Kongre ve R. Tayyip Erdoğan

  • GİRİŞ25.03.2021 11:35
  • GÜNCELLEME25.03.2021 11:41

Cumhurbaşkanımız Erdoğan Maşallah heyecanından hiçbir şey kaybetmemiş. Kongreyi izlerken şöyle gerilere gittim. O günleri hatırlamazsak, bugünleri anlayamayız.

Çok eskilere de gidebilirim ama 27 yıl öncesiyle iktifa edelim:

27 Mart 1994 yerel seçiminde il ve ilçeler bazında çalışmalarında bulunduğum 27 yıl öncesindeki R. Tayyip Erdoğan’ın davaya sadakat ve samimiyetinde hiçbir değişiklik yok.

Samimice şunu söyleyeyim ki, o günkü inancını, dipdiri ve canlı şekilde taşıyor.

O gün de bugün de “Hak ve Emanet” düşüncesiyle hareket etmekte. 19. yılına giren iktidarının sebebi de budur.

O gün de bugün de göğsünde taşıdığı “Emanet” ve “İmtihandayız” samimiyeti halen sürmekte. Konuşmasına Fatiha Suresiyle başlaması teslimiyetin nereye olduğunu göstermiştir.

Dünya hayatı zıtlarla yaratılmıştır. Bu sebeple her yerde iyiler de kötüler de olacak, hayırlı iş yapanlar da, şer işlere bulaşanlar da olacaktır.

Bu hakikati bilen iman sahipleri, bu tezatlar karşısında Hakkın hatırını ala bilip hareket etmekle yükümlüdürler.

Bugünlere bu inançla yüründüğü için 80 yıldır pansumanla idare edilen ülkemiz, 19 yıldır sağlığına kavuşarak yoluna devam etmektedir.

………………..

Mevlana, insanın iç dünyasını bir ormana benzetir ve orada şer ile hayrın her çeşidinin bulunduğunu söyleyerek, iman edenlerin şerlilere karşı uyanık olmasını ister.

Doksan dört ruhuyla hareket edenler ve R. Tayyip Erdoğan, büyük bir davanın yükünü omuzladıklarını ve karşılarına nelerin çıkacağını bilmektedirler.

Bugün olduğu gibi aynı şer güçlerin o günkü üretimleri de iş başındaydılar. Fitnelerini-iftiralarını-hainliklerini dolu gibi yağdırmaktaydılar.

Yine günümüzde olduğu gibi düşmanlıkları hep aynıydı. R. Tayyip Erdoğan nezdinde esas düşmanlıkları İslam’a karşı duruşlarıydı.

Bir bilgemizin ifade ettiği gibi:

“Nefislerinde iblisin kibri, Kâbil’in hasedi, Ad kavminin azgınlığı, Semud kavminin tuğyanı, Nemrud’un cür’eti, Firavun’un haddini aşarak Tanrılık iddiası, Hâmân’ın taşkınlık ve alçaklığı, Karun’un zulüm ve fesadı, Bel’am’ın hevası, Ashab-ı Sebt’in hilekârlığı, Velid bin Muğîre’nin inadı ve Ebu Cehil’in cehaleti o gün de bugün de kol gezmektedir.

………………

Doksan dört ruhunun, -geçmişi 14 asır öncesine dayanır- erleri ve liderleri bilir ki; esas gaye, bu dünya imtihanını kazanmaktır. Bundan öte bir beklentileri yoktur.

Bu gerçekten hareketle diyebiliriz ki, bir topluma kurbağa karakterli kimseler hâkim olursa, ortalık çamur deryasına döner.

Ruhlarını şirkle kirletmiş kimseler hâkim olursa, bütün bir millet zillete düşer, iyilere ve iyiliklere düşmanlık çoğalır.

Hesap gününe iman edenler hâkim olursa, bir tarafta şerlilerin şerleriyle mücadele ederken, diğer taraftan memleketin ve milletin refahı için çalışırlar.

………………

Ezcümle:

Şurası kesinlikle unutulmamalı ve sürekli hatırlanmalıdır ki, içteki ve dıştaki şer cephesinin, Müslüman halkımızın enkazına bile tahammülleri yoktur.

Yeni Akit

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat