Kaset kumpasının amacı siyaseti dizayn idiyse, neticesi ne oldu?

.

  • GİRİŞ11.01.2021 11:22
  • GÜNCELLEME11.01.2021 11:38

2010 ve 2011 yıllarında CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve MHP’ye yönelik kaset kumpaslarına ilişkin Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davalarda karar aşamasına gelindi. Duruşma savcısının verdiği mütalaa Türk siyasetinde taşların yerinden oynamasına neden olacağa benziyor. Savcı mütalaasında “Fetullahçı Terör Örgütünün, Türk siyasi hayatını örgütsel amaçları ve hedefleri doğrultusunda dizayn etmeye çalıştığı, bu amacı gerçekleştirmeye yönelik olarak 2010 yılında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olan müşteki Deniz Baykal’ın, 2011 yılında Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı’nı ve yönetimini değiştirmeye yönelik olarak da bu partinin yönetim kademelerinde yer alan ve çoğu milletvekili ya da milletvekili adayı olan müştekilerin özel hayatlarına ilişkin elde edilen görüntüleri internet ortamında yayınlayarak ve yaygınlaşmasını sağlayarak, bu suretle de bu kişileri toplum nezdinde itibarsızlaştırmaya çalıştığı, bu şekilde hedef kişilerin siyasi hayattan uzaklaştırılmalarını temin etmeye çalıştığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak, tüm organları ile birlikte devlet yönetimini ele geçirme amaç ve hedefi bulunan Fetullahçı Terör Örgütünün, bu amaç ve hedeflerin gerçekleştirilmesine yönelik olarak siyasi hayatı dizayn etmek için Emniyet İstihbarat birimlerinde bulunan örgüt mensuplarının etkin katılımı ve çalışmaları ile kaset kumpasları denilen operasyonları gerçekleştirdiği, örgüt kurucusu ve yöneticisi olan sanık Fetullah Gülen’in örgütün Emniyet İstihbarat birimlerindeki mensuplarına doğrudan ve dolaylı talimatlar vererek soruşturmaya konu edilen müştekilere yönelik eylemlerin gerçekleştirildiği anlaşılmıştır” ifadelerine yer verdi. Savcının mütalaasında ortaya koyduğu gibi Fetö’nün amacı siyaseti dizayn idiyse, neticesi ne oldu? Türk siyasetinin Fetö’nün amaçları doğrultusunda dizayn edilip edilmediği sorusu da cevap bekliyor.

 

 

Devir gerçekten değişti

Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan rektör atamasıyla birilerinin sokak hareketi duyguları depreşti. Bir haftayı aşkındır yaşanan tartışmalar, “Devir gerçekten değişti” söylemine neden oldu. Türkiye’de eskiden bırakın atanan rektöre karşı çıkmayı, rektörün uygulamalarına bile karşı çıkmak mümkün değildi. Rektörü bırakın, dekan veya bölüm başkanlarının uygulamaları bile kutsaldı. İstanbul Üniversitesi’nde Kemal Alemdaroğlu daha bölüm başkanı iken başörtüsü yasağını başlatmıştı. 15 yıl önce rektörün uygulamalarına karşı çıkan öğrencilerin kollarına kelepçe takılıyordu, bugünlerde rektör beğenmeyen öğrencilerin, üniversiteyi basmasını önlemek için kapılara kelepçe takılıyor. Üstelik eylemci öğrencilerin karşı çıktıkları rektörün atandığı üniversite ile bir alakaları yok ve de bazı terör örgütleriyle iltisakları var.

 

 

Güçleri yetse bir saat sonra darbeye kalkışırlar

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve gazeteci Can Ataklı’nın söylemlerinin ardından darbe tartışmaları tekrar canlandı. Birilerinin hâlâ darbe heveslisi olması çok yadırganıyor. Hâlbuki yadırganması gereken, “Böyle zamanda darbe mi” diyenlerin anlayışıdır.

*

Şunu aklımızın bir kenarından hiçbir zaman çıkarmamamız gerekir. Türkiye’de bir cenah, darbe yapabileceğine inansa bir saat sonra yönetime el koymaktan hiçbir zaman vazgeçmeyecektir. Bu güruh hep var olacaktır. Bir de darbelerin iktidar değişikliği için yapıldığı düşüncesini kafamızdan silip atmalıyız.

*

Darbeler, iktidar değişikliği için değil, Türkiye’yi birilerinin emirine amade etmek için yapılır. Dolayısıyla darbe yapanlara veya yapmak isteyenlere değil, darbeyi yaptıranlara odaklanmalıyız.

*

Türkiye’yi kendi ekseninde tutmak isteyen el var olduğu sürece, içerde de o elin kuklaları hep var olacaktır.

Yakında Trump’ın sim kartını bloke edecekler

CIA’nın kurulduğu 1947 yılından beri dünyanın çeşitli yerlerinde darbeler yaptırıp, iç isyanlar çıkartıp, şiddet olaylarına imza atan ABD, sonunda dünyada denediği bu kötü yöntemlerle kendisi de tanışma şerefine kavuştu. Bu şerefli kavuşma ABD’ye bayağı pahalıya mal oldu. Kongre baskını ile karizması çizilen ABD, durumu kurtarmak için baskından sorumlu tutulan Başkan Trump’a uyguladığı sansürle durumu daha da berbat etti.

*

Facebook ve twitter gibi sosyal medya platformları Trump ve destekçilerinin hesaplarını kapattı. Yetmezmiş gibi alternatif platformların yayınları kapatıldı. Tüm iletişimi kesilen Trump için sırada sim kartının bloke edilmesi kaldı.

Hüseyin Likoğlu / Yeni Şafak Gazetesi

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat