Savunma sanayi umut pınarı gibi

  • GİRİŞ31.07.2023 08:12
  • GÜNCELLEME31.07.2023 08:12

Türkiye’nin ve dünyanın sayılı fuarlarından olan IDEF, 25-28 Temmuz arasında kapılarını silah üreticileri, müşterileri ve ziyaretçilerine açtı. Fuarda bir zamanlar sadece mock-up’ları (prototipleri) sergilenen silahların artık kendileri sergilendi. Hâlâ çok sayıda mock-up var ama her biri adeta gelecekte üretilecek olan silahlara vekalet ediyor. Dolayısıyla ne kadar çok mock-up varsa o kadar çok silah projesi var demektir. 

Türkiye artık hemen her silahı üretebilecek düzeyde. Hâlâ devam eden ve seri üretime geçilmemiş projeler var ama söz konusu silahları üretmek gerçekten zor, zaman alıyor ve ambargolara rağmen üretilmeye çalışılıyor. Türk firmaları bugüne kadar üreteceklerini vaat ettikleri hemen her silahı er ya da geç ürettiler. Hatta SİHA gibi en ileri teknoloji gerektiren silahlarda dünya markası oldular. 

Sırada hacimde ve pahada daha büyük olan helikopter, jet ve tank projeleri var. Neyse ki hepsinden en az bir numune üretilmiş durumda. Dolayısıyla mesele artık mezkûr silahların yapılıp yapılmayacağı değil, ne zaman yapılacağıdır. Eğer bu hızda gidilirse 2030 yılında milli olmayan hiçbir silah kalmayacak. Çünkü her yıl yeni yerli ve milli silahlar seri üretime geçiyor. Bu aynı zamanda ihracat rakamlarının katlanarak artması demektir. 

Silah sanayisi katma değeri yüksek bir sektördür. Füzelerin, SİHA’ların kilo bazında değeri on binlerce dolara ulaşıyor. Geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan’ın 3 milyar dolardan fazla bir sipariş verdiği Akıncı SİHA’larından biri katlanıp bir konteynere sokulsa muhtemelen sığar. Bir konteynır halı 20 bin dolar ediyor. Aynı konteynere bir SİHA koyduğunuzda değeri 30 milyon dolara çıkabiliyor. 

Bu kadar kâr getirebilen savunma sanayisinin diğer bir avantajı da piyasanın Türk firmalarının pazara giriş için müsait olmasıdır. Silah sanayisi Batılı ülkelerin elinde. Batı devletleri silahlarını ya pahalıya ya da şartlı satarlar. An itibariyle NATO müttefiki Türkiye’ye bile silah veya parçalarını satmıyorlar. Bu durum başta dezavantaj gibi göründüyse de ülkemizi milli silahlar üretmeye yönelterek avantaja dönüştü. 

Dahası, bu avantaj Türkiye gibi silahta dışa bağımlı ülkeler için de avantaja dönüştü. Çünkü artık Batıya bağımlılıkları azaldı. Kimin neye ihtiyacı varsa Türkiye’ye gelir ve silahını alır. Nitekim Afrika, Uzakdoğu, Ortadoğu ve hatta bazı Avrupa ülkeleri yüzünü Türkiye’ye dönmüş durumda. Silah sanayisinde çok kısa bir süre içinde bilhassa Afrika ülkelerinde belirgin bir Türk hakimiyeti göreceğiz. 

IDEF fuarında Azerbaycan’la imzalanan bir anlaşmadan bahsetmeden yazıyı bitirmek olmaz. Anlaşmaya göre Azerbaycan, resmen KAAN jetinin üretim ve geliştirilmesine ortak oldu. Bu demektir ki Azerbaycan jetin hem üreticisi hem müşterisi olacak. Bu önemli bir gelişme çünkü son üç yılda dost ülkelerin Türkiye’nin savunma sanayi projelerine ortak olmaları gerektiğine dair çok sayıda yazı yazdık. Yazılarda Malezya’dan Katar’a kadar birçok ülkenin TUSAŞ, Aselsan, Roketsan gibi firmaların projelerine ortak olmaları çağrısında bulunduk.

Nihayet Azerbaycan KAAN’a ortak olarak bu çağrımıza cevap verdi. Dileriz ki diğer ülkeler de gelip ortak olurlar. Bunun Türkiye’ye faydası pek az, ortaklara ise çok daha fazla olacaktır. Çünkü Türkiye bir şekilde savaş uçağını üretir. Ancak diğer ülkeler projeye dahil olarak hem savaş uçaklarını ucuza mal edecekler, hem ambargoya maruz kalmayacaklar, hem de ileri teknolojiye sahip olacaklar. 

Ülkeler birlikte hareket ederek güçlenirler. Avrupa kıtası bu şekilde güçlendi. Avrupa Birliği ortak hareket etmenin başarılı bir örneğidir. İleri teknolojide ise Airbus gibi çok ortaklı bir firma güzel bir modeldir. Avrupalılar tek başına güçlerinin yetmeyeceği ürünleri bir araya gelerek ürettiler. Muhakkak ki Türkiye ve dostları da yapar. Savunma sanayi başlangıç için iyi bir sektör olabilir. Başarılı olunursa diğer sektörlerde de ortak projelere girişilir. 

YENİ AKİT

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat