Zengin Muhafazarların çocukları İHL'ye gidecek mi?

  • GİRİŞ27.02.2012 09:43
  • GÜNCELLEME27.02.2012 09:43

Yeni 4+4+4 formülüyle meslek liseleriyle birlikte İmam Hatip Liseleri’nin önündeki barikatların kalkma ihtimali doğdu. Bundan böyle İmam Hatip mağduriyetine dair söylemlerin ve art arda sıralanan başarısızlık mazeretlerinin de bir anlamı kalmayacaktır.

28 Şubat’la birlikte süregelen 15 yıllık süreçte bu okullar düşük motivasyonla da olsa varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bu süreçte İmam Hatip Lisesi öğrenci profili belirgin bir şekilde değişmiştir.

Katsayı engeli yüzünden ailelerin büyük bir kısmı çocuklarını alıp başka liselere verirken İmam Hatip Liselerine olan ilgi ciddi oranda düşmüştür. Bu düşüşü engellemek için bazı İmam Hatip’lerde kayıt yaptıran öğrencilere ek avantaj, promosyon ve çeşitli imkânlar sunulmaya kadar gidilmiştir. Yoksul öğrenciler için burs yurt ve yemekhane, 20–25 kişilik sınıflar, bilgisayar, projeksiyon ve akıllı tahta donanımı bu imkan ve avantajlardan bazılarıdır.

 Ne var ki içerik ve motivasyon eksikliği teknik imkanları vitrin olmanın ötesine taşıyamamıştır. Bu yüzden 28 Şubat dayatmalarının yürürlükte olduğu 15 yıl boyunca İmam Hatip Liseleri sadece yok olmama direnişi vererek Türkiye’nin normalleşme sürecini beklemekle geçirmiştir.

Zengin muhafazakârlarımız bu süreçten mümkün mertebe az zarar görmek için çocuklarını kolejlere ya da normal devlet liselerine gönderdiler. Buna imkânı olmayan yoksul ve orta halli muhafazakârlarımız ise hiç olmazsa manevi yönden korunaklı bir yer diye İmam Hatip Liselerinde karar kıldılar.

Bugün İmam Hatip Liseleri’nin çoğu yoğunluklu olarak sınavlarda hiçbir liseyi kazanamayan öğrencilerden oluşmaktadır. Ayrıca kız öğrencilerin sayısı da erkek öğrencilere nazaran artış göstermektedir. Hangi gerekçeye dayanırsa dayansın bugün İmam Hatip Liselerine kayıt olup burada öğrenim gören öğrenciler bir nevi normalleşme döneminin nöbetini tutan öğrencilerdir. Şayet bu öğrenciler olmasaydı Anadolu’nun birçok yerinde olduğu gibi buralarda da öğrencisizlikten dolayı İmam Hatip Liseleri’nin kapısına kilit vurulabilir veya çok programlı hale dönüştürülebilirdi.

Başarı durumları ne olursa olsun bu öğrencilere ve de velilerine İmam Hatip camiası çok şeyler borçludur. Acaba 15 yıllık nöbeti aksatmadan tutan öğrencilerin kıymeti öğretmenleri tarafından yeterince bilinmekte midir, diye hiç sormayın; çünkü bu noktada tablo hiç de iç açıcı değil. Zaten lise sonunda bin türlü engelle karşılaşan öğrencilere sınıf geçme noktasında biraz daha esnek davranılsa kötü mü olur?

Aynı şey şefkat, merhamet ve ergenlik durumlarını göz önünde bulundurma açısından da söylenebilir. Öğrenci profili ekonomik ve sosyal anlamda orta ve alt gruplara düştükçe öğrenciye karşı tolerans oranı da o derece yavaşlayıp eğitimciler daha bir sert olma hakkını kendilerinde görebiliyorlar. Ne de olsa yoksul muhafazakâr kesimin bu durumlarda refleksi ‘eti senin kemiği benim’le özetlenebilecek niteliktedir.

Şimdi o günler geride kaldı. Şubat ara sıra 28 çekse de bütün takvimler aslına rucu ediyor. Fakat şimdi de başka bir sıkıntıyla karşı karşıyayız, postmodern darbenin postunu seccade olarak kullananlar zuhur etti. Karşı çıktıkları sürecin bağımlısı olan bu kişiler kolay kolay 28 Şubat öncesi duruma adapte olacak vaziyette değiller. İmam Hatip Liselerinden ayaklarını çekeli yıllar oldu. İmam Hatip edebiyatı yapmalarına aldanmayın sakın; bu da post modern bir söylem.

Sözüm ona her şey adına halk ya da camia denilen yoksulların haklarını korumak için. 15 senedir kafalar ve alışkanlıklar öyle değişti ki biri kalkıp da ‘vebal değiştirenden çok değişen ve dönüşendedir’ demiyor. 28 Şubat sürecinin intikamını servetine servet, şöhretine şöhret katarak alan dünün mağdur ve mazlumları acaba mazeret olarak öne sürdükleri katsayı kalktıktan sonra çocuklarını İmam Hatip Liselerine gönderecekler mi?’

Nihal Bengisu Karaca Cuma günkü köşe yazısında ‘bundan sonra bakanlarımızın, vekillerimizin çocuklarını da İHL’de görmek isteriz’ temennisini dile getirerek ‘Ak Parti kurmayları çocuklarını İHL’ye gönderecek mi?’ diye sordu. Bense bir adım daha ileri giderek kendini muhafazakâr ya da liberal dindar addeden, 10–15 yıl önce yaşadıkları geleneksel mahallelerden arınıp seküler tecrit mekânlarına taşınmış olan varsıllarımız için aynı soruyu soruyorum: Katsayı kalktı, bundan böyle çocuğunuzu İmam Hatip Lisesi’ne gönderecek misiniz? Ya da hâlâ İmam Hatip Lisesi’nde okumayı isteyen bir çocuğunuz var mı? Benimkisi sadece merak!

Hüseyin Akın - Haber 7
akinakinhuseyin@hotmail.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat