Bir seçim daha

  • GİRİŞ30.03.2019 14:00
  • GÜNCELLEME30.03.2019 14:00

Ülkemizin önemi ve milletimizin tarih yazma kabiliyeti göz önünde bulundurulursa, bu topraklarda yapılan her seçim hayati değere sahiptir.

Yani sadece belediye başkanı ve meclis üyesi seçmiyoruz. Partilerden ziyade zihniyetleri onaylıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devletinin istikametini tayin ediyoruz.

Serhat şehirlerimizden birinin belediye başkanının darbe gecesine ait görüntüleri yeni ortaya çıktı. Bu acı manzara, zihniyet ve istikamet konusunda her şeyi gözler önüne seriyor. Biz ise Edirne savunması kahramanı Şükrü Paşa ve onun fedakâr arkadaşlarını tutuyoruz. Edirne, Andrinople olmasın diye direndiler, can verdiler.

Çift dilli siyaset güdenler, demokrasi ile darbeciliği birlikte götürmeye çalışanlar, milletin sınıfında kalmaya mahkûmdur. “İntikam siyaseti yapmayacağız” diyenlerle miting meydanlarında “intikam” diye bağıranlar ayrı insanlar değildir. Neyin intikamıdır bu?

Hemen bir ilave: Vatanımızın has evlatlarından Bayburtlu Yusufkardeşimizle alay eden sözde milliyetçinin bahsi geçen adresle ittifak yapması gayet normaldir.

O buyurgan ses tonunuzla beraber bir kez daha hüsrana uğrayacaksınız.

SESSİZ ÇOĞUNLUK

Kazanımları korumak ifadesini maddiyat olarak anlayanlar hayli fazla görünüyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi 1994 yılında alındı. Az çok emeğimiz vardır. O tarihten bugüne kadar bir kez olsun belediye binasından içeri girmiş değilim. Ajansım ve şirketim yok. Belediyelerin düzenlediği etkinliklerden uzak duruyorum. Edebiyat dergisi çıkarıyoruz ve büyükşehir belediyesine ait kuruluşlardan reklam almıyoruz. Gerçi hiç akla gelmeyecek dergilere bile reklam veriyor, bize vermiyorlar. Neyse.

Aynı şekilde, on beş yıldır Gaziosmanpaşa ilçesinin seçmeniyim. Evimizin iki yüz metre yanına kültür merkezi açıldı. Ondan dahi haberimiz olmadı. Başka konular da var ama yazmayayım. Şimdi zamanı değil.

Kendime şunu soruyorum: Büyükşehir veya ilçe belediyesi kaybedildiğinde, ne kaybetmiş olacağım? İşte burada ‘kazanım’ kavramının gerçek manası ortaya çıkıyor. Maddî değil, manevî şeyler. Sessiz çoğunluğun böyle düşündüğünü ve buna inandığını biliyorum.

BEN DEĞİL, BİZ

Soğuk Savaş dönemini aşıp günümüze gelemeyenler, millete kibirle bakanlar, başarısızlığını kendinden değil de başkalarından bilenler, kazanmaktan ziyade kaybettirmeye çalışanlar ilgi alanımıza girmiyor. Amerika ne der, bu millet anlamaz vesaire.

Öte yandan, mütedeyyin camiada oluşan enaniyet duygusuna da itiraz ediyoruz, etmeliyiz. Ben kazandım, ben yaptım, benim bilmem neyim gibi. Biz demek güzeldir. Tevazu iyidir. Benlik taşıyan bu biçimsiz üslubun bir an önce terk edilmesi gerekir.

Yeni yazımıza, seçim sonuçlarıyla beraber, buradan devam edelim inşallah.

YENİ ŞAFAK GAZETESİ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat