G7’ler, G20’ler ve geri kalanlar…

  • GİRİŞ30.10.2021 10:55
  • GÜNCELLEME30.10.2021 12:29

Önemli ülkelerin bir araya gelmesiyle şekillenen G20 Zirvesi bugün Roma’da başlıyor. Dünya nüfusunun üçte ikisini teşkil eden G20 topluluğu, küresel ticaretin de yaklaşık yüzde 80’ini elinde bulunduruyor…

 

Ticari ve ekonomik alanda iş birliği yapmak için, belli sayılarda ülkenin bir araya geldiği oluşumlar epeyce fazla… Bir kısmı hayli etkili olabiliyor. G7 (Group of Seven) gibi… Dünyanın en zengini olan bu yedi ülke (ABD, Kanada, Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya.) küresel zenginliğin yüzde 64’üne yani üçte ikisine sahip. 263 trilyon dolarlık bir zenginlik… 1975’ten beri G7 ülkelerinin ortak politikaları devam ediyor. Çeşitli kademelerde ve farklı zaman dilimlerinde, devlet ve hükûmet başkanlarının bir araya geldiği zirvelerin yanında, bakanlar seviyesinde icra edilen toplantılar da, strateji ve politika oluşturma çalışmaları yapılmakta. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, bir ara Rusya da bu gruba (8. Ülke) olarak eklenir gibi oldu. Önce “Siyasi sekizler” daha sonra G8 ismiyle anılır oldu. Ancak siyasi ve askerî alandaki rekabetten doğan çelişki ve tehditlerden dolayı G8 topluluğu yürümedi. En zenginler G7 olarak yoluna devam ediyor… G20 topluluğu ise 1999 yılından beri fiilen sahne almış durumda. 2008 yılına kadar bakanlıklar seviyesinde toplantılar yapılırken, 2008’den bu yana devlet ve hükûmet başkanları seviyesinde katılımla zirveler tertip edilmekte. Grubun başkanlığı da değişimli olarak, her yıl bir ülke tarafından üstleniyor. Türkiye de, G20’nin üyesi olarak 2015 yılında dönem başkanlığını üstlenmişti.

G20 ülkeleri dünyadaki mal ve hizmet üretiminin yaklaşık yüzde 85’ini, küresel ticaretin de yüzde 80’inin kontrol ediyor. Dünya nüfusunun üçte ikisi de bu ülkelerde yaşıyor. Dolayısıyla nereden bakarsanız bakın, küresel ekonominin ağırlık merkezi G20’de yer alıyor. Ancak G20’deki etkinlik ve ülkelerin birbirine yakınlığı, politika birliği hiçbir vakit G7’deki gibi düzenli ve sürdürülebilir değil. Bunda şaşırtıcı bir durum yok gerçi. Eşyanın tabiatından ileri geliyor!.. Bir tarafta ABD, bir tarafta Rusya, (Bu arada Putin’in Roma zirvesine katılmayacağı, günlerce öncesinden duyuruldu) bir tarafta Çin… Almanya, Fransa, İngiltere gibi ülkeler, bu adresler arasında denge yakalamak için az uğraşmıyorlar. Neticede gelişmiş ülkelerin işi daha kolay. Zira henüz yeterince kalkınamamış ülkelere göre problemleri daha az. Ve problemleri çözme yetenekleri ve imkânları buna bağlı olarak hayli ileri. Ne var ki, Covid-19 salgını sebebiyle dünya ekonomik dengeleri çok dramatik biçimde altüst oldu. Bu durum fakir ülkeleri, zengin memleketlere göre daha şiddetli biçimde sarstı. Ama zenginler de güçlü ekonomilerine rağmen fena hâlde sarsıldılar. Bütün bu altüst oluşlar, dünyanın bugüne kadar alışılagelmiş ekonomik işleyişini köklü biçimde değiştiriyor. Her şeyden önce insanların hayat tarzı radikal biçimde değişmeye başladı. Lojistik olgusunun ön aldığı yeni bir dünya… Üretim ve tedarik zincirlerinde çok ciddi değişimler başladı. Bundan dolayı ülkeler pozitif ve negatif olarak ayrışmaya başladı. Bunun devamının nasıl geleceği de tam olarak öngörülemiyor.

Roma’daki G20 zirvesi, tabiatıyla salgın hastalığının gölgesinde başlıyor… Salgın şartlarında bocalamayan ülke kalmadı. Belki en şaşırtıcı olanı da zengin ve gelişmiş ülkelerin hâli oldu! Kesinlikle birçok alanda fazlasıyla hazırlıksız yakalandılar. Kendi problemlerini çözmekte yetersiz kaldıkları gibi, dünyanın geri kalan kısmına, fakir memleketlere karşı da büsbütün kayıtsız kaldılar. Her zamanki gibi bencillik yaptılar. Mesela aşı konusunda aşırı bir milliyetçilik sergilediler. Düşünebiliyor musunuz, hâlâ daha Covid-19 aşısıyla tanışamamış ülkeler var!.. Cumhurbaşkanı Erdoğan birkaç gün önce, İslam İşbirliği Teşkilatı 8. Gıda Güvenliği ve Tarımsal Kalkınmadan Sorumlu Bakanlar Konferansına gönderdiği mesajda açıkladı: “Dünyada 810 milyon insan, en temel ihtiyaç maddelerine ulaşamıyor… Ama beri tarafta bazı zengin kişiler, birkaç saatlik zevk için uzaya sefer düzenliyor!..” Bu ultra zengin adamların her birinin serveti, pek çok devletin toplam millî gelirinden daha fazla ne yazık ki! Ve ne garip tecellidir ki, pandemi döneminde hepinizin ismini bildiği, bu mega zenginlerin servetleri katbekat arttı.

Bu durumda şu soruyu sormak gerekiyor: G7’ler, G20’ler ve daha önce G22, G24, G33 gibi ölü doğan denemeler ile hâlen bir şekilde kâğıt üstünde varlığını sürdüren diğer küresel ve bölgesel oluşumlar, dünyadaki açlık ve fakirliğe karşı hangi geçerli reçeteleri sunabilecek? Şayet sadra şifa olacak bir şey ortaya koyamazlarsa, yukarıda bahsi geçen ultra zengin birkaç kişi, servetlerini katlamaya devam edecek. Fakir ülkeler de daha çok fakirleşmekten başka yol bulamayacak!..

İsmail Kapan / Türkiye Gazetesi

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat