Bilimsel bilgisizlik

  • GİRİŞ25.10.2018 10:08
  • GÜNCELLEME25.10.2018 10:09

1

Danıştay’ın andımıza ilişkin idarenin kararını iptalinin Türkiye’nin hiç de yabancı olmadığı, içinden çıkmak için uğraş verdiği vesayet rejimini hatırlatmasının yanında dikkat edilmesi gereken bir iki hususa daha işaret etmek isteriz.

 

 

2

Böyle durumlarda hep dikkat çekildiği üzere bir kez daha hatırlatmakta fayda var: Kararın zamanı önemli.

Genel milletvekili ve Başkanlık seçiminden sonra, yerel seçimlere giderken Ak Parti ve MHP ittifakı üzerinde çalışmalar sürerken;

Bahçeli önce af meselesini gündeme getirdi.

Anlaşılan o ki bu konuda Ak Parti ile önceden bir nabız yoklama ve müzakere ihtiyacı hissedilmemiş.

Ak Parti ise meseleye hiçbir şekilde sıcak bakmadığı halde ittifak ortağı ile ters düşmemek adına, bir taraftan süreci ötelerken bir taraftan da Ak Parti’nin de evet diyebileceği bir metin arayışını sürdürmekteyken;

Belki de önceden nabız yoklanıp, MHP’nin tavrı konusunda kesin bir kanaate sahip olduktan sonra Danıştay 8. Dairesi’nin üç üyesi (ben bilmiyorum, ama bu isimlerin bilinir olmasında fayda mülahaza ediyorum) andımız kararını veriyor.

Ve beklenen/amaçlanan hasıl oluyor: Yerel seçim öncesi oluşmaya başlayan Ak Parti-MHP ittifakı bitiyor.

3

Dikkat çekmek istediğim bir başka husus ise, yönetmeliğin iptali yönünde karar ittihaz eden üyelerin gerekçelerine dair:

Uzun ve yer yer hukuki bir metin olmaktan çıkıp ideolojik bir bildirgeye dönüşen metinde deniyor ki; “ancak bu değişikliği hukuka uygun kılacak olan bir bilimsel gerekçeye dayanması halinde olanaklıdır. (…) Bu durumda dava konusu kararı hukuki bir zemine oturtacak, idarenin takdir hakkını ve düzenleme yetkisini kamu yararı ve hizmet gerekleri uyarınca kullandığını ortaya koyacak yeterli bilimsel gerekçenin bulunmadığı…”

Bu üç kişilik zevat, zannedersiniz ki; bir üniversitede bir doktora tezi üzerine rapor yazmışlar.

Ne zamandan beri mahkemeler önlerine gelen meseleleri mevcut ve tabi hukuk normlarına göre değerlendirmiyor da bilimsel araştırmalara girişiyor, hangi yetkiyle ve yetkinlikle…

Ayrıca, öyle anlaşılıyor ki bu üyelerin zihnindeki bilim denilen şey değişmez bir mahiyet arz ediyor.

Oysa en bilimsel hakikat; zaman ve mekana, coğrafyaya ve sosyolojiye vs. göre her şey gibi bilimsel bulgu ve ilkelerinde değişeceğidir.

Günümüz öykünmeci ve Batı taklitçisi zihnin önemli problemlerinden bir tanesi de kendilerince bilimsel olduğuna kanaat getirdikleri kimi olguların hiç değişmeyeceğine/değişmemesi gerektiğine inanmalarıdır.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat