “Helal Rakı” gibi. İstenirse bu uygulamalar çoğaltılabilir; mubah hırsızlık, uygun faiz, makul rüşvet, ehven fuhuş, yeşil sermaye, sakıncasız gıybet, kusursuz cinayet ardından gelir, geliyor ve gelecek de.

Sözüm ona “Muta nikahı” formülüyle genelevi kadınlarının sorunlarına çözüm bulunmaya çalışılıyor.

Fetva alınabilirse sonuç bellidir: Huzurlu bir şekilde kadın bedenini satmaya, satın almaya, sömürmeye ve sömürülmeye devam!

Oysa insanca yaşamı destekleme üzere bir araya gelen insanlardan kadının teninin, bedeninin satılması, pazarlanması ve sömürülmesine karşı direniş geliştirmeleri, bu cinsel şiddete karşı barikat ve bariyer vazifesi görmelerini beklerdik.

Genelevi kadınlarına muta nikahı teklifine Diyanet’in verdiği cevaba gelince, tek kelimeyle yetersiz ve sığ bir cevaptı. Önünü arkasını görmeyen, sağına soluna bakmayan bir cevap da denilebilir. “Eşiniz dışındakilerle ilişki haramdır" cevabı topu taca atma gayretini hissettiriyor. Hem bunu bilmeyen mi var.

Diyanet’in hadi durduk yerde üstüne lazım değildir diyebilirsiniz, ama bedeni satışa sunulan kadınlarla ilgili, genelevlerinde sömürülen, zulmedilen, şiddet gören kadınlarla ilgili fetva dilinin dışında söyleyebileceği tek bir cümlesi  yok mudur?

Bir ülkede en büyük kötülüklere maruz kalan ve ıstıraplarını “hayat kadını”, “kader mahkumu” gibi sıfatlarla hafifletmeye çalıştığımız genelevi kadınlarının içinde bulundukları durumu görmezden geliyor ve hiçbir şey yokmuş gibi davranıyorsak bu beden işgaline hepimiz ortağız demektir.

İnsanca yaşam desteklenecekse şayet önce insani koşulları sunmak gerekiyor. Ne yazık ki her zaman olduğu gibi sömürü ağına takılan bu kadınlar söz konusu olduğunda hemen en kolay yolu seçip onları yaftalamanın ötesine geçmiyoruz.

Halbuki zulme rıza zulüm olduğu kadar zulmü görüp de kayıtsız kalmak zulme iştirak ve zalime yardımdır.

Görünen o ki legal ve resmi olanla meşru olmayan arasındaki çatışma ruhsal bütünlüğümüz kadar kişiliğimizi ve toplumsal dirliğimizi de etkilemeye devam edecek. Sevincimiz ve mutluluğumuz  legal olsa da üzüntümüz ve kaygımız her daim meşrudur.

Hüseyin Akın - Haber 7

akinakinhuseyin@hotmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat