Putin’in derdi İsveç ve Finlandiya değil ama…

.

  • GİRİŞ17.05.2022 09:18
  • GÜNCELLEME17.05.2022 09:22

Öyle diyor Rusya lideri; “İsveç ve Finlandiya ile bir derdimiz yok. Hatta NATO’nun İsveç ve Finlandiya’yı içine alarak genişlemesi de doğrudan tehdit değil. Ama altyapının sınırımıza kadar gelmesi rahatsız eder…”

 

Ukrayna’nın yalnızca Ukrayna olmadığı çabuk anlaşıldı!.. Daha askerî harekâtın başladığı ilk günlerde, Rusya tarafından, “NATO’nun İsveç ve Finlandiya’ya genişlemesi büyük hata olur…” tehdidi gelmişti. Besbelli Ukrayna’daki gelişmelerin, bazı stratejik bölgeleri nasıl etkileyeceğini çok önceden hesaplamışlar. Zaten böyle olması da gerekmez mi? Ukrayna işgali dolayısıyla, epeydir ABD’ye mesafeli durmaya çalışan (Macron’un "NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti…” türünden söylemlerini hatırlayınız) Avrupa Birliği’nin hemen etekleri suya indirerek, Washington etrafında derlenip toparlanması, Biden’ı fazlasıyla memnun etmişti. Kendisi şöyle dillendirmişti memnuniyetini; “Rusya’nın bizi bölmesine izin vermedik…” 

Ama Biden’ın yalnızca bu konsolidasyonla yetinmek istemeyeceğinin de, ilgili adresler tarafından tahmin edilmesi elbette beklenirdi. Normal şartlar altında, NATO’nun kimliği bir “savunma teşkilatı”dır. Bu durumda bir savunma paktının sorumluluk alanının mümkün mertebe sınırlı olması tercih edilir herhâlde. Genişlemeye değil daralmaya gitmek…

Stratejiye başvurmaya gerek yok, düz bir mantık bile bizi bu sonuca götürür!

Peki, mevcut şartlarda ABD’nin kotarmaya çalıştığı durum neyin nesi? Tek başına Finlandiya’nın Rusya ile sınırı 1340 km. Şimdiki NATO-Rusya sınırından (1215 km) daha geniş…

Finlandiya’nın asker sayısı ise 20 binin altında. Tam rakamıyla 19 bin 250. Yani iki piyade tümeni bile etmiyor. Rusya ile sınırı olmayan İsveç’in asker mevcudu ise daha az. 14 bin 600. İki asırdan beri tarafsızlık pozisyonunu muhafaza eden İsveç, neden şimdi NATO’ya üye olmak istiyor? Keza 1939 yılındaki uzun kış savaşından beri, Rusya ile stabil ilişkiler içinde olan Finlandiya hangi saiklerle NATO’ya girme kararı verdi? İsveç ve Finlandiya bu çok önemli kararı yalnızca kendi iradeleriyle mi aldı? Yoksa Ukrayna’nın sıkıştığı iki ara bir dereye bu küçük ülkeler de mi düştü? Rusya bu kararların önemli sonuçlarının olacağını karşı tarafa ihtar etmiş bulunuyor. Nasıl sonuçlar olacağını gelişen şartlar gösterecek. Rusya’yı Ukrayna işgaline sürükleyen faktör neydi? Putin bunu pek çok kere tekrarlamıştı, ancak Batı Cenahı duymazlıktan geldi…

Rusya NATO’nun bugüne kadarki genişlemelerini dikkate alarak, bunun Ukrayna coğrafyasını da içine almasını kendisi için bir “hayati tehlike” olarak değerlendiriyordu. Esasen bu konuda ABD ile masaya oturmak istiyordu. Velakin yeni Amerikan Yönetimi buna hiç ama hiç yanaşmadı. Rusya kendisine göre en son ve en riskli kararı vererek, meseleyi bugünkü noktaya taşımış oldu. Şayet gerçekleşirse, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği gerilimi daha çok tırmandıracaktır.

Şayet diyerek şarta bağlı ifade kullanmamız şundan dolayı. Malumunuz Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk günden, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğine olumlu bakmadığını ilan etti. Sebebi de gayet açık: Bu ülkelerin ısrarla bölücü terör örgütü PKK’ye destek vermesi...

 Her iki ülkenin de parlamenterlerinin bu örgütle temas hâlinde olmaları. Hâlen takipteki 33 terörist (FETÖ ve PKK mensubu), bu ülkeler tarafından himaye ediliyor ve iade talebimiz yerine getirilmiyor. NATO üyeliği söz konusu olunca, hemen ağız değiştirdiler. Türkiye’nin onayını alabilmek için. İsveç Dışişleri Bakanı Linde, PKK’nın terör örgütü olduğunu hatırladı!.. Fin Cumhurbaşkanı da Erdoğan’la görüşmeye hazır olduğunu açıkladı...

Bütün bunlar rüşvet-i kelam cinsinden tabii. Hakikatte İsveç ve Finlandiya hem kel hem fodul misali, temel görüş ve politikalarında değişime gitme temayülü göstermeden, Türkiye’yi ikna edebileceklerini sanıyor. O kadar ucuz değil bu işler. İsveç gibi küçük bir ülke terör örgütüne yüz milyonlarca dolarlık yardım yapma cüretini gösteriyorsa, bunun karşılığını da beklemeli...

Bu arada Türkiye’nin, adı geçen iki ülkenin üyeliğine dair tutumu, mevcut şartlarda belki de gerilimi önleyen en azından öteleyen bir etki doğuruyor. Hem ABD hem Rusya bunun gayet farkında olsa gerek…

Son olarak, İsveç ve Finlandiya’nın malum üyelik hakkında iki kere düşünmesinin elzem olduğunu hatırlatmakta fayda var. Zira iradesi Batı Cenahı ile içerdeki NAZİ yapılanması Azovların baskısı arasına sıkışmış Ukrayna Yönetiminin içine düştüğü durumu, ama en fazla da ülkenin maruz kaldığı tahribatı dikkatli okumalarında fayda var… Rusya’nın en başta el yükselterek, nükleer bir çatışmayı dahi göze alacağını göstermiş olduğunu unutmamaları gerekir herhâlde.

Türkiye gazetesi

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat