Topraklarında ha bire ABD üslerini çoğaltarak, daha açıkçası bütünüyle Amerikan gölgesine sığınarak; Fransa’dan vs. medet umarak, Yunan politikacılar nereye varacaklarını hesaplıyor acaba? Türkiye, kendisine her daim itidal telkin ediyor.

Yunan Başbakanı Miçotakis Ankara’ya geldiğinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan şunu söyledi: “Aramızdaki meseleleri kendimiz çözelim. Üçüncü ülkeleri karıştırmayalım.” Bay Miçotakis de buna evet dedi. Ama hemen akabinde ABD’ye giderek, ülkemizi saçma sapan iddialarla şikâyet etti…

Keza Yunan Dışişleri Bakanı ülkemize geldiğinde, kendisine aynı telkin yapıldı ve diplomatik nezaket içinde diyaloğun devam etmesi için çağrıda bulunuldu. Ama Nikos Dendias, amiyane tabiriyle ortak basın toplantısında densizlik yapınca, Mevlüt Çavuşoğlu ağzının payını verdi. Ne var ki, Yunan politikacılar bir türlü makul çizgiye gelmediler.

Başbakan ve Dışişleri Bakanı gibi, Yunan Savunma Bakanı Nikos Panagiotopulos da densizliklere katıldı. (ABD’nin Yunan asıllı Atina büyükelçisi George Tsunis’le birlikte Taşöz Adasında toplantı yapıp, oradaki ABD üssüyle Türkiye’ye mesaj vermeye çalışmak vb. atraksiyonlar…) Tabii derhâl Sayın Hulûsi Akar’dan gerekli cevabı da aldı.

Miçotakis ve bakanları, Avrupa Birliği içinde; NATO zemininde, her yerde ve her fırsatta, Türkiye aleyhinde propaganda yapmaya devam ediyor. Diğer taraftan Ege ve Doğu Akdeniz’de, uluslararası hukuka açıkça aykırı eylemleri de sürdürüyor…

Yunanistan, bütün bu yanlışlarına karşı sabırlı ve sağduyulu davranan Türkiye’yi yanlış mı anlıyor ne? Hâlbuki, Cumhurbaşkanı Erdoğan çok net biçimde ikaz etti: “Yanlış yapmayın… Aksi hâlde bir gece ansızın gelebiliriz!” Bundan daha kesin nasıl ifade edilebilir?

Lakin Yunanistan’ın anlamaya niyeti yok gibi! O yüzden de ikazlarda bulunmak zaruri hâle geliyor. Millî Savunma Bakanımız, bu defa Çanakkale’den çok açık ve keskin mesajlar verdi. AK Parti il teşkilatının tertiplediği bir toplantıda, hem terörle mücadele konusunda hem de Yunanistan tarafıyla yaşanan gerilime dair önemli açıklamalarda bulundu.

Yunanistan’a doğrudan şöyle seslendi: “Aklınızı başınıza toplayın. Herhangi bir şekilde üçüncü tarafların söylemlerinden dolayı kendinizi havada görmeyin. Ayaklarınız yere bassın. Akıllı ve mantıklı olun. Birlikte konuşup sulh ve sükûneti sağlayalım…” Akar özetle şunları söyledi: “Yunanistan’la olan münasebetlerde son derece sabırlı, uluslararası hukuka uygun; barış için, buradaki zenginliklerin adil paylaşımı için ne gerekiyorsa diyalog içindeyiz. Burada problemlerimiz var. Bu problemleri diyalog yoluyla çözelim. Derinlikli problemler var. Çağırın bizi Yunanistan’a gelelim konuşalım. Gelin buraya konuşalım. Kendi problemlerimizi kendimiz çözebiliriz…”

Sayın Akar iyice anlaşılması için olacak, üzerine basa basa şu hususa dikkat çekiyor: “Diyalog çağrımızı yanlış anlamayın. Bu korku değil. Asaletle, nezaketle, uluslararası hukukla çözmeyi istiyoruz. Bu bir zaaf değil. Hiçbir oldubittiye izin vermeyeceğiz. Hakkımızı çiğnetmeyeceğiz…”

Savunma Bakanımız tekraren Yunan tarafından gerginliği arttıran eylem ve söylemlerden vazgeçmesini, olabildiğince sorumlu, sağduyulu konuşmalar beklediğimizi hatırlatıyor.

Hatırlatıyor hatırlatmasına ama karşı tarafın aklı havada. ABD’nin ve AB’nin himayesinde, kendi hırs ve hayallerine dönük birtakım işler kotarmaya çalışıyor. Bunun için beyhude yere bir silahlanma yarışını sürdürüyor. Bu şekilde kendince sonuç alacağını hayal ediyor. Fakat bu ham hayal!.. Sayın Akar bu beyhude silahlanma gayretlerini her vesile ile gündeme getirerek, Yunan tarafına gerçekleri göz ardı etmemeleri için en açık dille ikazda bulunuyor. Tarihî hadiseleri hatırlatıyor. Ama nafile…

Çanakkale’deki konuşmasında Bakan Akar, Türkiye’nin güçlü, güvenilir, etkin bir müttefik olduğunu ifade ederek şu ikazı yaptı: “Bunu bilin, davranış ve hareketlerinizi buna göre düzenleyin…” Yunanistan Ege ve Doğu Akdeniz’de gerçekten barış ve iyi komşuluk istiyorsa, sonu gelmez maceralardan vazgeçip, gerçek dostluk ve iyi komşuluk bağlarının kurulması yolunda gayret içine girmelidir. Megali İdea gibi saçma sapan hayaller peşinden koşmayı sürdürürse, telafisi imkânsız sonuçlarla yüz yüze gelmesi kaçınılmaz olur.

Yunan politikacılar şu noktayı iyi anlamalı. Amerika’nın veya Fransa’nın yahut Almanya’nın veyahut bir başkasının dolduruşuna gelerek, Türkiye’ye karşı yanlış bir harekete girişmek, kendisi için felaket kapısını aralayabilir. Türkiye’nin sağduyulu tavrını yanlış değerlendirme gafletine düşerse geri dönüşü olmaz. Kısacası Atina Yönetimi, Washington veya Brüksel’den gelen üfürmelerle bir yere varamayacağını anlamalı ve bunu kabullenmeli!..

İsmail Kapan / Türkiye Gazetesi