Siyasette ahlâk, edep, nezaket vs...

.

  • GİRİŞ09.11.2021 09:37
  • GÜNCELLEME09.11.2021 09:37

Besbelli, Lütfü Türkkan olayı, siyaset mahfillerinde bir müddet daha konuşulacak… Şimdilik Parti Grup Başkanvekilliği görevinden alınan Türkkan’a, başka bir müeyyide uygulanacak mı, bekleyip göreceğiz...
 
 
Türk siyasi hayatında fikirleri tartışmak yerine, daha çok şahısların tartışma konusu (menfi veya müspet) olması, toplumumuz hesabına gerçekten talihsizliktir… Bu, bugünün meselesi değildir. Kökü çok daha derinlerde. Ve belki böyle olduğu içindir ki, Türkiye, siyasette kısır döngüden kurtulamıyor. Çünkü zamanını ve enerjisini beyhude yere tüketiyor!.. Kaç gündür, İyi Parti Milletvekili Lütfü Türkkan’ın Bingöl’de ortaya koyduğu rezalet, gündemi işgal etmiş durumda. Bu çirkin ötesi hareketin, daha ne kadar yankılanacağı belli değil. Şimdilik partisinin Grup Başkanvekilliği görevinden alınan Türkkan hakkında, başka herhangi bir müeyyide uygulanıp uygulanmayacağını bekleyip göreceğiz. Aslında bu Lütfü Türkkan’ın ilk vakası da değil. Daha önce de çeşitli sebeplerle, bu kişinin ismi olumsuz biçimde kamuoyuna yansımıştı. Aynı zamanda bir iş adamı olan şahıs, kaçak inşaat yapmaktan; yıkım olayını görüntüleyen gazeteciyi dövdürtmeye kadar, birçok hadisenin faili durumunda… Bugüne kadar sergilediği söylem ve eylemlerine bakıldığında, (acaba böyle birini partisi çok mu aradı) diye insan düşünmeden edemiyor!.. Bir siyasi partide, milletvekilliği ve grup başkanvekilliği sıfatlarını taşıyan kişi olarak, siyasi ahlâk adına, her gün başkalarına hiza ve istikamet vermeye kalkışıyorsa, onun da her hareketi takibe alınır elbet. Söyledikleri ile yaptıkları birbirine taban tabana zıt ise, orada birilerinin, tabii ki mensubu olduğu partinin, gerekli irdelemeyi yapması gerekmez mi? Türkkan, Parti Disiplin Kuruluna sevk edilir mi, edilirse ne gibi bir ceza verilir? Herhâlde bunun değerlendirilmesi de yapılacaktır.
İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu’nun yaptığı açıklama, bir tarafıyla da kendilerini savunmaya yönelik… “Partimiz kurulduğu günden beri çeşitli itham ve hakaretlere maruz kaldı. Ancak hiçbir gerçek Lütfü Türkkan’ın yaptığı hatayı görmezden gelemez. Biz hatasının bedelini ödeyen bir partiyiz. Yanlış yapanı görevden çekmesini biliriz. Bugün de Türkkan’ı görevden çekiyoruz. Bizim kitabımızda böyle bir küfrün, hakaretin yeri yoktur. Biz hata yapanları makamdan çekiyoruz…”
Ağıralioğlu, görevden çekme kararının Meral Akşener’den geldiğine işaret ederek; “Kendisi birisinin annesi, bacısı, ablası, halası ve bir kadın olan genel başkanın böyle bir hatayı, kabahati görmezden gelmesi mümkün değildir…” şeklinde değerlendirme yapıyor. Doğrudur bu olay karşısında, ama ile fakat ile bir şekilde mazeret bulma imkânı yoktur. Faili kim olursa olsun, sebebi ne olursa olsun, ortada kaskatı bir acı gerçek var. Mutlaka gereğinin yapılması lazım… Bu arada şunu da belirtelim benzer durumlardan hiçbir parti bağışık değildir. Geçmişte çeşitli partilerden pek çok kişi böyle skandal olaylara karıştılar. Kimisi siyaseten bedelini ödedi, kimisi de bir şekilde yakayı sıyırmayı başardı. Kimisi bu yüzden siyaset sahnesinden silindi gitti. Fakat kimisi de ne yazık ki hâlâ ortalıkta dolaşıyor. Yaptıklarının hesabını vermemiş olarak… Yarınlarda da bu gibi durumlar yaşanabilir pekâlâ!
İyi Partiden Koray Aydın, yaşanan olayın bir provokasyon olduğunu iddia ediyor. Provokasyonun olup olmadığı ayrı bir bahis. Siyaset adamı ülke yönetimine talip olan kişidir. Her hâl ve şartta vakarını, nezaketini korumak zorundadır. Son olayı kenarda tutarak söyleyelim, tuzak dahi kurulsa, siyasetçi bilgisi, görgüsü ve dikkatiyle bu tuzağa düşmemek durumundadır. Ne kadar tahrik altında kalırsa kalsın, siyasetçi sabırlı ve vakarlı olmak zorundadır. Bu demek değildir ki, kendisine yapılan saldırı ve hakarete sessiz kalacaktır. Ama tepkisini ölçülü ve meşru zeminde ve usulüne uygun biçimde ortaya koyacaktır… Aksi hâlde haklıyken haksız duruma düşebilir...
Tekrar edelim, bu değerlendirmeyi Lütfü Türkkan olayını hariç tutarak yapıyoruz. Zira Türkkan bizzat kendisi önce inkâr etmekle birlikte daha sonra yaptığı hatayı ikrar mecburiyetinde kalmıştır. Siyasetçilerin çarşı-pazar ziyaretlerinde, meydan mitinglerinde ve salon toplantılarında veyahut televizyon mülakatlarında, her zaman tuzak sorularla karşılaşması veya sataşmaya maruz kalması kaçınılmazdır. Dikkatli şahsiyetler bu durumlara karşı hazırlıklıdır. Ama insanlık hâli, bazen öyle durumlar olur ki, hiç beklemediğiniz şahsiyetler bile kendisini kontrol etmekten aciz kalabilir. Yurt içinde ve dışında pek çok şöhretli siyasetçinin böyle durumlarda öfkesine mağlup olduğuna şahit olduk…
Özetlemek gerekirse, siyaset erbabının sorumluluğu sıradan vatandaşa göre katbekat ağırdır. Bu ağırlığı kaldıramayacak kişinin siyasete soyunmaması gerekir… Şayet siyasetin vakar ve nezaketini taşımıyorsa da bir an evvel kenara çekilmeli, çektirilmelidir.

İsmail Kapan / Türkiye Gazetesi

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat