CHP'yi dünya markası yapacağım
- GİRİŞ23.09.2010 13:36
- GÜNCELLEME23.09.2010 13:36
Brüksel’de çok sıcak karşılanmadığımız gibi bir intiba oluşturuldu. Güya AB’nin Türkiye sorumlusu bayan –ismi neydi unuttum.- Beni düelloya davet etmişmiş bilmem neymiş. Bunları nereden çıkarıyorlar anlamıyorum. Ben düellolardaki başarım sayesinde partimin başına geçtim. Bir etken daha vardı ama söylemeyeceğim. Anladınız siz onu.
İsrail televizyonuyla yaptığım röportaj çok tepki çekti. Neden anlayamadım. Halbuki daha önce de buna benzer bir şey yapmıştım. Recep Bey, Netanyahu’ya on emirden “öldürmeyeceksin”i hatırlattığında Netanyahu’yu beklemeden ben de kendisine “çalmayacaksın”ı hatırlatarak cevap vermiştim. Ama bu kadar tepki görmemiştim. O zaman daha çiçeği burnunda başkandım ya. Belki de ondandır.
Hedefim CHP’yi dünya markası yapmak. Beni zaten dünya tanıyor. Oy kullanmadım ya. Ama bu yetmez. Partimi de dünyaya tanıtacağım.
Aslında CHP dünyaca biliniyor, ama ben mütevazılığımdan bunu dile getirmiyorum. Bir de diğer partileri kıskandırmaya gerek var mı?
İnanmıyor musunuz dünyanın bizi tanıdığına?
80 yıllık bir parti olarak dünya markasıyız. Adam parti kuruyor, bir yılını doldurmadan kapatılıyor. Kolay mı 80 yıl dimdik ayakta kalmak?
Avrupa Enternasyonal’den ihraç edilen parti olarak dünya bizi tanıyor.
En sabırlı, en vefalı parti olarak dünya markasıyız. En uzun süreli muhalefet liderini bünyesinde barındıran partiyiz.
Ayrıca referandumda % 42 hayır oyu çıktı. Bunun en az %30’u bizim sayemizde oldu. Bu da demektir ki, dünya genelinde % 0.30 gibi oy potansiyelimiz var.
Aklıma gelenler bunlar. Düşünsem daha çok şey bulurum. Ama bunlarla yetinmeyeceğim. Geçmişteki başarılarımızla övünmek yerine, gelecek nesillerin bizimle gurur duyacağı icraatlar peşinde koşacağım.
Bir başka hedefim de; dünyadaki tüm Sosyal Demokrat partileri CHP çatısı altında toplamak.
Zaten şu anada yurt içinde hem organik hem de inorganik büyüyoruz. Bilmem anlatabildim mi?
Neymiş efendim? AK Parti dünya markası olmuş. Recep Bey kusura bakmasın ama, üç ülkeye arabuluculuk yapmakla, bilmem kaç ülkeye vizeyi kaldırtmakla, Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanının bileğini tutmakla –hem de yaşlı bir insan-, ekonomiyi çift haneli büyütmekle dünya markası olunmaz.
Vizeler kaldırılmış. Bana ne! Benim vize almam çok mu zordu sanki? Ayrıca o ülkelere de para lazım. Onların da ayakta kalması lazım. Sen vize paralarını ödeme. Soruyorum Recep Bey bu kul hakkına girer mi, girmez mi?
“Daha da Davos’a gelmem” dedin. Hem dünya markası olacağım de, hem de Davos’a katılma. Recep Bey beni çok güldürüyorsun. Allah da seni güldürsün.
Öncelikli hedefimiz iktidara gelmek. Bize diyorlar ki; otuz yıldır niye iktidara gelemediniz. Efendim hemen cevap vereyim.
Birincisi; iktidara gelmek istedik mi ki? Laf aramızda muhalefet hem kolaydı, hem de keyifliydi. İktidara giden yol bile gergin, stresli. Kim bilir kendisi nasıldır?
İkincisi; Otuz yıldır oyumuz % 30-20 arasında dolaşıyor. Oralarda dolaşmasının sakıncası var mıydı? Oyumuz ne kadar olursa olsun, iktidarlar kadar da bizim söz hakkımız, temsil yetkimiz yok muydu? Yönetime hissemiz oranında mı katıldık zannediyorsunuz?
Üçüncüsü de; Niye bu soruyu bana soruyorsunuz. Benden öncekilere sorun. Sekreterime sorun.
İsmail COŞKUN / Haber 7
ismailcsk@gmail.com
Yorumlar12