Büyük devlet nasıl olunur?

  • GİRİŞ10.08.2019 11:38
  • GÜNCELLEME10.08.2019 11:38

Talat Paşa, 15 Mart 1921 tarihinde, Berlin’de Ermeni bir tetikçi tarafından katledilir. Kaatil suçüstü yakalanır. Mahkemeye çıkarılır ve beraat eder.

Said Halim Paşa, 5 Aralık 1921’de Roma’da şehit edilir. Suikastçi yine Ermeni’dir. Said Halim Paşa’nın gayesi, Anadolu’ya geçip Millî Mücadele’ye katılmaktı. Bu cinayette İngiliz parmağının da olduğu konuşulur.

Cemal Paşa, 21 Temmuz 1922 günü, yaveriyle birlikte Tiflis’te suikaste kurban gider. Kaatillerin kimliği hâlâ sırdır.

Milletin ve memleketin içinde bulunduğu ağır şartlar nedeniyle, şehitlerin hakları aranamaz. Yapanın yanına kâr kalır.

Elli yıl sonra Ermeni terörü tekrar kendini gösterir. Birbiri ardına diplomatlarımıza suikast düzenlemeye, onları şehit etmeye başlarlar. Kimini hanımı ve evladıyla, kimini şoförüyle beraber katlederler.

Ermeni terör örgütü, yetmişlerin başından seksenlerin ortasına kadar dünyanın birçok yerinde Türk diplomatlarına saldırı düzenler. Birkaç örnek verelim:

Los Angeles Başkonsolosumuz Mehmet Baydar ile Konsolos Bahadır Demir, 27 Ocak 1973 günü Ermeni terör örgütü tarafından şehit edilir.

22 Ekim 1975. Avusturya Büyükelçimiz Daniş Tunalıgil, makineli tüfekli üç teröristin saldırısı sonucu şehadet mertebesine yükselir. Viyana’da.

Paris Büyükelçimiz İsmail Erez ve şoförü Talip Yener, 24 Ekim 1975 yılında pusu kurularak katledilir.

16 Şubat 1976 tarihinde, Beyrut Büyükelçi Başkâtibi Oktay Cirit, sırtından vurularak şehit edilir. Saldırıyı aynı terör örgütü üstlenir.

28 Ocak 1982. Los Angeles Başkonsolosumuz Kemal Arıkan da şehitler kervanına katılır. Aracıyla kırmızı ışıkta beklerken…

Bu şekilde uzayıp giden üzücü bir liste var. Yanı sıra çok sayıda baskın ve bombalama eylemi de gerçekleşir. Sadece öldürme değil, aynı zamanda korku salmanın da peşindedirler. Evet, tedhiş. Yani sürekli ve sistemli şiddet hareketleri, cinayet gibi faaliyetlerle korku uyandırma, yıldırma, dehşete düşürme; terör…

Bir hakikati ifade etmek gerekiyor: Türk hariciye teşkilatı, büyük bedel ödeyen, en çok şehit ve gazi veren kuruluşlarımızın başında gelir. Fakat kayıp ve acılarını hiçbir zaman milletin önüne koymamışlardır. Bu her türlü takdirin üstündedir.

Bütün bu seri cinayetleri işleyen Ermeni Terör Örgütü, nedense birdenbire geri çekilir. Hemen peşinden de bölücü terör örgütünün kurulduğunu biliyoruz.

Cinayetlerin önemli bir kısmı Amerika ve Avrupa’da işlenmesine rağmen, adalet sağlanamamış, hak yerini bulmamış ve kan yerde kalmıştır. Kaatillere gereken ceza verilememiştir. Birinci Cihan Harbi sırasında bir zabitimizin yazdığı gibi: Ah intikam!

Birçok suikast haberinin sonu hep aynı cümleyle bitiyor: “Kaatiller hiçbir zaman yakalanamadı.”

Artık günümüze gelelim.

17 Temmuz 2019. Erbil Başkonsolosluğu görevlisi Osman Köse, bölücü terör örgütü tarafından kalleşçe şehit ediliyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri ve Millî İstihbarat Teşkilatı’nın ortak çalışması neticesinde, hemen ertesi günden başlamak suretiyle, cinayette dahli olan herkes cezalandırılıyor, etkisiz hale getiriliyor. Hadi bakalım.

Madem tedhiş kelimesinin anlamını verdik, tedib de yanına gelsin: Terbiye etme, cezalandırarak uslandırma…

YENİ ŞAFAK GAZETESİ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat