İki nişanın mana ve ehemmiyeti…

  • GİRİŞ12.11.2022 09:25
  • GÜNCELLEME12.11.2022 09:25

İlk defa 1992 yılında, Ankara’da toplanan Türk Dili Konuşan Ülkeler Zirvesi, yirmi yıl içinde önemli merhalelerden geçerek kurumsallaştı ve Türk Devletleri Teşkilatı ismiyle, artık dünya siyaset sahnesinde önemli karar merkezi oldu… 2006 yılında, dönemin Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’in teklifi üzerine, 2009 Nahcivan Anlaşmasıyla Türk Konseyi'ne dönüşen teşkilatlanma süreci, 15 Kasım 2021’de; İstanbul’daki 8. Türk Devletleri Teşkilatı Zirvesinde, TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI künyesiyle kurumlaşmasını tamamladı. Teşkilatın Genel Sekreterliği İstanbul’da. Ayrıca Ankara, Bakü ve Astana’da, bununla ilişkili Türk Dünyası İşbirliği Kurumlarının merkezleri bulunuyor…

Bu kısa girizgâhı yaptıktan sonra önceki gün ve dün, Özbekistan’ın Semerkand şehrinde toplanan Türk Devletleri Teşkilatının 9. Zirvesine dönelim. Özbekistan’ın bu zirveye ev sahipliği yapıyor olması dahi, tek başına çok büyük önem arz ediyor!.. Sebebi de kısaca ülkenin yönetim anlayışında yaşanan büyük değişimdir. Zira 1991’den 2016 yılı sonlarındaki ölümüne kadar, çeyrek yüzyıl boyunca; İslam Kerimov, ne yazık ki; ismiyle hiç de mütenasip olmayan bir politika güttü… Ne Türk dünyasıyla ne de İslâm dünyasıyla samimi bir iş birliğine girmediği gibi, ülke içinde de insanlara kan kusturdu! Onun zalim politikaları ülkeye ve bölgeye büyük zararlar verdi. Şükürler olsun ki, bugünkü Özbekistan Yönetimi, hem Türk hem de İslâm Dünyasına yönelik çok olumlu ve uyumlu bir siyasetle, bunca zamandır beklenen, memnuniyet verici bir tablo sergiliyor.

İşte bu takdire şayan politika ve yaklaşımın nişanesi olarak, Özbekistan Devlet Başkanı Şevket Mirziyoyev; (Dünya Müslümanlarının menfaatlerini koruduğu ve Türk Dünyasını Birleştirdiği için), Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Yüksek Düzeyli "İmam Buhari Nişanı"nı tevcih etti. Nişan tevcih töreninde, Sayın Mirziyoyev Erdoğan’ı; “Büyük, basiretli ve bilge lider” olarak tavsif etti… Bu nişanın mana ve ehemmiyeti çok ama çok büyük. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan; teşekkür konuşmasında “Çok büyük şeref duydum. Bu nişan ezelî ve ebedî kardeşliğimizin sembolü…” şeklinde hissiyatını ifade etti. Bahse konu nişanın ismine ayrıca dikkat etmek gerekiyor. İmam-ı Buhârî, en büyük hadis âlimi olarak, İslâm Tarihinde müstesna bir yere sahiptir. Asıl adı Muhammed bin İsmail olup, Hicrî 194 (Miladi 810) tarihinde Buhârâ’da doğmuş, 256’da (M. 870) Semerkand’da vefat etmiştir. Kur’ân-ı kerimden sonra, dünyanın en kıymetli kitabı olan El Câmi-us Sahîh isimli eseri, “Buhârî-i şerîf” adıyla meşhurdur. İçinde 7275 sahîh hadis vardır. Bunları altı yüz bin hadîs-i şerif arasından seçmiştir. Bu kitabını 16 senede vücuda getirmiştir. (Tam İlmihal Seâdet-i Ebediyye)

Hadis ilminde behresi olan kişiler, İmâm-ı Buhârî’nin İslâm dünyasındaki kıymetini şüphesiz çok iyi bilir… Başta Semerkand ve Buhara olmak üzere, Orta Asya toprakları; binlerce, on binlerce büyük İslâm âlimi ve evliyasının ilim ve feyiz saçtığı yerlerdir… Ne yazık ki günümüzde, o büyük insanların örnek hayatlarından ve neşrettikleri ilim ve irfandan pek az haberdarız. Bunu telafi etmenin tek çaresi de muteber kitaplara başvurup bilgi dağarcığımızı geliştirmektir. Evet, bu kadarıyla yetinip aktüel konumuza dönelim...

Türk Devletleri Teşkilâtı 9. Dışişleri Bakanları Zirvesinde, Mevlût Çavuşoğlu yaptığı konuşmada; “Tarih rotasını düzeltiyor. Asya yeniden öne çıkıyor. Aramızdaki bağlantıları ve ulaştırma koridorlarını geliştirmemiz bir zorunluluk” dedi. Türk Yatırım Fonu kurulması kararının Türkiye’nin dönem başkalığındaki önemli adımlardan biri olduğuna dikkat çekti. Özbekistan Dışişleri Bakanı Vladimir Norov da; “Avrasya’da ortaya çıkan yeni jeoekonomik durum, Avrasya’nın stratejik koridorlarını birbirine bağlayan bölgemizi, küresel üretim ve tedarik zincirinde güçlü bir ulaşım-lojistik bağlantısına dönüştürmek için, bize çok elverişli fırsatlar sunuyor…” diye konuştu. Türk Dünyasının birleşme ve bütünleşmesine yaptığı hizmetlerden dolayı, Erdoğan’a dün de Türk Dünyası Âli Nişanı tevcih edildi. Böylece Cumhurbaşkanı iki günde, iki ayrı ve her biri kendi başına çok anlamlı ve önemli nişana layık görüldü. Şüphesiz Türkiye Cumhuriyeti adına, bu nişanların ifade ettiği mana ve ehemmiyeti iyi değerlendirmek lazım. Sayın Erdoğan’ın küresel ölçekte sergilediği liderlik, her geçen gün daha geniş boyutlarda konuşulup tartışılıyor. Bazıları bu durumu kabullenmekte zorlansa da, gerçekler ortada!..

Cumhurbaşkanı, üstlendiği misyonu ifa etmek için kararlı olduğunu, nişan töreninde şöyle özetledi: “Bu ödül şahsıma büyük bir sorumluluk yüklemektedir. Halklarımız arasındaki dayanışmanın güçlendirilmesine ve teşkilatımızın uluslararası itibarının arttırılmasına yönelik gayretlerimizi arttırarak sürdürmekte kararlıyız, kararlıyım…”

Netice: Her iki nişan, Türk ve İslam dünyası için birer kilometre taşıdır.

TÜRKİYE GAZETESİ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat