Yüz yıllık bakış

  • GİRİŞ01.10.2017 09:40
  • GÜNCELLEME01.10.2017 09:40

‘Resmin tamamına bakmak gerekir’ dediğimizde aynı şeyi zaman içinde söylemiş olur muyuz bilemiyorum.

Bildiğim, fert olarak insan ömrünün, dolayısıyla tekil insanın yapıp ettiklerinin, insanlık tarihinde, birazda bakış açısına bağlı olarak, çok küçük bir yer işgal ediyor olmasıdır.

Bundan tam yüz yıl önce; koskoca Osmanlı İmparatorluğu Manastırlı Enver (Paşa) üzerinden tarihin dehlizlerine gönderilirken, bir başka Manastırlı Mustafa Kemal (Paşa)’nın omuzları üzerinden yeni bir devletin temelleri atılıyordu.

Bundan tam yüz yıl önce; Halep mebusu Artin Efendi “Türk milleti alem-i medeniyet ve insaniyet nazarında bugün bir suçlu mevkiindedir.” derken, Kayserili Mihran Efendi’nin sahibi olduğu Sabah Gazetesi devletin (Osmanlı’nın) müdafaasına kendisini memur kılmıştı.

Bundan yüz yıl önce, müstevlilerin İstanbul’u ve Anadolu’yu işgali üzerine Irak-Kadisiyeli Fuad Bey, Bakırköy’ün işgali ile Kerkük’ün işgalini aynı cümle içinde zikredip hüzünlenirken, 2. Abdülhamit’in şeyhülislamlarından Cemalettin Efendi’nin yeğeni Said Molla ‘İngiliz Muhipleri Cemiyeti’ diye bir cemaat kurabiliyordu.

Bundan yüz yıl önce; İttihat Terakki’nin güçlü paşaları Enver-Talat-Cemal üçlüsü bir gece Boğaz’ın karanlıklarından istifade edip kaçarken; İttihat Terakki’nin kurucu babası Avusturyalı bir annenin çocuğu Ahmet Rıza, Meclisi Mebusan Reisi sıfatıyla Padişah’ın yanı başında duruyordu.

Bundan tam yüz yıl önce; dünyaya yeni bir nizam vermek üzere toplanmış ve dünyadaki tüm unsurların temsilcilerine söz hakkı tanıyan Paris Konferansı’na Sadaret makamını ‘müezzini minarede, müderrisi kürsüde ancak tanıyan’, Avrupa hayranı, frenk mükallidi Damat Ferit’in işgal ettiği Osmanlı çağrılmazken; Monte Carlo’nun en itibarlı ve devamlı müşterisi, Mısır Hidiv Hanedanından zengin bir prensesle evli Şerif Paşa kişisel gayretleriyle konferansa dahil olmaya çalışıyordu.

Hepinizce de malumdur ki bu faslı sayfalarca uzatabiliriz.

Mesele şu; bugünün yeterince tarih okumamış nesli için; bölgemizde vuku bulan hadiseler bağlamında, zannedebilirler ki şu an da problem olan sınırlar, devletler, iktidarlar bin yıllardır böylece süregelmiştir.

Oysa yüz yıl önce, bugünün Yunanistan’ı, Bulgaristan’ı, Arnavutluk’u, Makedonya’sı; öte taraftan Kuzey Afrika’sı, Mısır’ı, Filistin’i, Suriye’si, Irak’ı ve sonra Batum’u ve ötesini içine alan tek bir devlet vardı ve bu devletin içinde onlarca farklı unsurlar mevcuttu. Bugün (çoğu kez haklı olarak) ayrılıkçı ve hatta hain olarak vasıflandırdığımız bir çok unsur/kişi dün (Osmanlı için) bekayı devlet derdindeydi. Kötüler de vardı elbet, elan da mevcuttur ve hep var olacaklar.

Demem o ki; mantığın temel önermeleri muavecesinde; bir bütün parçalara bölünmüş ise, aynı parçaların birleşerek söz konusu bütünü yeniden oluşturması mümkündür.

Öyleyse; bugünkü olaylara yaklaşırken ve bugünü tasvir babında bir dil kurarken, yüz yıl geçmişe bakıp, gelecek yüz yıla ait tasavvurlar içinde davranmak gerekir…

Hüseyin Besli/AKŞAM

Yorumlar1

  • tarık akın 6 yıl önce Şikayet Et
    Aynen
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat