“Zaman yuvarlaktır” diye bir tabir var. Bu tabire göre eğer teknolojik olarak başkalarının gerisindeyseniz onları yakalamak için ille de her şeye baştan başlamak zorunda değilsiniz. Mesela araba üretmek için yeniden teker, motor, şanzıman vs. keşfetmeniz gerekmez. Veyahut bir savaş uçağı üretmek için sıfırdan bir motor, radar, elektronik aksam vs. geliştirip 100 yıllık farkı kapatmanız gerekmiyor. Bunun yerine mevcut bir uçağı iyi analiz edebilir, parçaları ters mühendislikle üretebilir veyahut ilk uçağı mevcut bir üretici ile birlikte üretebilirsiniz. Ülkeler tüm teknolojik ürünlerin üretiminde birbirlerini böyle yakalarlar. 

Bu durum Türkiye için de geçerli ve bazı konularda rakipler yakalanmaya başlandı bile. Örneğin bu ülke rahatlıkla yüzde 100 yerli bir araba yapabilecek kapasiteye sahip. İnşaatı en zor köprüler de yabancılarla zamanında yapılan ortaklıklar sayesinde yapılabiliyor. Füzelerimiz nerdeyse tamamen yerli. Helikopterin motoru üretildi, üretiliyor. Tankın motoru da öyle. Şimdilerde yerli jet olan TF-X’in üretimi için çalışmalar yapılıyor. Bu yerliliği batı ülkeleri 100 yıldan önce yakalamıştı. Ancak 5-10 yıl sonra hiçbirinden 100 yıl geride olmayıp hepsi ile eşit düzeyde olacağız. 

Hatta belki bazı ürünlerde bir adım önde olacağız. Malum SİHA teknolojinde ilk üretici değiliz ama en iyi birkaç ülkeden biriyiz. Hatta dünyada en çok tutulan Bayraktar TB2 SİHA’lar bu ülke mühendislerinin ürünü. Baykar firması yakında turbo motorlu Kızılelma SİHA’sını da uçurmaya başlayacak. Kızılelma’yı görünce bir şey dikkatimi çekti. 

Kızılelma, bildiğimiz jetleri andırıyor. Tek fark daha küçük olması çünkü daha küçük bir motor kullanıyor. Bu yüzden de bir jet kadar hızlı değiller ama bir SİHA’ya göre 4-5 kat daha hızlılar. Kızılelma’nın insansız uçurulabilmesi ise onu jetlerden de üstün kılıyor. Dolayısıyla bu özelliğiyle savaş uçağı teknolojisinde 4. nesil olan F-16 ile 5. nesil olan F-35’ten daha üstün bir özelliği olacak. Diğer bir deyişle Kızılelma’nın insansız oluşu onu 6. nesil bir uçak yapıyor. Ancak diğer eksik özellikler nedeniyle 4. ve 5. nesillerin yerini alamıyor. 

Fakat elde çok sayıda Kızılelma olursa, insanlı jetler düşman jetleriyle uğraşırken insansız olanlar düşman ülkesini bombalayabilirler. Dolayısıyla insanlı jetlerin iş yükünden çok büyük bir kısmını üstlenmiş olacaklar. Ayrıca operasyonların maliyetini ve maruz kalınabilecek zararları da minimize etmiş olacak. 

Dahası da var ki bu daha devrim niteliğinde ve Türkiye’yi belki de Amerika’nın önüne geçirecek. Dediğimiz gibi Kızılelma’nın motoru daha küçük. Peki ya daha büyük bir motor kullanılırsa? Mesela F-16’nın motoru üzerinden bir tasarım yapılırsa? Bu durumda 6. nesil jet uçağına sahip olmuş olacağız. ABD, Japonya, Rusya, Fransa, İngiltere ve Çin 6. nesil uçaklar üretmek için çalışmalara başladılar bile. 6. nesille birlikte insansız jetleri görmeye başlayacağız. Onlar mevcut insanlı jetler üzerinden insansız jetlere geçmeyi planlıyorlar ve ilk uçaklarını 2030’larda uçurmayı planlıyorlar. 

Türkiye bağlamında ise 2023’te uçması planlanan Bayraktar Kızılelma’nın daha gelişmiş versiyonu 2030’dan önce uçabilir ve 6. nesil jet uçaklarıyla aynı özelliklere sahip olabilir. Eğer bu gelişme olursa, savaş uçağı alanında tüm ülkelerin önüne geçme ihtimalimiz olabilir. Kızılelma her ne kadar TB2’lerin devam serisi olsa da 6. Nesil Türk uçağının ilk örneği de olacak gibi. 100 yıl önce Nuri Demirağ ve Vecihi Hürkuş gibi girişimcilerin engellenmesi için kaybedilen 100 yıl böylelikle yakalanmış olacak. Tabi Bayraktar kardeşler 100 yıl önceki akıbete uğramazlarsa. Bu ülkenin Wright kardeşlerine sahip çıkmamız lazım. Çünkü göğüslerimizi daha da kabartacak ürünlerin üretimine başladılar da çoğumuz farkında değiliz.  

YENİ AKİT