Cemaat önce dış güç oldu, şimdi de dış tehdit oluyor

  • GİRİŞ06.02.2014 10:52
  • GÜNCELLEME06.02.2014 10:52

Cemaat'in ya da 'paralel yapı'nın Türkiye içindeki darbeci çevrelerle kurduğu ittifakın ortaya çıkardığı resim, bir çok ülke açısından hiç de kabul edilebilir değil.

İktidarı devirip devleti ele geçirme adına kuralsız, sınırsız, kim varsa ittifak kurmaya ayarlı çabanın, iktidar değişiminin ötesinde rejim değişikliği girişiminin bir süre sonra dünyada rahatsız edici, endişe verici bir koalisyon olarak algılanıp 'ulusal tehdit' kategorisine alınabileceği ihtimalini yabana atmamak lazım.

Özellikle kendi ülkesinde devlet iktidarının verdiği imkanları siyasi iktidara, ülkeye ve devletin kendisine karşı kullanabilen bir yapının meşruiyetini kaybetmesi, siyasi ve idari açıdan darbeci bir 'örgüt' olarak tanımlanması, hukuki açıdan suç örgütü olarak tanımlamasına yönelik çalışmalar yürütülmesi dışarıdan nasıl görülecek?

Kendi ülkesinde bunları yapan bir yapıya, faaliyetlerde bulunduğu ülkede bundan sonra nasıl davranılacak? Doğrudan destek vermeyen her ülke, bu yapıyı tehdit kategorisine sokacaktır. Doğrudan destek veren ülkelerin pozisyonundan rahatsız olan ülkeler ise sadece bu açıdan bile bir tehdit tanımlaması yapabilecektir.

FİNANS VE İSTİHBARAT OPERASYONU

Kendi ülkesinde demokratik siyasi iktidara savaş açan yapının, bunu yolsuzluk gibi kamuoyunun oldukça hassas olduğu bir kamuflajla sunsa da, gerçek niyetinin ne olduğunu anlama konusunda Türkiye'de oluşan kanaat sınırları aşıp bir çok ülkede de etkisini göstermeye başladı. Söz konusu yapının Türkiye'ye özgü, Türkiye ile sınırlı olmadığını, küresel ölçekte ilişkiler ağına sahip olduğunu, finansal ve siyasi hesapları bulunduğunu, bazı ülkelerle organik ilişkiler içine girdiğini gören bir çok ülkenin başka türlü de düşünmesi söz konusu olmayacaktır.

Alman basınında son günlerde yayınlanan değerlendirmelere, Avrupa'nın olaya yaklaşımındaki eğilime bakılırsa; içeride ve dışarıda güç merkezlerine yakın durarak Türkiye ile kavgaya tutuşan yapının kısa süre sonra bu ülkelerle de kavgaya tutuşacağı, daha doğrusu özellikle Avrupa ülkelerinin bu yapıya karşı bir tür tasfiye ve kontrol stratejisi uygulamaya başlayacağı düşünülebilir.

Bu ülkelerde yaygın çalışması olan Cemaat üzerindeki tartışma biçimi Türkiye meselesi olmaktan çıkıp bir 'iç meseleye' dönüşüyor. Cemaat boyutu değil finansal ve istihbarat boyutu daha derinlemesine sorgulanıyor.

29 Ocak'ta, 'Cemaat dış güç haline geliyor' diye yazmıştım. Bugün de anlatmak istediğim konu Cemaat, dışarısı için de tehdit haline geliyor. Bu iki boyutu çok iyi analiz etmek, sorgulamak lazım. Gözleri kör eden dezenformasyon, yalan ağından kurtulup Türkiye içi iktidar çatışmasını ve bunun dış bağlantılarını, dışarıdan Türkiye'ye yönelttikleri savaşı, mevzi olarak kullandıkları ülkelerin kendilerini bir iç tehdit gibi algılama eğilimlerini birlikte ele almak lazım.

Türkiye hem içeriden hem dışarıdan saldırı altında. Türkiye, organize darbeci bir yapıyla içeride mücadele ederken, söz konusu yapının mevzilendikleri ülkelerde hiç de güvende olmadıklarını farketmemiş olmaları mümkün görünmüyor. Asya'dan Avrupa'ya kadar, kendi devletiyle böylesine organize bir çatışmaya giren bir yapıya hiçbir ülke geniş hareket alanı sağlamaz. Bunun bilinmesi lazım. ABD'de bir çevrenin küresel ve İsrail'in bölgesel çıkarlarıyla örtüşen çatışmayı yürütenler dünyanın ezici çoğunluğu tarafından masum görülmeyecektir.

Birkaç hafta sonra Almanya'da, Hollanda'da Asya'da bazı ülkeler cemaatin hareket alanını kısıtlar hatta tasfiye operasyonlarına başlarsa kimse şaşırmasın. Sandığınız gibi bu 'dini bir cemaat'in hareket alanını kısıtlamak ya da İslam'a karşı önyargıdan beslenmeyecek. İstihbarat ve finansal operasyon boyutu üzerine gidilecek.

NSA VE PARALEL İSTİHBARAT

Angela Merkel'i bile dinleyen NSA skandallarından sonra, NSA'nın Türkiye ayağı gibi hareket eden bir yapıdan, NSA dinlemelerinden rahatsız olan, bu yüzden ABD ile kriz yaşayan her ülke rahatsız olacaktır. Bu rahatsızlığını da açıkça ortaya koyacaklar. Daha şimdiden Türkiye'deki paralel istihbarat operasyonlarının ABD kaynaklı küresel dinleme/istihbarat operasyonlarıyla bağlantılandıran düşüncenin güç kazanması dikkat çekici.

'Cemaat dış güç haline geliyor' derken, Neocon/İsrail aşırı sağına mensup yayın organlarına çıkıp, Türkiye toplumunun öfkesini kazanmış bu yapılarla aynı karede görünmenin, konuşulan, söyleşi verilen, seçilen adreslerin temsil ettiği güç/çevrelerin özenle seçildiğine dikkat çekmiş ve şunları söylemiştim, hatırlatayım:

"Bu güç odaklarına yakın durmak, onlar üzerinden Türkiye'ye mesaj vermek, onların eliyle Türkiye'yi dövmek, onların etkileriyle hükümete operasyon çekmek hiç de hayra alamet görünmüyor.

Görünen o ki; bundan sonra izlenecek mücadele yöntemi de büyük ihtimalle benzer yapılar, odaklar üzerinden sürdürülecek, mesajlar bu çevreler üzerinden verilecektir. Türkiye'ye dışarıdan baskı uygulanacak, siyasi yıpratma ve algı inşası o derin yapılar üzerinden servis edilecektir.

Fethullah Gülen'in mesaj verme biçimi, cemaatinin savaş yöntemi kararlı biçimde Türkiye dışı aktörlere bel bağlar hale geliyor. Onlarla ittifak kurulması, dayanışma içine girilmesi, 'hükümeti içeriden olmadı dışarıdan yıkalım' hesabına dönüşüyor.

Peki böyle devam ederse ne olur?

Yabancılaşırsınız. Yabancı unsurlarla, ülkelerle, çevrelerle birlikte anılırsınız. Türkiye'den uzaklaşır, Türkiye karşıtı bir cephenin, koalisyonun unsurlarından biri olursunuz. Türkiye'nin zayıf karnı, müdahaleye açık kesimi olur, üzerinden hesap yapılan, operasyon yürütülen bir yapı haline gelirsiniz.

MİT'e yönelik yıpratıcı süreç, 17 Aralık operasyonunun İran boyutu, 25 Aralık operasyonunun sermaye savaşlarıyla ilgili yönü bu 'dış etki'yi açık etti zaten. Yapılan her operasyonun dışarıda bir iz düşümünün olduğu pekala biliniyor artık. Cemaat içerideki eylem biçimiyle, dışarıda dayanışma içine girdiği çevrelerle bir 'dış güç' haline geliyor."

ERDOĞAN NE DEMEK İSTEDİ?

Ama bu 'dış güç olma', 'dışarıdan aldığı güçle içeride operasyon yapma', daha önce 'Ak Parti'yi kullandığı gibi' bugün de yabancı/derin merkezleri kullanma sürecinin bir adım sonrasını izliyoruz. O derin yapıları tehdit görenlerin Cemaati ya da malum yapıyı da tehdit görmesini de. 'Acaba bizim ülkemizde hangi amaçla faaliyetlerde bulunuyorlar, acaba hangi ülkeler bu yapı üzerinden bize operasyon çekiyor' endişesini..

Bugüne kadar bütün dünyada hükümet ve devlet koruması altında yayılan, yerleşen yapı; koruma kalkanı kalkıp, üstelik küresel ölçekte bazı merkezlerin operasyon aracı gibi görünmeye başlayınca nasıl bir duruma düşecek?

Bekleyelim, göreceğiz. Bulundukları bütün ülkeleri Türkiye karşıtı savaşın mevzilerine dönüştürenler bir süre sonra o ülkelerden kovulabilir, dışarı atılabilir. Maalesef çok yanlış bir hesap yaptılar ve bu yanlışlığı sorgulama ihtiyacı bile duymuyorlar. Ülkeye zarar verirken kendilerini de uluslararası bir 'kart'a dönüştürmekten çekinmediler.

Yazının tamamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat