Esad için geri sayım mı?
- GİRİŞ16.03.2012 07:07
- GÜNCELLEME16.03.2012 07:07
15 Mart, Suriye'de isyanın başladığı gün. Şam'da, "hürriyet" isteyen bir gruba güvenlik güçlerinin müdahalesiyle başlayan isyan dalgası, Lübnan ve Ürdün sınırına sonra da Türkiye sınırındaki yerleşim bölgelerine yayıldı. Özgürlük sloganlarına kurşunla cevap verildi.
Ortadoğu tipi liderlik ve rejimlerin geleneksel refleksine Suriye'de en açık ve çarpık haliyle tanık oluyoruz şimdi. Değişimi güçle, silahla bastırma, kitleleri korkuyla dizginleme, ülkeyi koruma adı altında o ülkede yaşayanların ezici çoğunluğunu "dış düşman" gibi algılama ve yok etmeye ayarlı bir güç gösterisi bu.
Öyle ki; kasaba ve köyleri içindekilerle birlikte yok etmeye, dünyaya Felluce örneklerini hatırlatmaya, sistem içinde örgütlenmiş çeteler üzerinden sivil kıyımlara imza atmaya, ülkenin tamamına sahip olma yerine belli bir zümrenin temsilcisi gibi davranmaya, toplumun geri kalanını korku ile sindirmeye ya da ezmeye girişen bir devlet var karşımızda. Daha doğrusu devlet özelliğini hızla kaybedip örgüt olmaya doğru giden bir yapı...
Bir yıl içinde Arap dünyasını kaybetti, bölgede yakın olduğu ülkeleri kaybetti, Batı'da zaten dostu yoktu, Asya ülkelerinin sempatisini kaybetti. Rusya, Çin ve İran dışında dünyayı karşısına aldı. Şam boşaldı, büyükelçilikler terkedildi. Bir devletin, her ne olursa olsun, kendi insanlarına reva gördüğü dışlama, bağlılığından emin olmadığı kitleleri yok etme mantığı hiçbir şekilde kabul edilemez.
Bu haldeyken bile, "bize uluslararası komplo kuruluyor" yakınmalarının hiçbir anlamı olmayacaktır. Eğer komplo kuruluyorsa, eğer Suriye işgal edilmek isteniyorsa, eğer bu ülkede iç savaş çıkarılmak isteniyorsa bunun zeminini şu anki Şam yönetimi oluşturuyor. Saddam da, Kaddafi de aynı hatayı yaptı. Söylediklerinin önemli bir kısmı doğruydu. Ama şunu göremediler: İşgal yerli zorbaların zaaflarından beslenir, onların hatalarıyla mümkün olur.
Köşe yazısının tamamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz
İbrahim Karagül / Yeni Şafak
Yorumlar1