Yeni başlayanlar için 10 maddede dindar

  • GİRİŞ13.02.2012 10:08
  • GÜNCELLEME13.02.2012 10:08

Mademki dindarlık mevzuu gündemdeki sıcaklığını koruyor, konuya kaldığımız yerden devam edelim. Bu tartışma açılalıdan beri bir hayli kişi alınganlık göstererek “ne yani biz şimdi…” diye başlayan yazılar kaleme aldı.

Üstüne üstlük bir de tartışmanın içine Başbakanın “dindar olmasınlar da tinerci mi olsunlar?” sözü de dâhil oldu. Televizyonlara kadar çıkarak bu sefer tinercilerden “aşk olsun” sitemi yükseldi. Oysa ne var bu kadar lafı uzatamaya ve de her öküzün altında bir buzağı aramaya. Herkesin tutkuyla bağlandığı şey neyse onun dinidir, herkes bağlandığı şeyde samimi olsun yeter, diyelim tartışma bitsin.

Şayet TSE damgalı bir dindar değilseniz, yoldaki işaretlere dikkatle uyan ve şerit ihlali, hatalı sollama yapmamaya gayret gösteren biri iseniz dindarlığınız değil başkasını sizi bile mutlu edecektir. Zira bugünün dindarlığının ilginç tarafı insanların inandıkları şeylerin göğüslerine sığmamasıdır.

Dilden taşan göğüslere sığmayan dindarlıktan insanın karakterine yansıyan, mizacını terbiye eden dindarlığa nasıl ulaşabilir insan?

İşte Kuran’ın gölgesinde özünü sözüne uyduran dindarlık normları:

*Dindar kişi din gününü(hesap günü) aklından çıkarmayan, dünyada yapıp ettiklerini o günü hesaba katarak yapan insandır. Dünyasını daha bayındır kılmak için akıl almaz kavgalara katılan insanın dindarlık adına yaptığı klişe hareketlerin hiçbir değeri yoktur.

* Kuran göz boyamacı dindarlığa “yuh!” çeker. “Veyl olsun (Yuh olsun!) o (bazı) namaz kılanlara ki onlar kıldıkları namazdan habersizdirler. En ufak bir şeyi bile ihtiyaç sahiplerine vermeye yaklaşmazlar.” (Maun–4.5.6.7) ayetlerinde ifade edildiği üzere gerçek dindar kıldığı namazla Allah hakkını gözetirken verdiği zekât ve infakla insan haklarını da gözetir.

* Dindar insan dindarlığı bir paye olarak taşımaz. Yaptıklarından bahsetmez, yapamadıklarını yapmak için gayret sarf eder. En belirgin vasfı merhamettir. Şefkat ve acıma duygusu dinsel sefalet yaşayan insanlar için bir şeyler yapmak gereğini hatırlatır.

*İnsanların ayıplarını ve günahlarını araştırmaz; gördüğü ayıpları ifşa etmez, örter. Her tavrı İslam’ın bir şiarı Kitabın bir ayeti gibidir.

* Dindar adam ‘Resulullah da açlıktan karnına taş bağlıyordu’ diyerek gözyaşı döküp ağlaşan değil, açlığını ve tokluğunu insanlarla paylaşandır.

* Rahat yaşamak ve kişisel sermayesini artırmak uğruna geceli gündüzlü çalıştığı halde okumak ve düşünmek için kendine on dakika bile ayırmayan insanlara dindar demek dini yanlış anlamaktır.

*’Huzur İslam’da’ mottosunu hayatına pin kodu yapmış birisi dini dünyasına payanda kılıyor demektir. Gözyaşı dökmeyen, derdi ve meselesi olmayan, hüzne yaslanmayan, garipler meclisinde diz kırmayan İslam’ın dindarı nasıl olabilir ki?

*Yaptığı ibadeti insanların gözüne batıran, kıldığı namaz, tuttuğu oruçla nispet yapan, insanları dini hakikatlere değil kendi dindarlığına çağıran kişi dini mülkiyetleştirmiş demektir.

*Dindarlık bir bilgi ve görgü sergisi değil, bilinç ve duyuş biçimidir. Sessiz düşünür ve tepkisini hayatıyla ortaya koyar. Varlığını bir karşı fikre, karşı dine ya da antiteze borçlu değil, ilahi yasalara, mutlak doğruya ve vahye borçludur.

* Tabiat ayetlerinden habersiz, doğaya aklını kapatmış, sırtını dönmüş bir insanın Kuran ayetlerini hatmedip hıfz etmesi dindar olmasını değil ancak ve ancak dindar geçinmesini sağlar.

Bizim ülkemizde dindarlık ne yazık ki işportaya düşen bir kelime olduğu için ona yeniden iade-i itibar kazandırmamız şarttır. Bir kişi etrafında yanında yöresindekilerden daha fazla dini yaşadığı için dindar olmaz, ancak etrafındakileri ‘bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan’ uyarısına uygun olarak teyakkuza davet ettiği sürece dindar olur. ‘Din günü’nden bağımsız yüzü dünyaya ayarlı bir dindarlık asli değil şekli dindarlıktır.

Hüseyin Akın - Haber 7
akinakinhuseyin@hotmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat