Amel ve iman bütünlüğü olmayanlardan korkmalı

  • GİRİŞ24.02.2023 08:21
  • GÜNCELLEME24.02.2023 08:21

Eskiler derki:

-“Amel ve iman bütünlüğü olmayan insanlardan korkmalı”. Ardından söze katkı gelir: “Kork Allah’tan korkmayandan”.

Acı günlerimizde milyonlarca insanımız can derdiyken; post, rant ve oy devşirmek isteyen ihanet şebekelerine şahitlik etmekteyiz.

Yazının başlığına geleceğim ama şimdi hatırıma rücu edeni unutmadan paylaşayım.

Geçen hafta Cuma namazını Mimar Sinan’ın eseri camilerden birinde eda etmek nasip oldu.

Cami, Allah’ın mümin kullarıyla doluydu. İmam efendi deprem bölgesini de kapsayan harika bir dua etti ve duasının bir yerinde şöyle dedi:

-“Allah’ım bu kadar acı ve kayba rağmen, bölgeden fitne ve fesat yayanları mümkünse ıslah eyle” dediğinde “âmin” sesi cılız çıktı. Hemen ardından:

-“Allah’ım ıslahı mümkün değilse, “Kahhar” ismi şerifinin hürmetine “Kahhar eyle” deyince, cemaatin “âmin” sesi öyle bir yükseldi ki! Bu “âmin” her şeyi anlatıyordu.

Bizim gibi Müslüman ülkelerin en büyük problemi, cidden bu meseledir. Amel ve iman bütünlüğü olmayanların, millet-devlet kucaklaşmasına sürekli fitne, fesat ve ihanetle saldırmalarıdır. Ve bu işin başını tabii olarak siyaset çekmektedir.

Amel ve iman bütünlüğü içerisinde yaşayan kimselerin esas vazifeleri, Allah’a kul olduklarını bilmeleri ve ona göre hayatlarını ikame etmeleridir.

Bu halden rahatsız olanlar ise Allah’a kul olmayı nefislerine yediremedikleri için esas kul oldukları; “makam, mevki, para, mülk, şan, şöhret, servet” hırsına meyletmeleridir.

Böyleleri için irfan ehli şöyle der:

-“Küfranı nimet içerisinde olanlar, nimetin kadrini bilmedikleri için sahibini de bilmezler. Bu bilgisizlikleri onları bunalıma sokar ve sürekli fitneden-fesattan beslenirler.

Hâlbuki Allah verdiği nimeti alabilir de bunların örnekleri çoktur. Nimetin kadrini bilmeyenler, ayrıca küçümserler ve israf etmeyi zenginlik sayarlar”.

Deprem bölgesinde milletimizin ve devletimizin milli bir vicdan ve milli bir kardeşlik içerisinde yaraların sarılmasına tahammülsüzlüklerini, fitne-fesat çıkararak göstermektedirler.

İnsanlık tarihi göstermiştir ki, hayra koşanlar kazanmış, hayırla anılmışlardır. Şerre koşanlar kaybetmiş, şerleriyle anılmaktadırlar. Geride ne bırakmışlarsa onlarla yaşarlar.

Biz millet olarak yarınlarımıza; atalarımızdan öğrendiğimiz ve dünümüzden aldığımız “insan olma” metoduyla bakar ve ona göre yaşarız. Nice badireleri bu yolla savmışızdır.

Ezcümle atamız Oğuz Kağan’dan, buyurur ki:

“Yiğitlik, onurluluk ve adamlık şudur:

Bir kişi, bir kişiden hayır ve iyilik gördüyse onu unutmamalı. Asla nankörlük etmemeli. Haramzade oğuldan helalzade kul iyidir.

Hırsızları, arsızları, terbiye etmek için sadece kulağını çekip bırakmak; kurdu yakalayıp yemin ettirdikten sonra bırakmaya benzer.

Hırsız, harami ve fesatçılara güvenmek doğru değildir.

Suçluluğundan emin olunan kişileri serbest bırakmak veya başka yere sürmek, kuyruğu uzun yılanı, kendi evinin önünden alıp, komşunun evinin önüne koymak gibidir”.

YENİ AKİT

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat