Biz susarsak coğrafya susar

  • GİRİŞ11.04.2014 11:36
  • GÜNCELLEME11.04.2014 11:36

Ne zaman ki Türkiye yeniden içe kapanmaya zorlandı, enerjisini iç sorunlara harcamaya başladı coğrafyadaki değişim dalgası zayıfladı, kırıldı.

Bugün Mısır cuntasının 529 kişiye verdiği idam cezalarını tartışıyoruz. Bu halde bile, aylardır kör bir kavgaya mahkum edilsek bile, bu kavga yüzünden çevremize bakamayacak hale getirilsek bile bunu biz tartışıyoruz, biz tepki gösteriyoruz.

Arap dünyası suskun, Arap medyası suskun, ABD ve Avrupa siyaseti, kurumları, medyası, insan hakları kuruluşları suskun. Ortadoğu'nun en büyük demokrasi çıkışını yok edenler, kitlesel kıyım görüntüsü veren idam kararlarına, cunta rezaletine utangaç da olsa tepki vermekten uzak.

Türkiye'de, yakın çevremizde, 'kriz coğrafyası', 'fay hattı' olarak tanımlanan ülkelerde genç kuşaklar Batı'ya, yüz yıldır bize ve bu ülkelere dayatılan anlayışa, zihin esaretine karşı derin bir sorgulama başlatmalı, tarihi bir meydan okuma şekli geliştirmeli.

Geleceğimizin sadece ve sadece kendi ellerimizde olduğunun idraki ülkeden ülkeye, toplumdan topluma, nesilden nesile aktarılmalı, coğrafya tarihi tersine çevirecek bir çıkış yolu bulmalı. Diktatörlüklerin, zorbalıkların, fakirliğin ve adaletsizliğin kader olmadığına dair coşkulu bir bilinç oluşturulmalı.

Gezi olaylarından bu yana Türkiye'yi içe kapatmaya yönelik girişimler maalesef kısmen de başarılı oldu. Türkiye, içerideki krizle boğuşmaktan çevresine bakamaz hale getirildi. Hükümeti düşürmekten darbe yapmaya kadar her uğursuz girişimin arkasında yer alan çevrelerin son derece bilinçli, kapsamlı bir senaryo çerçevesinde hareket ettiklerini düşünüyorum. Siyaseti felç etmek, ekonomiyi çökertmek, toplumsal krizleri tekrar canlandırmak gibi ülkeyi intihar noktasına sürükleyenlere bu ağır suçun sorumluları olduğu mutlaka hatırlatılmalı.

Son dört aylık mücadelede, devleti ve hükümeti köşeye sıkıştırmaya çalışan inisiyatif kesinlikle bir cemaat öfkesiyle sınırlı değildi. Kendi geleceği için ülkeyi yakmayı bile göze alabilenlerin adlarının, tarihin en büyük casusluk operasyonuyla birlikte anılması ibretlik bir durumdur. Türkiye içinde binlerce bireyi fişleyenlerin, devleti de fişlediklerini, ülkeye diz çöktürmek isteyenlere malzeme servis ettiklerini unutmamak lazım. Aslında senaryo çok büyük. Senaryonun gerçek hedefinin; Türkiye'nin son yıllarda çevresindeki ülkeler ve toplumlar üzerinde oluşturduğu o güçlü siyasal söylem, değişim dalgası olduğunu da…

Başlatılan dinleme ve casusluk soruşturmaları, çok daha çarpıcı gerçekler sunacak bize. Belki o zaman ne kadar ürkütücü bir durumla karşı karşıya bırakıldığımızı daha iyi anlayacağız. İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın sözlerine bakılırsa, yüz seksen civarında soruşturma dosyası var. Bunların büyük oranda dinleme ve casusluk konulu olduğundan şüphe yok.

Zaten dinlemelerin hepsi ya şantaj içindi ya bir yerlere servis için. Aslında her ikisi içindi. NSA'nın küresel çapta casusluk ağının Türkiye ayağını oluşturanlar, aldıkları ihaleyi yerine getirirken içeride de devleti ve toplumu yeniden dizayn etmeye girişmişler.

İşte bunlar, Türkiye'yi eskiden olduğu gibi yeniden içe kapanmaya zorladı. Ortadoğu'daki gelişmelere bakamadık bile. Kuzeyimizde Kırım Ukrayna'dan koparılıp Rusya'ya bağlandı, bakamadık bile. Ukrayna fiilen parçalandı, Karadeniz'in kuzeyinde Doğu Avrupa'dan Kafkaslara kadar yeni bir kriz haritası oluştu, dikkat edemedik bile.

Türkiye susturuldu. Kuzeyimizde Rusya şovu başladı. Avrupa ile Rusya arasında müthiş bir restleşme, kapışma yaşanıyor. Dünyanın dikkati Ortadoğu'dan Türkiye'nin kuzeyine kaydı. Moskova'nın Ukrayna'da yapıp ettiklerine karşı Güney Kafkaslarda bir hareketlilik, Bulgaristan ve Romanya'da ABD askeri hareketliliği, bugüne kadar krizlerden uzak tutulan Karadeniz'de gerilimler başlayabilir. ABD ve Avrupa'nın genel durgunluğuna karşı Asya'da müthiş gelişmeler izliyoruz. Rusya'nın hem Kuzeyimizde hem de Ortadoğu'daki manevralarına cevap bile verilemiyor.

Ortadoğu'da eski yönetim tarzı tekrar ipleri eline alırken, zorba rejimler tekrar güç kazanırken, en hareketli olması gerektiği dönemde Türkiye'nin sinir sistemini felç edenler kimler adına ne görevler üslenmiş olabilir? Bunun ciddi biçimde sorgulanması lazım. Türkiye'nin, yüzleşmek zorunda bırakıldığı felaket senaryosunu iyi anlaması, sorumlularından hesap sorması lazım.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat