Kürt Ergenekonu

  • GİRİŞ29.05.2009 09:30
  • GÜNCELLEME29.05.2009 09:30

Türkiye'de ne zaman olumlu, sevindirici, ümit verici bir gelişme olsa birileri, bir yerler harekete geçer ve bu ümit bir anda derin bir üzüntüye dönüştürülür. Ne zaman bir şeyler yoluna girmeye başlasa süreci boşa çıkaracak bir olay mutlaka olur. Bu kanaati besleyen yüzlerce örnek gördük. Özellikle de “Kürt meselesi” ya da terör meselesi konusunda.

“Kürt açılımı” tartışmalarının yoğunlaştığı, hemen her kesiminde taraftar bulmaya başladığı dönemlerde çatışmaların, saldırıların ivmesi bir anda yükseliyor. Bölgeden acı haberler gelmeye başlıyor. Anadolu'nun her köşesinde evlerde ağıtlar yakılır oluyor. Bazen Dağlıca saldırısı gibi, Aktütün saldırısı gibi Türkiye'yi yasa boğan, bildiğimiz terör saldırılarının ötesinde anlamlar içeren, çokuluslu planlama işaretleri veren saldırılar gerçekleşiyor.

Saldırıların, ölümlerin dışında inşa edilmeye çalışılan süreç yok ediliyor. Bu can alıcı sorun üzerine “bir şeyler yapma” iradesine sahip olanlar yıldırılıyor, toplumsal umut boşa çıkarılıyor. En önemlisi de, Türkiye kamuoyunu çözüme ikna etme yönünde alınan bütün mesafe yok oluyor.

Türkiye'nin elini kolunu bağlayan, bütün enerjisini yutan, dünya ile ilişkilerini rehin alan içerideki ayrışmaları formatlayan en önemli meselesiyle ilgili çözüm isteyenler sadece konuşabiliyor, hiçbir şey yapamıyor. Çözüm istemeyenler asla konuşmuyor ama sürekli ayrışmayı derinleştiriyor ve çalışıyor.

Önceki akşam Hakkari'nin Çukurca ilçesinde altı asker hayatını kaybetti. Sekiz asker yaralandı. Yine aynı bölgede bir asker daha şehit oldu. Onlarca askerin canını alan mayın saldırıları tekrar gündeme geldi. Bunu, bölgedeki operasyonlarla, çatışmaların özel şartlarıyla açıklamak elbette mümkün. Ama bütün Türkiye'den görülen manzara sadece bu değil.

Aslında geçtiğimiz yıl yaşanması beklenen ancak bu yıla sarkan bir büyük bir proje var gündemde. Türkiye'nin bölgesel açılımına paralel biçimde gelişen, içerideki sorunların çözümüne yönelik bir enerji bu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün sözleriyle tartışmaya açılan “çözüm”e yönelik ciddi girişimleri haber veren, Diyarbakır'dan Trabzon'a kadar bütün Türkiye'de taraftar bulmaya başlayan, belki de ilk kez konjonktürün bu kadar müsait olduğu bir ortamda ele alınan süreç, bu tür saldırılarla engellenmek isteniyor.

“Kürt sorununda iyi şeyler olacak”, “Kürt sorununda tarihi fırsat var”, “Kürt sorunu bugün çözülmezse ne zaman çözülecek”, “İster terör, ister Güneydoğu, ister Kürt meselesi deyin. Bu, Türkiye'nin en önemli meselesidir ve mutlaka halledilmelidir”, “Türkiye'de şimdi herkesin birbirini tamamladığı bir mekanizma çalışıyor; tam bir işbirliği halindeyiz. Böyle ortamlarda iyi şeyler olur, şimdi de olacak. Elimizde iyi bir fırsat var ve bu fırsatın kaçmaması gerekiyor. Hem dış meselemizde hem de bu meselede…”

Bunlar Cumhurbaşkanı Gül'ün değişik ortamlarda söylediği ve yeni şeylerin habercisi olarak görülen sözler. Belki de ilk kez böylesine elverişli bir ortam oluştu. İlk kez bu çözüm yolunda böylesine bir kararlılık var. Belki ilk kez iç ve bölgesel konjonktür bu kadar uygun. İlk kez PKK'nın uluslararası etkinliği bu kadar sınırlandı. İlk kez toplumumun bütün kesimleri, kurumlar kadar sokaktaki insan ve sivil örgütleri çözüm konusunda iyimser.

Hafta sonu Diyarbakır'da dolaşırken iki şey özellikle dikkatimi çekti. Biri; bölge insanının önüne gelen herkesi suçlama yanılgısı, ikincisi ise hemen herkesin “gerçekten bir çözüm olacak mı” sorusunu sormaları. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın bile “genel af”ın mümkün olabileceğini söylediği bir dönemde bu saldırıları dar anlamda yorumlamıyoruz. Öyleyse, ısrarla bu duruştan geri adım atmamak gerekiyor. Türkiye'nin yakaladığı bu tarihi fırsat kaçırılmamalı. Bu ülkenin enerjisini aynı çatışmaya yoğunlaştırmak, burada heba etmek isteyenlerin çabalarını boşa çıkarmalı.

Bugüne kadar bu tür sabotajları, tahrikleri, çözümü engelleyenleri hep belli çevrelerde aradık. Tek yanlı baktık. Bugün bir şeye daha bakmak gerekiyor. Çözüm isteyen bazı çevreler bir yandan da çözüme yönelik girişimleri sabote etmekle meşgul. Sadece terörün engllenmesi değil, dağdakilerin indirilmesi değil, Kürt Ergenekonu'nun da dağıtılması gerekiyor.

İbrahim Karagül - Yeni Şafak
ibrahimkaragul@gmail.com

Yorumlar8

  • cemal toptancı 16 yıl önce Şikayet Et
    vecize. Kürtlere kürtçülüğü dayatanlar "Ergenekon Çetesinin" kanlı katilleridir.
    Cevapla
  • adil şahin 16 yıl önce Şikayet Et
    cemil yılmaz bey. ben sadece zaman yenişafak sabah star veya akşama kadar samanyolu palavralarını dinlemiyorum.ben bütün kesimi okuyorum ve mantıklıları seçiyorum kafamda..ergenekon iddianemesinin haklı çok tarafı var..bazı insanlarda haksız yere karalandı ve serbest kaldı...benim görüşüm şu öyle bir hava yaratıldıki türkiyede ufak bişiy olsun ergenekon yapmıştır havası var:) ben buna laşkalık diyorum işte..pkk mayın patlatıyor ihale ergenekona kalıyor..bu kadar saf olmamak lazım...
    Cevapla
  • cemil yılmaz 16 yıl önce Şikayet Et
    adil şahine. deniz baykal da yok diyor ergenekonu ya ya sahip çıktığınız için böyle konuşuyorsunuz.yada cahilliğinize verelim,hadi yok diyelilm hiç bir kafanız çalışmıyor.bu ülkede emekli kuvvet komutanları muvassaf subaylar içeri alındı,böyle birşey olmasaydı asker bun izin verirmiydi sanıyorsun helede türkiye gibi yarı yamalı demokrasilerde bedrettin dalan eden amerikaya kaçtı sanıyorsun silahlar gömülü silahlar ne yapıcaz.adama gülerler kardeş
    Cevapla
  • muhammed rehavi 16 yıl önce Şikayet Et
    sy karagüle. sayın karagül, çok önemli bir olaya değindiniz. fakat ayrıntılara girmemişsiniz. bu konuyu sy altan tanda daha önce dile getirmişti. fakat dikkatimi çeken şey bu olayın varlığının bilinmesine rağmen üzerine gidilememesidir. eğer ayrıntılı bilğiler mevcut ise bu konuda yeni yazılarınızı bekliyoruz. bu konuda duyarlı bölge insanlarının size yardım edeceğini umuyorum
    Cevapla
  • mehmet tokat 16 yıl önce Şikayet Et
    Kürt Sorunu Yok, Komünist Sorun Var. Adıyaman, Urfa, Erzincan, Elazığ, Malatya, Van, Siirt, Maraş, Antep, Adana, İstanbul.. milyonlarca Kürt kardeşimiz var. hiç birinde sorun yok. Niye şimdi birden Kürt sorunu diye bir şey atılıyor ortaya? tamam, güneydoğu anadolu ısrarlı bir şekilde zayıf ve fakir bırakıldı ergenekon tarafından. ama bunun adı yine ergenekon sorunudur, Kürt sorunu değil. yaptıran sorundur, fakir kalan değil. komünist ayaklanma yaptıranlar sorundur, yapanlar piyondur. bunun adını koyalım.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat