İşte Hayatın En Büyük Şifresi!

  • GİRİŞ21.01.2012 08:25
  • GÜNCELLEME21.01.2012 08:25

İtalya’da Costa Concardia’ adlı gemide kaptanın sahildekileri selamlama aşkı ‘Titanik benzeri görüntülerin yaşanmasına sebep oldu.

Bir selamlama aşkı kocaman bir gemiyi yan yatırabiliyorsa artık gerisini siz düşünün.

Gemi- toplum metaforuna yeniden müracaat edecek olursak, bol bol çöküş ve batış analizleri yapabiliriz.

Sözgelimi kıyıdakilere selamı es geçen selamsız bir toplumun encamını düşünelim bir. Tek hedefi ilerleme olan, gözü kimseyi görmeyen bir toplum gemisi acaba limana sağ salim ulaşabilir mi?

Selam kavli tebessümdür. İyi niyet göstergesi ve ayaküstü barış antlaşmasıdır. Selamet ve teminatın sokağa inmiş şeklidir. Selamı olmayanın sabahı da olmaz.

Eğnine derin ve koyu bir gece elbisesi giyip ortalıkta dolaşan kişidir selamsız. Aydınlığa demir atmaya giden geminin su aldığının farkında bile değildir. Selamın cimrisi olduğu için gemisi kayalara çarpar.

Bir toplumda mutlak iletişimin kesilmesi ancak selamın kesilmesi ile olur. Üç dakikalık elektrik kesilmesi Newyork,Lonra,Paris gibi şehirlerde nasıl hayatı işlemez hale getiriyor, bu karanlıktan istifade ederek nasıl insanlar potansiyel suç işleme yeteneklerini sergiliyorlarsa selamın kesilmesi de insandan insana giden trafiği kilitleyip, uyuyan kötülük duygusunu yatağından kaldırır.

Selam vermemenin en hafif şekli tedirginlik en ağır hali tehdit mesajı içerir. Selamı kesmek bir insanı kendi yaşamsal sınırlarınızdan kovmak, sürgün etmektir. Artık o kişi sizin ruhsal coğrafyanızda yaşamıyor-yani bir tür ölü- demektir.

Selamını almamak selam veren kişinin hükmü şahsiyetini tanımamak anlamına gelir. “Sen yoksun” demenin en ağır biçimidir. Aynı zamanda selamın bir dua olduğunu düşünürsek karşıdan verilen selamı almamak bütün iyilik ve iyi niyet kapılarını kapamak demektir. İnsanın insana verdiği değerin ilk adımı karşılaştığı kişinin yüzüne bakmaktır. Karşıdaki insanın yüzünü bize uyarlı kılan şey ise selamdır.

Çehre söze mukabelede bulunur. Kafa çevirmek ya da yan bakmak insanın çehresine-kimliğine- yapılmış bir haksızlık, işlenmiş bir suçtur. Selam bütün bu arızaları ortadan kaldırır. Nasıl kapıyı çalmadan içeri dalmak destursuzluksa selam vermeden söze girmek de düstursuzluktur.

Mezarlıktan geçerken ölülere bile selam vermeyi tavsiye eden bir dinin mensupları elbette yaşayanlara, yaşanan güne ve zamana tanıklık edenlere selam vermeyi ihmal etmezler. Sadece hakiki ölülere değil, yeryüzünün mecazi ölülerine de “selam” demek ilahi bir direktiftir. “Rahmân’ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, “selâm!” der (geçer)ler.” (Furkan–63)

Selam sadece verilen selamın gereğini yerine getirmek, misliyle karşılık vermek değildir. Bazen cahil ve münasebetsiz birilerinin sinir bozucu, tahrik edici bir sözünü etkisiz kılmanın yolu da “selam” olabilir. Çünkü selam tartışmaları bitirir.

Öfkeden yüzünü ateş basmış kişinin suyla teskin olması gibi selam da kötü söze kötülükle mukabele etmenin yollarını tıkar.

Dünya selam üzere kaimdir. Her ne varsa bu âlemde yüzü birbirine dönüktür ve birbirine selama dururlar. Gece gündüze, yeryüzü gökyüzüne, yokuşlar inişlere, gidişler gelişlere, uyanıklık uykuya, açlık tokluğa, varlık yokluğa selam verir.

Tıpkı salâvat ve şahadet gibi getirilen bir şeydir aynı zamanda selam. Kapten kalbe güvercin gagasında bir zeytin dalıdır selam uzaklardan sıcaklık getirir.

Bir emanettir dilin çekmecesinde sıkıca muhafaza edilen.

Ve selam kazası olmayan bir ibadettir. Onu zamanında ifa edip kerahet vaktine bırakmamak gerekir.

Allah’ın selamı cümlemizin üzerine olsun!

Hüseyin Akın - Haber 7
akinakinhuseyin@hotmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat