“Almanya’nın kalbi teklerse…”

  • GİRİŞ05.11.2022 09:12
  • GÜNCELLEME05.11.2022 09:12

Hâlen dünyanın dördüncü büyük ekonomisi ve tabii Avrupa Birliği’nin de açık ara bir numarası Almanya… Bu konumuyla düne kadar, Rusya ile ilişkilerinde daima itidalli davranan, Avrupa’nın bütününde mevcut olan itirazlara ve ABD’nin kendisine yönelen çatık kaşlarına rağmen, olumlu ve yapıcı tavrından pek taviz vermek istemeyen Almanya, Ukrayna krizi dolayısıyla farklı bir tutum almak zorunda kaldı. Bunun karşılığını da Rusya’dan gelen enerji misillemesi ile aldı.

Esasen, ABD’nin; Avrupa Birliği ülkelerinin Rusya’ya daha fazla bağımlı hâle gelmemesi için, sürdürdüğü politikalar için elverişli zemin açılınca, Almanya’nın da direnci ortadan kalktı ve şimdiki netice kendiliğinden hâsıl oldu. Enerji tedariki en büyük problem ve bununla ilgili olarak, kısa vadede yeterli bir çözüm de görünmüyor. Alternatif (ve tabii geçici) çözüm olarak, daha önce kapatılmış olan kömür ocaklarının, keza devre dışı bırakılma programı yapılan nükleer santrallerin tekrar işletmeye alınması nereye kadar götürür? Medyaya yansıyan haberlerde, enerji kıtlığından dolayı kepenk indiren önemli sanayi tesislerinin, Alman ekonomisine yapacağı olumsuz etkiler yoğun biçimde işleniyor. Son kırk yılın en yüksek enflasyonu ile karşı karşıya olan Almanya, yetmezmiş gibi enerjide yaşanan darboğazı nasıl aşacağını düşünüyor. Beri tarafta giderek Avrupa’da daha fazla hissedilen, kuraklık ve tabii afetler yüzünden doğan problemler de buna eklenince vaziyet iyice müşkül bir hâl alıyor…

“Almanya’nın kalbi teklemeye başladı…” Sabah gazetesindeki haberin başlığı böyle idi. Almanya’nın 12 eyaletinin hem nüfus (18 milyon) hem de ekonomi bakımından en büyüğü olan Kuzey Ren Vestfalya Başbakanı Hendrik Wüst, ekonomik olarak çok zor durumda olduklarını belirterek Federal Hükûmetten mali yardım talebinde bulunmuş. “Almanya’nın kalbi” olarak tanımlanan eyaletin başbakanı bu şekilde imdat çağrısında bulunuyorsa, gerçekten durum ciddi demektir. “Büyük zorluklar yaşıyoruz” diyen Wüst, enflasyon; kuraklık ve enerji krizinden dolayı muazzam zorluklarla karşı karşıya bulunduklarına ve ekonomik durumun inanılmaz derecede kötü olduğuna dikkat çekmiş. Eyalet başbakanı ileride doğabilecek daha ağır bir krizi önlemek için, federal hükûmetin destek vermesi şart diyor. Verilecek bu yardımların emekliler, öğrenciler ve orta gelirlilere yönelik olması ve bunun da gecikmeden, hızlıca gerçekleşmesi lazım diye ilave ediyor. Sanayi bakımından en büyük eyalet olunca, en büyük enerji tüketicisi konumunda oluyor kaçınılmaz olarak. Bu yüzden de şu hatırlatmayı yapıyor Wüst: “Enerji aynı zamanda iş güvenliği bakımından vazgeçilmez bir alan. Toplumsal barış için de çok önemli…” Hâl böyle olunca Almanya’nın pragmatik çözümlere (yukarıda işaret ettiğimiz nükleer santraller vb.) yönelmesinin zaruri olduğunu hatırlatıyor. Almanya’nın kalbi teklerse Avrupa’nın hâli ne olur?

Gelinen noktada Almanya’nın bu sıkıntıları aşmak için, Rusya ile yeniden diyalog geliştirip çözümler üretmesi noktasında bir teşebbüs de yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir süre önce Şansölye Olaf Scholz’un duruşunda değişim gözlediğini söyledi. Ancak Alman makamlarından yapılan bir açıklamada da, Almanya’nın Ukrayna konusundaki tavrında herhangi bir değişiklik olmadığı belirtildi. Acaba farklı bir çıkış yapmak için ABD’deki ara seçimler mi bekleniyor? Çünkü 8 Kasım’daki kısmi seçimlerde, Demokrat Parti, Kongre’nin her iki kanadında azınlığa düşme tehlikesi ile yüz yüze. Hatta bundan dolayı Biden’ın (biraz da sıhhi sebeplerle) koltuğu yardımcısı Kamala Harris’e bırakma ihtimali dillendiriliyor… Öyle ki, İngiltere’de işbaşına gelen Başbakan Rishi Sunak ile Bayan Harris’in Hint kökenli olmalarının bir tesadüf mü yoksa kurgulanan bir “durum” mu olduğuna dair çeşitli komplo teorileri de üretiliyor!.. Lakin şurası net olarak görülüyor. Donald Trump’ın bu seçimler üzerinde gölgesi hayli güçlü hissediliyor. Cumhuriyetçilerin ara seçimleri kazanması hâlinde, Ukrayna politikasının köklü biçimde değişmesi bekleniyor. Zaman zaman kontrol dışı hareketleriyle gündem olan Biden da, Trump ve yandaşlarının bu sefer de geçen başkanlık seçimlerinde olduğu gibi, sonuçları kabul etmeyeceği endişesini dillendiriyor. Vâkıâ, Trump 2024’te yeniden başkanlığa aday olmak için fena hâlde bastırıyor. Bakalım sonu nasıl gelecek...

Bu arada Joe Biden, İran’la ilgili de hayli tartışılacak bir laf etti. Yakında İran’ı özgürleştireceklerini söyledi. İran’daki gösterilerle ilgili olarak önce “Merak etmeyin yakında onları özgürleştireceğiz” dedi. Daha sonra da onların kendi kendilerini özgürleştireceklerini ifade etti. Garp cephesinde durum özetle böyle…

TÜRKİYE GAZETESİ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat