Silah, silah, silah… Daha hızlı, daha hızlı ve daha hızlı!..

  • GİRİŞ01.12.2022 10:09
  • GÜNCELLEME01.12.2022 10:09

Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba, NATO üyesi ülkelere üç+üç kelime ile sesleniyor: Silah, silah, silah… Devam ediyor: Daha hızlı, daha hızlı ve daha hızlı! Silahlar Rusya’yı yavaşlattı ama savaşı durduramadı.

 

Romanya’nın başşehri Bükreş’te toplanan NATO Dışişleri Bakanları zirvesinden, Ukrayna savaşı ile ilgili çok dikkat çekici mesajlar verildi… Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba ile ortak basın toplantısı tertip eden NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, savaşla ilgili olarak şu çarpıcı değerlendirmeyi yaptı: “Putin’in Ukrayna’da kazanmamasının çok önemli olduğunun farkındayız. Bu Ukrayna için trajedi olur. Ve dünya çok daha tehlikeli ve tehdit altında bir yere dönüşür…” Genel Sekreter Rusya’nın cephede kazanamadığını bu yüzden de sivil altyapıları vurmaya yöneldiğini ifade etti. Aynı açıklamasında Putin’in kış mevsimini bir silah gibi kullandığını dillendirdi. Vaka Rusların kış mevsimini, savaş zamanlarında gayet ustaca kullandığını tarihten biliyoruz. 1812’lerde Napolyon’un saldırılarına karşı ve İkinci Dünya Harbinde de, Hitlerin hücumlarına karşı, kış mevsiminin sağladığı avantajları sonuna kadar kullandılar ve kazanan taraf oldular. Bir eski Sovyet subayının yazdığı “Kızıl Ordu’da on yıl” başlıklı kitapta, “İki general bize savaşı kazandırdı” diyor: ‘General Buz ve General Çamur!’ “Hitlerin tankları gündüz çamura saplanıyordu, geceleyin de kalın buz tabakaları üzerinde kayıyordu…” 24 Şubat tarihinde, Putin’in “Özel Operasyon” diyerek başlattığı savaşta, aslında bu defa Rusya’nın kendisi de kış mevsiminin zorluklarını bizzat yaşadı. Bilhassa Başşehir Kiev’e yönelik taarruzi harekâtta, iklim ve arazi şartları sebebiyle çok ciddi sıkıntılar yaşandı ve neticede Kiev’in kuşatılması gerçekleştirilemedi.

Bakalım bu kış boyunca, enerji altyapısı büyük ölçüde tahrip edilmiş olan Ukrayna ne kadar direnecek ve nasıl direnecek… Askerî hedefler dışında şehirlerin altyapılarını vurması sebebiyle, Rusya büyük tepkiler alıyor, ama aynı şeyleri tekrarlamaktan da vazgeçmiyor! Özellikle Harkov ve Herson gibi iki önemli şehri işgal ettikten sonra buralardan geri çekilmek zorunda kalması, Rusya’yı büsbütün agresif bir atmosfere soktu gibi… Bunun altında yatan temel sebep de, Batı Cenahının Ukrayna’ya önemli miktarda etkili silah göndermesi. Bu modern silahlarla Ukrayna Ordusu daha güçlü savunma yaparak ve peşinden taarruzlarda bulunarak, Rus kuvvetlerini önce durdurmayı sonra da geriletmeyi başardı. İşte bütün bunların özeti olarak; Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba, NATO Genel Sekreteri ile yaptığı ortak basın toplantısında, şunları dile getiriyordu: “Bugüne kadar görüştüğüm NATO yetkililerine hep şu üç kelimeyi söyledim; SİLAH, SİLAH, SİLAH… Ve bugün üç kelimem daha var; DAHA HIZLI, DAHA HIZLI VE DAHA HIZLI!.. Yapılanlara minnettarız, ama savaş hâlâ sürüyor. Silahlar ve üretimiyle ilgili kararlar daha hızlı alınmalı…” Bu sözler, Ukrayna’nın içine düştüğü trajik durumu çok net biçimde özetliyor. Şehirleri yakılıp yıkılan ve dondurucu kış soğuğunda dışarıdan gelecek silahların yolunu sabırsızca bekleyen bir ülke…

Soru şu: Ukrayna savaşı başlamadan önce yapılan uyarılar, acaba doğru değerlendirildi mi? Batı Cenahı, Rusya’yı durdurma adına esasen hangi hesapların içindeydi. Savaşın böyle bir noktaya geleceği çok önceden belli değil miydi?.. Bu soruları sormak ve cevabını beklemek, bugün için belki gecikmiş bir şey. Velakin savaşın durdurulmasına yönelik etkili ve samimi bir gayret de ortalıkta görülmüyor. Acaba Batı’nın şimdiye kadar yaptığı ve bundan sonra aynı şekilde sürdürüp sürdürmeyeceği belli olmayan silah yardımı, tek başına Rusya’yı durdurabilecek mi? Yoksa zavallı Ukrayna’yı büsbütün yıkıma mı götürecek? Yani silah, silah, silah diye yapılan imdat çağrısı hakikaten çözüm yolu mudur? Çok şüpheli!.. Bu arada, öteden beri Rus tehdidini yakından hisseden Baltık Ülkelerinden, Estonya Dışişleri Bakanı Urmas Rainsalu da keskin bir çıkışta bulunmuş. NATO ittifakının Rus topraklarını vurabilecek füzeler vermesi gerektiğini söylemiş, esas meselenin bu füzelerin fırlatıldığı yerleri vurabilecek uzun menzilli füzeler olduğunu vurgulamış. Estonyalı bakan, daha da ileri giderek, bu konuda bütün seçeneklerin masaya konması gerektiğini seslendirip şöyle demiş: “Hiçbir kırmızı çizgi olmamalı, herhangi bir kısıtlamada bulunmamalıyız…”

Tabii mevcut şartlar bambaşka… Bugüne kadar Rusya ile büyük bir çatışmaya meydan vermemek için, Ukrayna’nın NATO üyesi ülkelerinden istediği uzun menzilli füzeler hiç verilmedi ve bu yöndeki talepler her seferinde reddedildi. Estonya gibi küçük bir ülkenin bakanına belki de bu sözler özellikle söylettiriliyor, ama NATO, daha savaş başlamadan evvel Ukrayna’da fiilen cepheye girmeyeceğini ilan etmişti…

TÜRKİYE GAZETESİ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat