Sanal alemin molotof kokteylcileri kim?

  • GİRİŞ17.02.2012 08:46
  • GÜNCELLEME17.02.2012 08:46

İnternet icat oldu mertlik bozuldu. Harbi harbi açıkça eleştirme cesaretinden yoksun olanlar devekuşu politikası güdüp başlarını kuma sokuyorlar. Kuma sokulmuş başa “Nick” deniyor. Bir nickiniz yani maskeniz varsa istediğiniz insana ağzınıza geleni söyleyebilir, dilediğiniz kişinin ipliğini pazara çıkarabilirsiniz.

Maske daha çok soyguncular gibi tanınma korkusu yaşayanların yüzsüzlüğünü örten bir kamuflajdır. Bu tür kişiler duvar arkasına siner, kapı arkasına saklanırlar. Görünmekten ve bilinmekten deli gibi kaçarlar.

 Son zamanlarda özellikle edebiyat ortamlarında bu maskeli tetikçilere sıklıkla rastlar hale geldik. Kelini nick şapkasıyla saklayan bu sözüm ona meçhul adamlar yüzlerini ne denli saklasalar da herkes tarafından tanındıklarının farkında bile değiller. Hâlbuki millet onları yüzlerinden değil başka taraflarından rahatlıkla tanıyor artık.

Eleştirilen adamın muhatabını tanıması en tabii hakkıdır. Eleştirinin ne olduğu biraz da nereden geldiğiyle ilişkilidir. Yani çizdiğiniz görüntü hangi taraftan baktığınıza bağlıdır. Algı sorunu olan, uzağı ya da yakını göremeyen perspektif yoksunlarının eleştirisi olsa olsa nefislerini doyurmaya yöneliktir.

Bu kişilerin durumu üst üste alttan derslerini veremeyip örgün eğitim dışına sürülen bir öğrencinin kovulduğu okulu taşlamasına benzer. Zapt olmaz bir öfkeye sebep icat etmek için olmadık yollara başvururlar.

İnternet- edebiyat ilişkisi hakkında olumlu bir şeyler söyleyebilmek için bu korsan istilanın ortadan kalkması gerekir. Bugün için internetin ürünsel anlamda yayın değil ancak yayım hayatına katkısından bahsedilebilir. Taraf olduklarınızı över, sevmediklerinizi gözden düşürme operasyonlarıyla hükümsüz kılarsınız. İnternet bu anlamda amigosu bol bir tribündür.

Eskiler şifahi anlamda “bir kişiye kırk gün deli dersen deli olur’ demişlerdir. Etkileme ve bilinçaltına kazıma noktasında gayet doğru bir söz. İnternet’in icadıyla birlikte bu durum daha bir kolaylaşıp serilik kazanmıştır.

Şimdilerde birine ait bir karartma ve karalama metnini paylaşım sitelerinde kırk kişiye gönderseniz istediğiniz kamuoyunu kolaylıkla yaratırsınız. Kırk gün beklemenize gerek bile kalmaz. Aynı yolla cüceyi yüce gösterme imkânınız da vardır.

Matbu edebiyat dergileri alenilikleri ve derli toplu oluşlarıyla mahremiyetini içinde barındıran bir ev gibidirler. İnternet ortamında edebiyat ise kapısız ve çatısız bir sokak serüvenidir. Görünürlükleri şeffaflıklarından değil, başı sonu belirsizliklerindendir. Rastgele havaya ateş açtıkları için her an balkon ve çatıdakilerin katili olabilirler.

Reel ortamlar fırsat düşkünü maskeli yüzsüzleri uzun süre saklayamadığı için –çünkü reel ortamların saklanacak ortamları kısıtlıdır- sanal ortamlarda kiralık katillere özgü ‘kim vurduya gitti’ tekniğinden yararlanılır.

Sözde edebiyat eleştirisi yapma bahanesiyle kafasına koyduğu kişilere hakaret yağdıran klavye sahipleri üsluplarında başkalarının iz ve imzalarını da kullanarak karda yürüyüp izlerini belli etmezler.

Bu internet kumsalında tetikçiler daha geniş bir maske kullanarak karanlığa ve kalabalığa karışırlar. Ne de olsa bir günün en çok nick kullanan atmosferi karanlık, en sık kıyafet ve eşkâl değiştiren ortamı, kalabalıktır.

Sanal edebiyat yayın değil, yayım derdindedir. Matbu dergilerde yaşayan edebiyatı kundaklayıp edebiyatçının gündemini değiştirmeye çalışır. Aslında sataşmasındaki gerçek gaye de budur: Kendisiyle meşgul edip, kaliteden taviz verdirip, verimlilikten düşürmek!

Terkibi kin, nefret, haset ve fesat olan sanal masum Molotof kokteyllerini insanların üzerine fırlatır.

Kimimiz ruhumuza sirayet eden bir yalan çivisiyle yaralanır kimimiz ise ağır tahrik sonucu maruz kaldığımız can kırığı acısını ta en derinlerde hisseder.

Ne kadar iyi tarafından bakarsak bakalım, görünen şu ki: Nette netlik yoktur!

Hüseyin Akın - Haber 7
akinakinhuseyin@hotmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat