Millet mefhumunu reddedenler
- GİRİŞ19.02.2025 09:05
- GÜNCELLEME19.02.2025 09:05
Millet mefhumunu reddedenler, illet tohumu ekerler.
Yakın tarihimiz, milletimizin devlet kurucu gücünü hiçe sayarak, illet tohumu ekenlerin akıbetleriyle doludur.
Vesayet rejim sahiplerinin, sol zihniyetin her türlüsünün ve bunların temsilcisi olan CHP’nin, devlet ile millet arasındaki ideolojik barikatları yüzünden, seksen yıldır şarampollerde patinaj yapan bir ülke idik.
Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan’ın, milletimiz iradesiyle devletin direksiyona geçerek nihayet şarampolden çıkabildik.
Bu hakikati anlamak için önce millet mefhumunun ne demek olduğunu bilmek, anlamak ve idrak etmek gerekir.
Devleti önceleme, milleti dışlama siyasetinin nelere mal olduğunu bilen zihniyetler hâlâ direnerek, devlete çökme hevesiyle milletimizi dışlama gayreti içerisindeler.
Oysa önce millet sonra devlet esastır. Millet olmadan devlet olunmaz gerçeğini, malum siyasi zihniyetler ile TÜSİAD gibi topraklarımıza ve milletimize cüzdanlarıyla hükmetmeye kalkanlar, ısrarla “millet olma” varlığımızı kabullenememektedirler.
Tabi bu anlayış onların dertleri ama dertlerini ikide bir uzanamadıkları ciğere murdar diyerek toplumun huzur, güven ve istikrarına kastetmemeliler.
•
Mesela TÜSİAD niye zıpladı? Cumhurbaşkanımızın çıktığı gezide gördüğü büyük ilgiden mi rahatsız oldular?
Erdoğan’ın gördüğü ilgi onun şahsıyla birlikte devletimize ve milletimize olan sevginin, muhabbetin, bağlılığın ve güvenin tezahürü değil mi?
Topraklarımıza aidiyet besleyen, vatanımıza karşı mesuliyet duyan, kendisini bu milletin bir ferdi görerek, millet-devlet kalkınmasının başarısı için emek veren her insanın gurur duyması, memnun olması gerekmez mi?
Hükümet üyelerimizin canhıraş şekilde milletimize ve devletimize karşı mahcup olmamak için gece gündüz çalıştıkları ve yaptıkları işler ortada değil mi?
Bu çalışmaları görmemek için direnmek ve reddetmek yerine, empati yaparak olup bitenleri görebilseler ne kaybederler?
Kayyım atanan PKK’lı belediye başkanlarını savundukları kadar hükümetimize de destek veremezler mi? Neyse ki, şükür bu hezeyanları havada kalmaktadır.
•
28 Şubat’ın üzerinden 28 yıl geçti. 28 yıl önceki zulümler, baskılar, hukuksuzluklar, bir bir ortada ve halen de çıkmaya devam etmektedir.
Peki, o günkü şahısları hayırla anan var mı? Milletimiz tarafından kabul görmedikleri ve kendilerine silah doğrultulduğu için yapayalnız değiller mi?
Hatta biraz gerilere gidelim. CHP’nin 1940 ila 1950 arasında on yılda neler yaptığı meydanda ve hâlâ o yıllarda çekilen ve çektirilen acılar unutulmadı.
27 Mayıs 1960, 12 Mart 1972, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997, 27 Nisan 2007, 15 Temmuz 2016. Bu tarihler milletimizin hafızasında yıllarca canlı kalacaktır.
Kalkışmaların, darbelerin, muhtıraların sahipleri ve bunları alkışlayan kartel medyasının baronları şimdi neredeler ve ne haldeler?
Ezcümle:
Gelin, mezardakiler yahut kabre yaklaşanların pişman oldukları şeyler için dünyadakiler birbirini yemesin. Büyük ve güçlü Türkiye’nin kervanı durdurulamaz.
Yeni Akit
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol