Parça-Bölük

  • GİRİŞ12.03.2017 09:30
  • GÜNCELLEME12.03.2017 09:30

1

Hürriyet Gazetesi’nin mahalle kaçkını yazarı referanduma giderken evet ve hayırcıların avantaj ve dezavantajlarını sıralamış kendince,

Evetçilerin dezavantajı tahtında zikrettiği bir husus var ki;

Hayırcıların en çok dolaşıma soktukları, hatta kimi iddialara göre aslında Ak Partili olduğu halde hayır demeye meyilli bir kitlenin de temel argümanıymış:

“Bu sistem hiç istemediğimiz birinin eline geçerse…”

Bu absürt iddia içerik olarak temelsiz olmasının yanında; iddiayı taşıyan cümle, eskilerin deyişiyle; siyakından ve sibakından koparılmış olduğu gibi, ahirinden de uzaklaştırılmıştır.

Tam bir mugalata örneğidir.

Şöyle ki, bu iddiayı gündeme taşıyanlar peşinen şunu kabul etmiş görünüyorlar.

Tamam! 16 Nisan’da Sayın Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı seçeceğiz. Yeni sistem Erdoğan’a, onun iş tutma ve yönetme biçimine uygundur…

Ya ondan sonrası…

Burada yapılan birinci yanlışlık; öncelikle karar vermemiz gereken, ‘şimdi’ye ait müşahhas bir gerçeklik ortada dururken, meseleyi muhayyel bir geleceğe ve muhayyel bir kişilik üzerine taşımaktır ki, bu bir aldatma taktiğidir.

Kaldı ki; ne demek “sistem hiç istemediğimiz birinin eline geçerse…”

Ya sisteme dair hiçbir bilginiz yok, ki bunu dillendirenler için bu imkansız, ya da bilerek suyu bulandırmaya çalışıyorlar.

Yeni sisteme göre ‘sistemi eline geçirecek kişi’ (!) yani Cumhurbaşkanı, seçilebilmek için en az %51 oy alması gerekmiyor mu?

Öyleyse, bir toplumun %51’nin onayını ve desteğini almış birisi nasıl ‘hiç istenmeyen birisi’ olabilir.

2

Yine Hürriyet’te Taha Akyol, zımnen de olsa ‘hayır’a destek babında diyor ki; “Gelişmiş toplum ancak demokrasi ve bağımsız birey kültürüyle mümkündür.”

Anlaşılan o ki; Batıcı-Aydınlanmacı anlayışa teslim olan zihinler hala toplum önderliği görevini sürdürdükçe bizim alınacak daha çok yolumuz var.

‘Bağımsız birey’ kadim anlayışlardaki ‘ferd’in yerine ikame edilmiş bir kavram olup;

Ferd; topluma ait, toplumun bir parçası iken;

Birey, toplumdan kopuk, hatta topluma düşman, bencil, ego-santrik, yıkıcı ve yabancı bir unsurdur.

Böyle bir elemanın oluşturacağı yapının, demokrasinin (nasıl mümkün olacaksa) nasıl bir şey olacağını varın siz tahayyül edin.

3

Yine aynı gazetede Ertuğrul Özkök, Ahmet Kaya’dan bahisle

“… yaşasaydı bugün içerde mi olurdu, dışarıda mı? …” diye sormuş.

Cevabı çok basit:

Sen iktidarda olmadığına ya da eskisi gibi iktidarı etkileyebilecek gücün bulunmadığına göre; bu soru anlamsızdır, yersizdir, saçmadır.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat