Türkiye Yüzyılı ve Milli Devlet

  • GİRİŞ28.03.2024 08:17
  • GÜNCELLEME28.03.2024 08:17

Türkiye yüzyılına girerken artık siyasetin de yol haritası netleşmeli.

Siyaset çöplüğündeki veya gidecek partilerin yüzünden, siyasetin dengesi bozulmakta ve devlete de millete de büyük yük ve yorgunluk getirmektedir.

Bugün ülkemizde iki siyasi zihniyet vardır. Birincisi yönünü Haçlı Batı’ya dönmüş İttihat ve Terakkicileri temsil eden Halk Partisi.

İkincisi de Ayyıldızı sahiplenmiş ve yönü Hilal’den yana duran yani kıble medeniyetini temsil eden Cumhur İttifakını oluşturan Ak Parti ile MHP’dir.

Halk Partisi ve benzerlerine bakıldığında görülür ki, siyaseten de ideolojik olarak da bu ülkeye dair planları, programları millete ve devlete yabancıdır. Halleri ortada!

Türkiye yüzyılına girilirken gelinen noktada, Ak Parti ve MHP ittifakı, Halk Partisi zihniyetine karşı “Milli Devlet” mücadelesi vermektedir.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın; “Bu son seçimim” dedikten sonra MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, “Bırakamazsın”diye yüksek perdeden verdiği mesaj çokönemlidir.

Milli devlet, milletin tarih içinde ve tarihe karşı kendine has varoluş biçimi kazanmış halidir.

Türkiye son yirmi yılda, milli birlik ve beraberlik sağlayarak kendine dönmüş, kendini keşfetmiş bir ülkedir. Bu sebeple devlet biçimi “Milli” formunda gerçekleşmelidir.

Yüz yıllık bir özlem olan “Milli Devlet” anlayışının neşvünema bulması için zemin son derece müsait hale gelmiştir.

Cumhur İttifakı ile ve “Milli Şuur” taşıdığını iddia eden partilerin katılımıyla bu özlem sona erecektir ve özellikle Haçlıların korktuğu başlarına gelecektir.

Milli devlet; Haçlılardan ithal edilmeden, kendi medeniyet kavramlarımız içerisinde, kendi halkımız ve devletimiz tarafından kurulacak konumda ve noktadadır.

Milli Devlet’in tesisi; Selçuklulardan Osmanlı’ya, “devlet olma ve kurma” bilincinin oluşturduğu medeniyetin yeniden inşasıyla mümkündür.

Geçmişten kuvvet almayanlar geleceklerini kuramazlar. Halk Partisine sığınan yandaşlarıyla; geçmişsiz, geleceksiz bir toplum meydana getirmek istemekte ve yıllardır bunun için çırpınıp durmaktadır.

Türkiye yüzyılı artık çok farklı hadiselere gebedir. Bugüne kadar millet-devlet kucaklaşması sayesinde elde edilen kazanımlar heba edilmemelidir.

Devlet millet bütünlüğümüz, malum zihniyet tarafından Haçlı Batının desteğiyle bozulmak istenmekte ve başka emelleri de bulunmamaktadır.

Bu gerçeği görmemek-bilmemek-anlamamak için insanın “görme-işitme-idrak” melekelerini tamamen derleyip-toplayıp, hafızasıyla birlikte çöpe atması demektir.

Acaba inandığımız ve iman ettiğimiz kitabımız Kur’an-ı Kerim; “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın” derken kimlere hitap etmektedir?

Bu şuur yoksulluğunun, pek çok yoksunluğun ve kaybın davetçisi olduğunu aklıselim sahibi her insan bilebilir.

Milli Devlet tesis edilmeden Cumhurbaşkanımız bırakamaz! Bırakmamalıdır!

Ezcümle merhum Sezai Karakoç’tan:

“Biz ne buzullar ülkesiyiz ne Ekvator ne de Afrika’nın çölleriyiz. Biz eski medeniyet ülkesiyiz. İnsanlığın doğuşunun şahit olduğu topraklarız. Medeniyetlerin doğuş yeri bu topraklardır. Bize medeniyeti; Roma, Bizans getirmedi”. 

Yeni Akit

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat