Çocuk ve özgürlük

  • GİRİŞ21.02.2019 10:12
  • GÜNCELLEME21.02.2019 10:12

Pek birbiriyle irtibatlı görünmese de ‘Yabancı Dilde Eğitim’ ve ‘Özgürlüğün Sınırı’ yazılarının devamı niteliğinde…

1- Daha çok popüler alanın ünlülerinde görürüz.

Bir televizyon programında bir müzisyen veya tiyatrocu bir anne ya da baba çocukları söz konusu olduğunda, çocuklarının anne-babanın mesleğiyle ilgisi sorulduğunda, büyük bir özgüvenle, çok önemli ve hayati bir şey söylüyor edasıyla şöyle dediğini duyarız: “Hiçbir baskı yapmıyoruz, hatta hiçbir telkinde dahi bulunmuyoruz; ne olacaksa, ne yapacaksa kendisi tercih etsin istiyoruz.”

Bu söylem bir modernite yutturmacası olması yanında, böyle bir tavrın çocuklar için yıkıcı ve yaralayıcı bir yöntem olduğu izahtan varestedir.

Ne demek çocuğa hiçbir şey telkin etmemek.

Eğer anne-babaların çocuklarının yetişmesinde nötr kalmalarından söz ediyorsak;

Kusura bakılmasın; tarih bilmiyoruz, tarihçiliği ve tarih bilimini reddediyoruz demektir. Bilimsellikten bir şey anlamıyoruz demektir. Zira bilim önceden var olanların kavranmasıyla onların üzerinden yeni bir şeyler ilavesiyle mümkündür. Eğitim ve öğretimi reddediyoruz demektir. Veya eğitim işini tamamen kurumsal yapılara bırakıp kendi sorumluluk alanımızdan kaçıyoruz demektir.

Hadi geleneği, kadim değerleri, kültürü, örf ve ananeyi, saygıyı, birlikte var olma durumunu vs. bir tarafa bırakalım.

Çocuğun, öncelikle dokunma ve görme yoluyla öğrendiği bir kaziyeyi muhkemken ve çocuk ilk dokunuşlarını ve görsel tanımayı evde tecrübe ediyorken;

Anne babanın biz çocuğumuzu ‘özgür(!)’ yetiştirmek istiyoruz demelerinden daha anlamsız bir şey olamaz.

2- Aslında bu husus,

Modernitenin ‘birey’ anlayışı ile moderniteye teslim olmamış anlayışlarının, bir anlamda kadim düşüncenin ‘fert’ tasavvuru arasındaki çatışmanın bir yansımasıdır.

Modernitenin bireyi; içeriğinden bağımsız olarak özgürce, hiçbir sınırlama olmaksızın tercihte bulunur.

Oysa hiçbir tercih içeriğinden bağımsız düşünülemez.

Aksi takdirde insanın varlığı ve âlem anlamsızlaşır.

İlk başlangıcı, yaratılışı, hangi teoriye göre açıklarsanız açıklayın, hepsinin ortak özelliği, her şeyin bir düzen içinde olup bittiği şeklindedir.

Oysa ‘içeriğinden bağımsız tercih’ fikri, her türlü düzenin temelini dinamitleyecek bir şeydir.

Oysa ‘gelenek’te fert, geniş ve büyük bir bütünün parçasıdır ve ancak mensup olduğu bütünle uyumlu bir şekilde hareket ettiğinde ‘anlam’ sahibi olur, evrende bir yer kazanır.

Yani anlamlı bir hayat için tercihlerin sınırlandırılması ve içeriğine bakılması gerekir.

3- Böyle olunca; hayata dair her şeyi dokunarak ve görerek öğrenen bir çocuğa, en yakınında olmaları icap eden anne-babanın “biz çocuğumuzun tercihlerine karışmıyoruz” demeleri;

Onların modernite tarafından aptallaştırılmasıyla mümkündür.

Aklı selim sahibi hiçbir anne-baba böyle düşünmez ve konuşmaz.

Çünkü çocuklar ebeveyne emanettir bir anlamda. Vasiye düşen emanetin bütün hak ve hukukunu korumaktır.

AKŞAM GAZETESİ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat