Pazar günü bu yazıyı yazdığım sıralarda oy kullanma süreci yeni başladığı için şu anda okuduklarınız seçimlerin sonucu bilinmeden yazıldı. Bu notu düşmem gerek çünkü yazı benim hangi tarafta olduğumu gösterdiği için tarafımın sonuçlardan etkilenmediğini ve sonuçlara göre taraf değiştirmediğim bilinmiş olsun.

Henüz oy kullanmaya gitmedim ama gittiğimde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve Ak Partiye oy vereceğim. Tıpkı bundan önceki seçimlerde de verdiğim gibi. Bizimkisi partizanlık değil. Bu devirde kendi dünya görüşümüzü en iyi kim ve hangi parti temsil ediyorsa oyumuzu ona vermiş oluyoruz. Çünkü oy verdiğiniz kişilerde kendinizden bir şeyler bulursunuz. O sizdendir, siz de ondansınızdır. Aynı mahallenin insanısınızdır. Aslında mahalle değişmese de siyaseten fikir değiştiren çok oldu ama biz mekan olarak da mantalite olarak da yerimizde kaldık ve kalmaya devam edeceğiz.

Çünkü son 20 yıldan önceki 20 yıllarda ben ve benim gibi düşünenler olarak çok dışlandık. Okul sıralarından sırf başörtülü diye dışarı atılan arkadaşları gördük. Başbakana meydan okuyan rektörler ve sendika liderleri gördük. Sırf namaz kılıyoruz diye özel şirketlere alınmadığımız dönemler oldu. Sonra Recep Tayyip Erdoğan ve ekibi gelerek yasakçı zihniyetle mücadelesini verip onları geriletti. Şimdi aynı zihniyet seçim yoluyla ve de arkasına terör örgütlerini de alarak ülkeyi 20 yıl öncesine götürmek istiyor. Bu durumu bir vatandaş olarak kabul etmem mümkün değil.

Ben bağımsız, itibarlı, kendine yeten ve yeniden şahlanan bir Türkiye istiyorum. Son dönemde şahlanış başladı zaten. En güzel yollarda güzel arabalarla seyahat de edebiliyoruz, dünyanın en büyük üç havayolundan biri olan Türk Hava Yolları’yla dünyanın en büyük havalimanlarından biri haline gelen İstanbul Havalimanından 100’den fazla ülkeye de uçabiliyoruz. Uçan sadece havayolumuz değil. Daha geçtiğimiz hafta biri en az 1000 km menzile sahip üç füze test edildi ve hepimizin gururu okşandı. Sırada uçan jetimiz, tankımız ve uzay yolculuğumuz var.

Ancak hükümet değişirse tüm kazanımlar, devasa projeler ve özgürlükler yağmalanacak ve ülke geriye gidecek. Muhalefet daha iktidar olmadan sokaklarda başörtülüler saldırıya uğruyorsa endişemizde haklıyız. Şunu da biliyoruz ki muhalefet kazansa bile iktidarın ömrü 3 yıl sürmeyecektir. Çünkü bu kadar benzemez parti Erdoğan’ı iktidardan indirmek için birleşti ama Erdoğan artık olmazsa çıkar kavgasına girecekler ve ayrışacaklar. Olan da devlete ve hükümete olacak. Fakat sadece muhtemel muhalefet iktidarını eleştirmek de doğru değildir. Neticede halkın oylarıyla gelecekleri için yaptıkları iyi kötü her icraatın bir sorumlusu da halktır. Dolayısıyla yarın bir gün ülke iktidardan zarar gördüğü zaman ona oy verenler de mesul olacaktır.

Ben on yıllardır değişmeyen yolumdan dönmeyecek şekilde kararımı vermiş olacağım. Bunun belki bireysel bir getirisi olmayacak ama bir nefeslik ömrümüzü nefsimizin isteklerine de feda etmeyiz. Varsın ileride mağdur bile olalım ama bu ülke mağdur olmasın. Gönül isterdi ki katkımız bir oydan ve gazete yazılarından fazlası olsun ama olmasa da dert etmeyiz. Biz kişileri ve partileri değil bulunduğumuz tarafı seviyoruz. Bu taraf ulvidir. Kim hizmet ederse ona hep destek vereceğiz. Ne olursa olsun son durağı ölümün ötesinde bir yerde olan doğru yolumuzdan dönmeyeceğiz.

YENİ AKİT